Bu yıl yaşanan kuraklığın tütün üreticilerini perişan etmesi, tütün ihracatçılarının taahhüt ettikleri tütünü bulamama korkusu yaşaması, hükümetin bütün bunları görmezden gelerek TEKEL’i özelleştirmekte kararlı olması üzerine Tütün Sen Genel Başkanı Ali Bülent Erdem basın açıklaması yaptı. Erdem, TEKEL’in özelleştirilmesine karşı çıkarak “TEKEL’in özelleştirilmesi demek, ülkemiz tütün ve tütüncülüğünün bitişinin son noktasını koymak demektir.” dedi.
Korkulan Oluyor; Tütün ve Tütüncülüğümüz Bitiyor
Bu yıl yaşanan kuraklık bütün tarım ürünleriyle birlikte tütünü de vurdu. Kıraç topraklarda, susuz olarak üretilen tütün topraktaki nem kaybı ve sıcaklık nedeniyle gelişemedi. Tütünde verim ve kalite düştü. Ege Bölgesinin birçok yerinde verim kayıpları %50 ‘yi aştı. Neredeyse hiç ürün alamayan üreticiler bile mevcut. Alıcı firmaların ve TEKEL’in bu yıl için tütün üreticileriyle 115 milyon kilogramlık sözleşme yaptığı ancak üretimin 90 milyon kilogram olacağı söyleniyor.
Üretici çaresiz
Tütün üreticileri esas darbeyi bu yıl değil, 9 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren Tütün Yasası ile almışlardı. Yasanın sonucu dünyada hegemonya kurma çabasında olan çokuluslu dev sigara şirketlerinin isteğine uygundu. TEKEL devre dışı bırakılıyor; TEKEL destekleme alımı ve alım garantisi yapmaktan vazgeçiriliyor; tütün üretiminde “sözleşmeli üreticilik” dönemi başlıyordu.
Bu sistemde; alıcı firmalar çok uluslu sigara şirketlerinin sipariş miktarlarına göre tütün alacakları alanları belirlemekte ve daha sonra hedeflenen yerlerdeki üreticilerle dikimden önce miktar ve fiyat konusunda anlaşarak(!) “sözleşme” imzalamaktadır. Sözleşme koşullarının belirlenmesinde tütün üreticilerinin hiçbir söz hakkı yoktur. Sözleşme koşulları alıcı firmaların isteğine göre belirlenir. Fiyat, sınıflandırma, nevi tanımlamalarında üreticinin söz hakkı olmadığı gibi bu yıl ortaya çıkan doğa koşullarının neden olduğu zararlar karşısında, üretici tek başına kalmakta, bütün zarar üzerine yıkılmaktadır.
Oysa ülkemizde üretilen oriental tipi tütünler iklim koşullarından büyük oranda etkilenmektedir. Tütün üretimi onun için büyük risk taşımaktadır. Üretiminde dikkat, titizlik ve incelik gerektiren tütünün üretilmesi zaten tek başına risktir. Tütün üretiminin içinde taşıdığı bu riskler alıcı firmalar tarafından paylaşılmamaktadır. Tütün üreticisi tek bir alıcı firmayla sözleşme imzalamak zorunda bırakıldığından tüm olumsuzlukları üstlenmek zorundadır.
Bu yıl iklim koşullarının etkisiyle tütün üretimi düşüktür. Alıcı firmalar ihraç edecekleri tütünü bulma telaşı içindedir. Üretici bu durumdan yararlanarak, en azından zarardan kurtulacak bir fiyatla ürününü satma şansına bile sahip değildir. İmzalamak zorunda bırakıldığı sözleşme ona bu hakkı vermemektedir. Sözleşme ile üretmeden sattığı ürününün ilk avansını almıştır, ama bayrama yakın verilecek ikinci avansı alabilecek mi, diye kara kara düşünmektedir. Alıcı firmalar tarlaları dolaşarak üretim durumunu kontrol etmekte, eğer yeterli tütün üretilmemişse avans vermeyeceğini söylemektedir. Alıcı firmaların, verim düşmesini göz önüne alarak avansı karşılayacak tütünün olup olmadığını kontrol etmesi kuraklığın tütünde afet boyutunda olduğunun önemli göstergesidir.
TEKEL’in tekelliğini kaldıracak Tütün Yasası’nın çıkarılmasının gerekçesini, tütün ve tütüncülüğü serbest piyasaya açmak olarak açıklıyorlardı. Üretici ürününü bırakın serbest piyasada satmayı, imzaladığı sözleşmelerle köle durumuna düşürülmüştür.
Tütün ihracatçıları huzursuz
Kuraklığın neden olduğu verim düşmesi tütün ihraç eden şirketleri de huzursuz ediyor. Şirketler karşılamayı taahhüt ettikleri tütünü bulamamaktan korkuyorlar;
oysa bu yıla gelinceye kadar böyle korkuları yoktu. Geçen yıl da taahhüt ettikleri tütünü bulamamalarına rağmen TEKEL’in elinde bulunan 350 bin tonluk stoktan tütün alımı yaparak, ihracat taahhütlerini gerçekleştirmişlerdi. TEKEL’in tütün yasası sonrası destekleme alımı yapmaması, elindeki stokların bir bölümü yakılarak ta olsa tükenme noktasına gelmesi bir yanıyla sıkıntı yaratıyordu; esas sıkıntı ise hükümetin çok kısa bir zamanda TEKEL’i özelleştirecek olmasıydı. Özel sektör bile TEKEL’in özelleştirilmesine artık karşı çıkıyordu. TEKEL’in olmaması onların da sonunu hızlandıracaktı. Ürününü maliyetine ve maliyetin altında satmak zorunda kalan tütün üreticileri her yıl azalıyordu. Tütün üretmekten vazgeçen bir üreticiyi tekrar tütün üretmeye döndürmek, neredeyse imkansızdı. Bu gerçeği tütünle ilgilenen herkes bilmekteydi.
