Son yıllarda iklim istikrarsızlığına bağlı afetler çoğaldı ve her geçen gün de, artarak devam ediyor. Afetler yaşandıktan sonra, çiftçilerin kredi borçlarının ertelenmesi talebi çeşitli kesimler tarafından ortaya atılıyor.
Bu talep doğru mudur? Yerden göğe kadar doğru bir taleptir. Ancak eksiktir, yetersizdir.
Neden eksik peki?
Çünkü kredi borcunun ertelenmesi çiftçinin sorununu çözmez, sadece öteler. Diğer yılın sorunlarıyla birleşecek olan bu sorunlar daha da büyüyüp çiftçinin karşısına dikilir. Büyüyen bu sorunların altından çiftçi bir sonraki yıl kalk(a)maz. Dolayısıyla mesleğine devam etmesi zorlaşır, hatta olanaksızlaşır.
Bakalım; 2013-2014 üretim döneminde, kuraklık ve don başta olmak üzere fırtına, dolu, sel, aşırı yağış, su baskını gibi birçok doğal afet yaşandı. Bütün yaşanan bu afetlerden en çok etkilenen yine çiftçiler oldu.
Geçtiğimiz yıl yaşanan kuraklık hububatı olumsuz etkiledi. Verimi düşürdü. Hububat üreticisi çiftçiler, borcunu ödemede zora düştü. Don afeti, meyvelere zarar verdi. Meyve üreticilerini zarara uğrattı. Aşırı yağış, su baskını, sel ve dolu seraları ve içindeki ürünleri tarumar etti. Zamansız yağan yağmur zeytinlerin çiçek açma ve döl bağlama dönemlerinde 10 gün aralıksız yağdı. Aralıksız yağan yağmur, zeytin ağaçlarının meyve bağlamasını engelledi. Zeytin üreten çiftçiler perişan oldu.
O dönemde de çiftçilerin kredi borçlarının bir yıl süreyle ertelenmesi istendi. Çiftçilerin, Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerinden kullandığı krediler ertelendi, yüzde 3 faizle bir sonraki yıla devredildi. Yanı sorun ötelendi. Özel bankalara olan borçlar ertelenmedi, sorun bile ötelenmedi; katlandı, katlanıl(a)maz oldu!
Geçen yıl kar ve yağmur yağışının yetersizliğinden şikâyet ediliyordu. Bu yıl, yani 2014-2015 üretim sezonu yağmurla başladı. Şiddetli fırtına, yağmur ve kar ile devam etti. Bu yağış durumu hububat üreticilerinin yüzünü güldürdü. Fakat mevsim normallerinin altında gerçekleşen hava sıcaklıkları kar yağışına neden oldu. Her tarafta yağan kar yağışı, tarlada ürünü olan ve hala hasadını yapamamış olan çiftçileri, afet ile bir kez daha yüz yüze getirdi ve ellerini böğürlerinde bıraktı. Değişen iklimin neden olduğu sıkıntılar, bütün köylüler için arttı.
Şimdi yine çiftçilerin kredi borçlarının ertelenmesi talebi dillendirilmeye başlandı. Yanlış mıdır? Evet, külliyen yanlıştır. Çünkü tamamen yağış rejiminden kaynaklı bu zararların önüne geçme görevi çiftçilerin değil ki! Engelleyebilme olanağına ve gücüne de çiftçiler sahip değil ki!
İnsanların karnını doyurmak ve sırtını giydirmek için sosyal ve toplumsal bir sorumluluk üstlenmiş çiftçilerin sorunlarını çözmeyip, öteleyerek büyütmek, katlayarak katlanmaz hale dönüştürmek en azından duyarsızlıktır. Peki, duyarsız olan(lar) kim? Elbette ki, tarım politikalarını belirleyen ve uygulayan, yani yön veren yönetenler.
O zaman çözüm nedir, denilecek olursa; çiftçi borçlarının tamamen silinmesi, çiftçilerin doğa kaynaklı zararlarının karşılanması ve üretime devam edebilmesi için düşük faizli kredi verilmesidir.
Kaynak : ÖzgürGündem- 16 Ocak 2015