Hayatı hayvancılıkla geçen ve bu konuda eğitim alarak Çukurova Üniversitesi Ziraat Mühendisliği Zooteknik-Hayvan Yetiştiriciliği ve Islahı bölümünden mezun olan Ziraat Yüksek Mühendisi Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Zorlu Töre, KKTC’nin kuru ziraattan, verimliliğe dayalı sulu ziraata geçmesi gerektiğini belirtti.
Ülkedeki su kaynaklarını değerlendirerek ve Türkiye’den gelecek suyu kullanarak verimliğe dayalı sulu ziraata geçmenin hedefleri olduğunu kaydeden Töre, KKTC’nin patates ve narenciye dışında meyve ve sebze ihtiyacının yüzde 80’inin Türkiye’den geldiğine, ancak bunların ülkede yetiştirilebilen ürünler olduğuna dikkat çekti.
“Biz bunları teşvik edeceğiz, seracılığı geliştireceğiz” diyen Töre, verimsizliğe devletin para vermemesi gerektiğini, bunu yapacaklarını söyledi.
TAK muhabirinin sorularını yanıtlayan Zorlu Töre, hayvancılıkta suni tohumlamaya büyük önem verdiklerini, suni tohumlama yapmayan hayvancılara destek vermemeyi, yapan hayvancılara ise ek olarak prim de vermeyi düşündüklerini kaydederek, bunun 2011 yılında çok etkin hale getirileceğini belirtti.
Bakanlığı döneminde Üretimi, köylüyü ve kırsal kesimi desteklemenin Tarım Bakanlığı’nın birinci önceliği olacağını vurgulayan Töre, “Ben 3 yıl daha bu bakanlıkta kalırsam tarım sektörünü birinci sektör haline getirmek için büyük adımlar atılacak “ifadesini kullandı.
İçinde bulunulan eylül ayından başlayarak tarım sektöründeki tüm kesimlere sıfır faizle kısa, orta ve uzun vadeli kredi vereceklerini vurgulayan Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Töre, hibe yardımlarını da arttırmayı planladıklarını söyledi.
HAYVANCILIK MESLEĞİNDEN
Tarım sektörünün içinden gelen, hayvancılıkla uğraşan 10 kardeşten biri olan Zorlu Töre, “Çiftçilik bizim için ikinci bir meslek, asıl mesleğimiz hayvancılık” diyerek, ailesinin hayvancılıktan kazandığı para ile üniversiteye gittiğini ifade etti.
1979 yılında Çukurova Üniversitesi Ziraat Mühendisliği Zooteknik Hayvan Yetiştiriciliği ve Islahı bölümünden mezun olan Ziraat Yüksek Mühendisi Töre, siyasete çocukluktan itibaren merak saldığını, ortaokul yıllarında fikir ve düşüncelerini ortaya koymaya, okul etkinliklerinde şiir okuyup konuşmalar yaptığını anlatarak, “O zamanlar bunlara siyaset olarak bakmıyordum” dedi.
Gençlik yıllarından beri fikirsel ve politik hareketlerin içerisinde olduğunu kaydeden Töre, “Çok bayda (çelme yedim ama hiçbir zaman yere düşmedim. Bayrağı daima elimde tuttum ve yürümeye devam ettim” ifadesini kullandı.
Gençlik yıllarında UBP Gençlik Kolları’nda yer alan, 1991 yılında Milliyetçi Adalet Partisi’ni kuran Töre’nin ilk milletvekili adaylığı ise 1993 ara seçiminde MAP’tan oldu.
MAP Başkanlığından ayrıldıktan sonra UBP’ye “geri dönüş” yaptığını belirterek, UBP’ye dönmesinden 5 yıl sonra milletvekili seçildiğini, bir yıl sonra da Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı olduğunu anlatan Töre, tarımdan gelen bir kişi olarak hedeflerini ve sorunlara yaklaşımını TAK muhabirine anlattı.
SULU TARIM VE SU KAYNAKLARI
Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Zorlu Töre, her zaman tarımın içinde olan biri olarak ülkedeki su kaynaklarının kullanılması gerektiğini düşündüğünü belirterek, Türkiye’den gelecek suyun daha fazla içme ve kullanma suyu olarak kullanılacağını, KKTC’deki suların ise tarıma sevk edileceğini kaydetti.
KKTC’deki 14 göletten sadece iki tanesinin sulamada kullanıldığını, diğer göletlerin bir nevi atıl durumda olduğunu söyleyen Töre, 12 göletteki suların buharlaşmaya bırakıldığını ifade etti.
