Türkiye’den Çiftçi-SEN’in de üyesi olduğu Çiftçilerin küresel örgütü La Via Campesina (Çiftçi Yolu) kadınlarının 8 Mart Dünya Kadınlar Günü Açıklaması
Bugün, Uluslararası Dünya Kadınlar Günü’nde, La Via Campesinalı köylü, çiftçi, yerli, Afrika-kökenli (Afro-yerleşimci), göçer, balıkçı, kırda ve kentlerde yaşayan, farklı örgütlerden ve aktivizm kökenlerine sahip kadınlar olarak, dünyanın emekçi kadınlarını selamlamak istiyoruz. Yalnızca geçimi için mücadele eden kadınları değil, aynı zamanda politik katılım, eşit haklar, ve emeğimizin, bilgimizin kadınlar ve erkekler için daha adil bir dünyanın inşasında eşit bir şekilde tanınması için mücadele eden kadınları özel olarak selamlıyoruz.
Kadına karşı şiddetle durmaksızın mücadele eden kadınlara, şiddete karşı sessizliği bozan kadınlara saygılarımızı sunuyoruz. Kapitalizmin yapısal baskısına karşı mücadele eden; içinde yaşadığımız patriarkal toplumlardaki gündelik hayatın şiddet, ayrımcılık, sömürü, baskı ve cinayet yaratan dünyasına karşı mücadele eden kadınları selamlıyoruz.
Farklı coğrafyalarda, binbir farklı biçimde ve kültürde mücadele eden kadınları selamlıyoruz: toprak, gıda egemenliği, su, tohumlar, ekolojik tarım, aynı zamanda sağlık ve eğitim için mücadele eden kadınları. Fabrikalarda veya gündelik hayatlarında, politik, ekonomik ve toplumsal özgürleşme için mücadele eden kadınlara hayranlık duyuyor, saygıdeğer buluyoruz. Dünyanın emekçi sınıfları ile birlikte, hayallerimizi gerçekleştirerek yeni bir dünyayı dayanışma ruhuyla inşa eden kadınlar olarak kendimizi olumluyoruz.
Farkındayız ki, topraklarımız, bölgelerimiz ve doğal kaynaklarımızı daha fazla sömüren, kadın emeğini ve bedenini daha fazla sömüren, ve muhafazakar ve faşist patriarkayı içkin özellikler olarak taşıyan emperyalist kapitalizmin dünya çapındaki şiddeti hepimizi etkilemektedir. Akaryakıt savaşları için toplumsal ve aile içi çatışmaları derinleştiren, göçün temel sebebi olan küresel şirketler her gün haklarımızı ihlal ediyor. Fuhuş, kadın ticareti ve cinsel sömürü baskısı her gün haklarımızı gasp ediyor. Buna karşın, mücadele eden kadınlar olarak kriminalize ediliyoruz, ancak biz ölümü değil yaşamı seçiyoruz. Fiziksel, psikolojik, ahlaki veya cinsel, her gün ev içi şiddet ve kuşatma yaşıyoruz; ve bunlar çoğunlukla cinayet, kaçırma, veya intiharla sonuçlandırıyor.
İşte bu konjonktürde, cinsiyet eşitliği ve politik karar alma mekanizmalarında tam katılım konusundaki feminist mücadelemizi ortaya koyuyoruz. Bu kapsamda, konuşma ve duyguların ötesine geçen, kadına karşı şiddete her yerde son verecek gün ve gün kolektif mücadelenin öneminin altını tekrar çiziyoruz.
Evet, hatırlamamız gereken o kadar çok şey var ki, kadın fabrika işçilerinin daha yüksek maaş ve daha iyi çalışma ve yaşama koşulları için verdikleri ilk mücadele gibi. Evet, dünyanın her yerindeki kadınların hatırlanacak çok sayıda mücadelesi var. Uluslararası çapta eşitlik ve tanınma konusunda kadın mücadelesi çok fazla deneyim biriktirdi.
Bu mücadele içinde hayatını kaybeden, işkence gören, cinsel ve ahlaki şiddete uğramış, kaçırılmış, kaybedilmiş, hapsedilmiş, yaşamı, onuru ve Doğa Ana’yı savunurken katledilmiş bütün kadınları anıyoruz. Onların örneklerinin peşinden gideceğiz, anılarına sahip çıkacağız.
Biliyoruz ki, bugün bu mücadelemizi sürdürmek için daha fazlasına ihtiyacımız var. Patriarkanın ve bütün eşitsizliklerin kaynağı olan büyük bir canavarla karşı karşıyayız. Bu ruhla, kadınların hayatını, doğamızı ve gezegenimizi tehdit eden patriarkaya ve kapitalizme karşı dünyanın her yerinde eylemler, yürüyüşler ve çeşitli etkinliklerle mücadele eden bütün kadınları selamlıyoruz.
İşte bu yüzden diyoruz ki, feminizm olmadan başka bir dünyayı inşa edemeyiz.
Kırda ve kentlerde mücadele eden kadınları selamlıyoruz.
La Via Campesina kadınları olarak mücadele eden bütün kadınları içten bir şekilde kucaklıyoruz!