Memleketin dağlarını, ovalarını, sularını gözlerindeki kırmızı hırs noktalarıyla yağmalamaya çalışanların karşısında toprağına suyuna aşkla bağlı köylüler, çiftçiler öncelikle Karadeniz’de yağmaya geçit vermez iken, misakı milli sınırları içinde, başka bir yerde, çok anlamlı sürprizlerle karşılaşabiliyor insan. İşte Viranşehir böylesi bir sürpriz.
Bir yerleşim düşünün; içeriye araç sokulmayan, dayanışma kültüründen yola çıkılan, parklarında ekotarım yapılan, kararların kadınlar ve 6 yaşından büyük çocuklarında katılımıyla alındığı. Bir kapitalist ruh için kâbus olur değil mi? Biz gibi küçükken geçirdiği ateşli hastalık sonrası, övünmek gibi olmasın, şimdilik sosyalist olup bi’ daha iflah olmayanlar içinse ilaç, şifa, derman.
Fatsa deneyimini, Dikili’de halkın kullandığı suyun 13 metreküpe kadar olanının bedava olduğunu hatırlarsınız. Viranşehir’de de benzeri bir deneyim söz konusu. Klasik Komün değil ama katılımcı yurttaşlar her şeyi birlikte dayanışarak yaptıklarından ucuza geliyor evler. Elektrik üretmeye de niyetliler sanki. Kooperatifin dominant söz sahibi kadınlar. Öyleki yerleşimin erkekleri kadınların fazla söz sahibi olduklarını hissettiren mütevazı yakınmalar içerisindeler.
Küresel gezgin, gazeteci Metin Yeğin’in bu işte elbette parmağı var! Viranşehir’de ileri ve çok gelişkin teknolojiyi kullanarak çağın hastalıklarına yakalanmak varken, en organiğinden bir komünle karşı karşıya kalıyorsunuz. Viranşehir komünü evleri; İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Bilge Işık’ın önerdiği haliyle kerpiçten yapılıyor. Kerpice katılan kum yakınlardaki Êzidi köyünden getiriliyor. Deneye yanıla en iyi kumun oradaki olduğuna karar vermiş bu ekolojik yurttaşlar. Her ne kadar başlangıçtaki sayısal katılım şimdiye düşmüş, yoksulluk kriterleri biraz değişmiş olsa da yine de takdire ve dikkate değer. Öyle varaklı, fırfırlı bir komün yaşamı hayal etmeyiniz sakın. Basbayağı kum, taş, toz, topraklı bir komün ha!
İsmini sorduğunuz çocuklardan bir kız çocuğu sizi Kürtçe ”Adım Gülten Kışanak” diye yanıtlarsa gözlerinize de, kulaklarınıza da inanın. Asıl adının Havin olduğunu öğrenseniz de bilmiyormuş gibi yapın e mi?
Görgüsüz solcular ile hazımsız kitleseverler misali aman canım hepi de topu da on aile, diyerek bıyık altından gülmek yerine zahmet buyurup Viranşehir’e giderek kürek sallamak ömrü uzatıyor, kemik erimesine de iyi geliyor zannederim. Hem millet teee Polonyalardan, İspanyalardan, Avusturyalardan duyarak koşup gelip vatandaşla birlikte harç karıyor, kum taşıyor, tarla suluyor. Kısmetse Malatyalı yüz öğrenci onarlı gruplar halinde Viranşehir yerleşkesinde tatil geçirmeyi amaçlıyordu Ağustos ortasında. Yolu yordamı böyle çünkü, planlama yapmak gerekli. Belediyenin katkıları ile başka bir hayatın mümkün olabileceğini gösterecek 10 kahraman ailenin elbette dayanışmaya ihtiyacı var. Herkes her evin yapımında çalışıyor çünkü.
Alem Kapitalist olmuş akarken, toprağını aşkla seven, kendine, suyuna, dayanışmasına güvenen 10 ekolojik militan aileyi sit alanı ilan etsek mi acaba?!
Mızmızlanarak Türk Soluymuş, Ecnebi Soluymuş, şuymuş buymuş diye hastalıklı bir zekâyla kekelemeye hiç gerek yok. Çünkü bu; solucanların, karıncaların, kabağın ve turbun, kerpicin solu!
Bu kerpiçsel komüne bakacak olursak: kapitalizm ya öldü ya ölecek!
Politbüro hıttı- bir çeşit salatalık-ları turşu olup, satılarak, kooperatife gelir olmaya başlamış bile. Bazıları kurtlu demek ki organik harbiden! Fasulye, turp ekilmiş çokça. Kerpiçsel Komünün kadınlarından izin alınırsaymış – erkekler pek dertliydi- çocuk parkı olacak yerlere de tarla yapılacakmış. Bol sarımsak soslu yılan kızartması bile yapar bunlar! Emin ol ki yaparlar!
Kaynak: Emek Dünyası – 15 Eylül 2011