Töre, “Bu göletlerdeki suları Ekim –Kasım aylarında boşaltmak mecburiyetindeyiz. Boşaltılmazsa ve bu yıl da yağmurlar bol gelirse dolu olan göletle taşma tehlikesini getirir” dedi.
Gemikonağı Göleti’nde biriken suların sulamada kullanılması nedeniyle su seviyesi aşağılara inerken, Gönyeli ve Değirmenlik gibi göletlerin hala dolu olduğunu ifade eden Zorlu Töre, “Bu ciddi bir su kaybı. Hem ülkede ‘su yok’ diyoruz hem de mevcut suları kullanamıyoruz” ifadesini kullandı.
Töre, Çamlıdere’nin,Güney Kıbrıs’tan başlayıp kuzeye gelen Maratasa adlı akan suyun ve Yeşilırmak’ta bent yapılmaması nedeniyle akan suyun denize gitmekte olduğunu da anlatarak, bunların büyük kayıplar olduğunu söyledi.
“Mesarya bölgesinde de birçok yerde Rumların bıraktığı kuyular var ki bunlarda su var” diyen Töre, Jeoloji Maden ve Su Dairesi’nin bu bölgelerde kuyular açarak su bulmakta olduğuna dikkat çekti.
Töre, “Bu suları en rantabl kullanılabilecek duruma getirmemiz lazım” ifadesini kullandı.
Gazimağusa Su Arıtma Tesisi’nden ek külfet getirmeden KKTC’nin birçok yerine sulama suyu verilebileceğinin belirtildiğine de dikkat çeken Töre, Türkiye’den gelecek suyun nasıl dağılacağının çalışmasının süratle yapılıp altyapının sağlanması gerektiğini de vurguladı.
TAŞOCAKLARI
Jeoloji Maden Dairesi’nin da su arama ve maden ocakları konusunda ciddi çalışmalar yürütmekte olduklarını belirten Zorlu Töre, Beşparmak Dağları’ndaki taş ocaklarının ise çok fazla kirlilik yaratmakta olduğunu kaydetti.
Töre, “Bunların ele alınması gerekiyor” dedi.
HAYVANCILIKTA CİDDİ GERİLEME
Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Zorlu Töre, KKTC hayvancılığında ciddi gerileme olduğunu da vurguladı. Canlı hayvan ihtiyacının büyük olduğunu, damızlık hayvan getirtip üreticilere vermek gerektiğini kaydeden Töre, “Hayvancılıkta ithal ete bir iki yıl içerisinde son vermemiz gerekiyor” ifadesini kullandı.
Daha önce canlı hayvan ihraç eden KKTC’nin bugün et ithal eder duruma geldiğini ifade eden Töre, 2 bin 300 olan hayvancı sayısının bugün 700’lere gerilediğini kaydetti.
Birçok hayvancının mandıra ve ağıllarının boş olduğunu vurgulayan Zorlu Töre, hayvancıların iş aramaya başladığını söyledi.
GERİLEME NEDENLERİ
Önceki bazı Tarım bakanlarının hayvancı sayısını azaltıp projeli hayvancılığa geçme, soğuk zincire geçmeyenlerin hayvancılık yapmaması yönünde attıkları adımların hayvancılığı gerilettiğini anlatan Töre, birçok hayvancının kuraklık ve proje çalışmaları nedeniyle hayvancılığı devam ettiremediklerini söyledi.
Hayvancıların kampanyalar nedeniyle hayvanlarını devlete verdiğini, genç düvelerin ve hamile ineklerin kesildiğini belirten Töre, “Brucella ile mücadele edilecek diye birçok ağılların hayvanları telef edildi. Bazılar Dikmen Çöplüğü’nde vuruldu veya uyutuldu” dedi.
VERİMLİLİK ÖNEMLİ
Kuru ziraata de değinerek,, arpa -buğday ekiminde daha dikkatli olunması gerektiğini vurgulayan Zorlu Töre, verimliliğin önemli olduğunu söyledi.
Töre, “Hem hayvancılıkta yüksek verimli hayvan ırkları elde etmeli, hem de arpa buğday üretiminde, yem bitkilerini teşvikte verimliliğe önem vermeliyiz. Verimsizliğe devlet para vermemeli. Bunlar kontrol altına alınmalı” dedi.
MEYVE SEBZE TÜRKİYE’DEN
KKTC’nin şartlarının Akdeniz’de üretilen birçok üretimi yapabilecek durumda olduğunu belirten Zorlu Töre, “Mersin’de, Anamur’da Antalya’da yetiştirilen birçok ürün KKTC’de yetiştirilmiyor ya da kısa dönem içerisinde yetiştiriliyor ve hemen bitiyor” diyerek bu konunun ele alınması gerektiğini vurguladı.