Aslında gelinen bu nokta şaşırtıcı değildir. Tütün Yasası ile beraber tütün ve tütüncülüğümüz küresel sermayenin hizmetine sunulmuştur. Türkiye sigara pazar payının en büyük hissesi artık Philipp Morris’in elindedir. TEKEL, pazar kaybettikçe diğer çok uluslu dev sigara şirketlerinin de pazar payı giderek artmaktadır. İstenilen olmuştur/olmaktadır; dünya sigara üretimi ve ticaretini eline geçiren üç dev sigara şirketi Türkiye pazarına da hakim olmaktadır. Dahası da vardır. Dünya tütün üretimi ve ticaretinin denetimi de bu şirketlerle bağlantılı iki şirketli bir kartelin elindedir ve ülkemizdeki yaprak tütün ticaretinin de küresel kartelin eline geçmesinden korkulmaktadır. Bu şirketlerden biri Alliance One Şirketi ( Standart ve Dimon şirketlerinin birleşmesiyle oluşmuştur), diğeri ise Universal isimli şirkettir. Dev sigara şirketleriyle işbirliği içinde çalışan bu şirketler; dünyanın hangi yerinde, ne kadar ve hangi fiyatla tütün ekimi yaptıracaklarına karar vermektedir. Bugün Türkiye de ihracatçı şirketleri rahatsız eden, TEKEL’in özelleştirilmesiyle dünyadakine benzer bir tablonun ülkemizde de ortaya çıkmasıdır. Haklıdırlar da; TEKEL zayıflatılmış ve zayıflatılıyor olsa da halen çok uluslu dev şirketlerin en büyük engelidir. TEKEL’in yok edilmesi Reji Döneminin tekrar başlatılması demektir.
Hükümet TEKEL’i özelleştirmekte kararlı
TEKEL’in özelleştirilmesi hükümetin ilk icraatlarının başında olacağı biliniyor. Dünyanın önemli tütün üretim merkezlerinden biri olan ülkemizde her gün tütün üreticisi sayısı düşüyor; tütün üreticileri mesleklerini bırakıp topraklarını terk ediyor; bu yıl tütün üretenler borçlarını dahi ödeyemeyecek duruma düşüyor; ihracatçı şirketler taahhütlerini yerine getirememe kaygısı yaşıyor; pazar çok uluslu şirketlerin eline geçtikçe tütün bağımlılarının sayısı artıyor; sigara içme yaşı düşüyor; binlerce TEKEL çalışanı işlerini kaybetme korkusuyla bekliyor vb. ama hiç biri hükümet tarafından görülmüyor, görülmek istenmiyor. 12 milyar dolarlık hacmiyle dünyanın 5. büyük pazarı durumunda olan ülkemiz pazarını bütünüyle ele geçirmek için pazar payı % 32-33’lere düşürülmüş TEKEL’i yutmak isteyen küresel dev şirketlerin isteği ise görülüyor. Görüldüğü anlaşılsın diye de hükümet sözcüleri TEKEL’i özelleştireceklerini her fırsatta söylüyorlar.
Üreticiler olarak diyoruz ki;
1. Tütün Yasası ile ülkemiz tütüncülüğü büyük darbe almış, küresel sermayenin hizmetine sunulmuş, bitme noktasına getirilmiştir. TEKEL’in özelleştirilmesi ve Tütün Fonunun kalkması Türkiye tütüncülüğünün bitiş noktası olacaktır. TEKEL’in özelleştirilmesi durdurulmalıdır.
2. Alıcı firmalarla sözleşme yaparak tütün üretmek zorunda kalan üreticiler her yıl perişan olmakta mesleklerini ve topraklarını bırakmak zorunda kalmaktadır. Devlet sözleşmelerde garantör rolü bile oynamamaktadır. Tütün üreticiliğinin bitmemesi için TEKEL devreye girmeli ve destekleme alımları yapmalıdır
3. Tütün üretiminde kuraklık afet boyutundadır. Tütün afet kapsamı içine alınmalı üreticilerin zararları karşılanmalıdır. Üreticilerin zararları giderilemezse, önümüzdeki yıl üreticiler üretmek isteseler dahi güçleri tütün üretmeye yetmeyecektir.
4. Tütün ülkemizin önemli tarım ürünlerinden biridir. Türkiye’nin bağımsız bir tütün programı olmalıdır. Bırakın her şeyi, insanlarımızı korumak için bile bağımsız programa ihtiyaç vardır. Bağımsız programın oluşturulması ve uygulanmasında tarımla ve tütünle ilgili kurumlar, dernekler, sendikalar, kooperatifler yer almalıdır.
5. Üreticilerin örgütlenmesinin önündeki engeller kaldırılmalı, sendikaları yargılanma süreçlerinden kurtarılmalıdır. Anayasa değişikliğinin tartışıldığı bu günlerde çiftçilerin sendikalaşabilme haklarının Anayasa’da yer alması sağlanmalıdır. Çiftçilerin imzaladığımız uluslar arası sözleşmelerden doğan sendikalaşma haklarının önü iç hukuk düzenlemesi yapılarak açılmalıdır. 1 Eylül 2007
Ali Bülent Erdem
Tütün Sen- Tütün Üreticileri Sendikası
Genel Başkanı
Bir Yorum
ali demir
slm vallahi ben hiç anlamadım tekelin durumunu ne olacak yıllardır süre gelen devletimize büyük ekonomik katkısı olan bir kurum ama ne bileyim işte böyle