KKTC’nin patates ve narenciye dışında meyve ve sebze ihtiyacının yüzde 80’inin Türkiye’den gelmekte olduğuna dikkat çeken Töre, “Bunlar KKTC’de yetiştirilebilen ürünler. Biz bunları teşvik edeceğiz. Seracılığı geliştireceğiz” dedi.
SERACILIK MODERNLEŞECEK
Seracılığın teşviklerle daha modern hale getirileceğini belirten Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Töre şöyle devam etti:
“Bir yanda küçük işletmeciyi ayağa kaldırırken proje düzeyinde büyük işletmeler kurulmasına da yardımcı olmaya çalışacağız. Teknolojiyi de oralara uygulayarak daha rantabl ürünler elde edeceğiz.
Ama küçük ve orta düzeydeki üreticiyi yok ederek sadece büyük işletmeler yaratmak da doğru değil. Çünkü o zaman onlara da yeni iş imkanı bulmamız lazım.
Bugün devlet istihdam yapamıyor. Özel sektör istihdam yapamıyor. Oteller zinciri var ama KKTC vatandaşı buralarda çalışamıyor. Dolayısıyla çiftçiyi, hayvancıyı köyden alıp otellere götüremeyiz.
Küçük ve orta ölçekli esnaf geçim sıkıntısı içerisinde vergilerini bile ödeyemiyor. Yanında insan çalıştıramıyor.
Üretimi desteklemek, köylüyü desteklemek, kırsal kesimi desteklemek Tarım Bakanlığı’nın birinci önceliği olacak. Ben 3 yıl daha bu bakanlıkta kalırsam Tarım sektörünü birinci sektör haline getirmek için büyük adımlar atılacak.”
“NARENCİYE GENÇLEŞMELİ”
KKTC’nin en önemli ihracat ürünlerinden narenciyede gençleşmeye, çeşitlenmeye gitmek gerektiğini de belirten Zorlu Töre, narenciye bahçelerinin yaşlanması nedeniyle verim düşüklüğü olduğuna dikkat çekti.
TAVUKÇULUKTA SIKINTI
Töre, piliç ve tavuk üretiminde ciddi sıkıntılar olduğunu, küçük üreticilerin ayakta kalamadığını belirterek, bir iki büyük işletmenin dışında orta ve küçük çaplı üreticilerin yok olduğunu kaydetti.
Bu konuya dikkate almakta olduklarını ifade eden Töre, ülkede rekabete dayanan işletmeler oluşması gerektiğini, bakanlığın buna da dikkat edeceğini söyledi.
“Üretimde meydana gelen monopolleşme fiyat tekelciliğini de meydana getiriyor. Bunu kırmak da zor oluyor” diyen Töre, monopolleşme olduğunda ithalata açık kapı bırakmak gerektiğini ifade etti. Zorlu Töre, yeni üreticilerin bu sahalara girmeleri için teşvik gerektiğini kaydetti.
HARNUP FİYATLARI
Harnup fiyatlarının serbest piyasada oluşması için ihracatı serbest bıraktıklarını kaydeden Töre, böylece üreticilerin eline daha çok para geçeceğini de söyledi.
PATATES
Bu yıl patates üreticilerinin zarar gördüğünü ancak yüzde 50’nin altında zarar gören üreticinin yine de kazandığını anlatan Töre, bunun nedeninin taban fiyatının yüksek tutulması olduğunu belirtti.
Töre, yüzde 50’nin üzerinde zarar gören üreticilerin ise tazmin edilmesi için Bakanlar Kurulu kararı alındığını, Maliye Bakanı’nın uygun bir bütçe kaleminden bunları ödeyeceğini söyledi.
ARICILIĞI TEŞVİK
Bakanlık olarak tarıma bağlı tüm sektörleri düşünmekte olduklarını, bu çerçevede Arıcılığı da teşvik etmek istediklerini kaydeden Töre, Arıcıların KKTC’ye yetecek kadar bal üretebileceklerini belirtmekte olduklarına dikkat çekti. Zorlu Töre, arıcılar ve balıkçılara koruyucu ve teşvik edici tedbirler istediklerini ifade etti.
SIFIR FAİZLİ KREDİ VE HİBE YARDIMLARI
Tarım sektöründeki tüm kesimlere sıfır faizle kısa, orta ve uzun vadeli kredi vereceklerini vurgulayan Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Töre, hibe yardımlarını da arttırmayı planladıklarını söyledi.
2010 yılının son 4 ayında verecekleri sıfır faizli kredi miktarının 2011 yılında 5-6 katına kadar çıkarılabileceğini belirten Töre, hibeli yardımlarını artırıp Doğrudan Gelir Desteğini çeşitlendireceklerini kaydetti.
Hayvan sayımı tamamlandıktan sonra hayvan başına verilen primleri artırmayı planladıklarını da söyleyen Zorlu Töre, KKTC’ye canlı hayvan ithal ederek üreticileri sıfır faizle yararlandıracaklarını vurguladı.
SUNİ TOHUMLAMA GELECEK
Hayvancılıkta suni tohumlama yönteminin de getirileceğini belirten Töre, “Suni tohumlama yapmayan hayvancılara destek vermemeyi düşünüyoruz” ifadesini kullandı.
Hayvan hastalıklarının önüne ancak suni tohumlama ile geçilebileceğini belirten Töre, suni tohumlama yapan hayvancılara prim de verileceğini, 2011 yılında çok etkin hale getirileceğini söyledi.
TEK VEYA İKİ MEZBAHA
Hayvancılıkta hastalıkların önlenmesi için KKTC’de tek veya iki mezbahada kesim yapılması uygulamasına gitmeyi düşündüklerini de vurgulayan Töre, hayvan kaçakçılığının da bu şekilde önlenebileceğini kaydetti.
Töre, Güneyden kuzeye kaçak canlı hayvan veya et getirilmekte olunduğunu herkesin bildiğini ancak aradaki fiyat farkı nedeniyle bunun önlenemediğini de ifade etti.
PİYASAYA MÜDAHALE
Bu çerçevede fiyat dengelemesi çalışması yaptıklarını ancak bunu yaparken de hayvan üreticilerinin zarar etmemesi için gerekli önlemleri almakta olduklarını kaydeden Töre, TÜK’ün Bakanlar Kurulu’ndan et ve canlı hayvan ithalatı yapma yetkisi aldığını hatırlattı.
Piyasadaki büyük fiyat artışlarına ithalatla müdahale etmeye çalıştıklarını belirten Töre, “KKTC’de üretimin gelişmesi artması ve ihracat olması için çalışırken, tüketicileri korumak için de ithalata izin veriyoruz. Bu konuda çalışmalarımız sürecek” dedi.
BRUCELLA İÇİN TEDBİRLER
Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Zorlu Töre, hayvanlardaki brucella hastalığının ciddi bir hastalık olmasına rağmen KKTC’de tehlikeli boyutlara ulaşmadığına da dikkat çekti.
200 tane koyunun olduğu bir ağıldan 8-10 hastalık şüphesi olan hayvan çıkmakta olduğunu kaydeden Töre şöyle devam etti:
“Brucella hastalığına yakalanan hayvan üretimden düşer, yavru dünyaya getiremez. Bunların veteriner kontrolünde kesime gitmesi lazımdır.
İç organları alınıp 2 gün bekletildikten sonra bu hayvanlar daha uygun fiyata tüketilebilir ve hiçbir hastalığa da sebebiyet vermez.
İç organları alındığında hastalık da alınmış demektir. İki gün bekletilince de brucellayı oluşturan asit hayvanın üzerinden kaybolur gider. Satışa rahatlıkla verilebilir. Hiçbir sakıncası yoktur.
Yalnız brucellaya yakalanan hayvanı salam sosis tesislerinde kullanmamak gerekir. Pişirilerek diğer hayvanlar gibi tüketilebilir. Veterinerlerin ve kasapların da bu yönde açıklamaları var zaten.
Bunları bakanlık toplayarak belirli bir günde mezbaha kapatarak kesecek, kanını akıtıp soğutmaya alarak iki gün bekletecek. Sonra mezbaha dezenfekte edilecek. Bu yönde çalışmalarımız sürüyor.
Hayvanların yüzde 50’sinin hastalıklı olduğu şeklindeki açıklamalar yersiz ve hayvancılara zarar veren açıklamalar.”
Brucellanın yayılmasını önlemek için de tedbir gerekli olduğunu ifade eden Zorlu Töre, bu hayvanların hemen satın alınarak sürüden ayırmak, hayvanlar yavru attıktan sonra eşleri imha etmek gerektiğini söyledi.
“Bu olayı çözüme kavuşturabiliriz” diyen Töre, brucellanın önüne ancak etkin mücadele ile geçilebileceğini ifade etti.
Töre, hastalıkla mücadelede suni tohumlamanın önemine de dikkat çekerek, Rum tarafından damızlık olarak kaçak getirilen hayvanların hastalığı da beraberinde getirmekte olduğunu vurguladı.
Kaynak : Ortam Gazetesi- 6 Eylül 2010