Küba Meclis ve Bakanlar Kurulu başkanı José Ramon Machado Ventura’dan “Dünya Gıda Güvenliği: İklim Değişikliği ve Biyoenerji” konulu yüksek düzeydeki konferansa:
(İngilizceye çeviri Climate and Capitalism tarafından Juventud Rebelde ‘den 4 Haziran, 2008’de yapılmıştır.)
Bay Başkan:
Uluslararası topluluk iki yıl önce tam da bu salonda dünyadaki açlığı yok etmek için anlaştı. 2015’e kadar yetersiz beslenen kişi sayısını yarıya indirme hedefini benimsedi. Bugün ise bu ılımlı ve yetersiz hedef boş bir hayal gibi görünüyor.
Dünya gıda krizi ikincil derecede önemli bir olay değildir. Bütün sakinleri için yeterli gıda üreten bir dünyada şimdi bu kadar ciddi bir şekilde ortaya çıkması açıkça krizin sistemik ve yapısal olduğunun kanıtıdır.
Açlık ve yetersiz ve kötü beslenme yoksulluğu, eşitsizliği ve adaletsizliği sürdüren ve derinleştiren uluslararası bir ekonomik düzenin sonucudur.
Kuzey ülkelerinin 854 milyon insanın açlığının ve kötü beslenmesinin sorumluluğunu taşıdığı inkar edilemez. Bu ülkeler eşit olmayan şartlarda yaşayan topluluklara ticaretin serbestleşmesini ve yapısal uyum talep eden finansal kuralları dayattılar. Güney’deki pekçok küçük-üreticinin mahvına neden oldular ve kendine yeterli ve hatta ihraç edecek kadar gıda üretimi yapan ülkeleri net bir şekilde gıda ürünleri ithalatçısı durumuna getirdiler.
Gelişmiş ülkelerin hükümetleri akil almaz tarımsal desteklerini kesmeyi reddederlerken dünyanın geri kalan kısmına kendi uluslararası ticaret kurallarını empoze etmektedirler. Doymak bilmez uluslararası şirketleri fiyatları belirlemekte, teknolojileri tekelleri altında toplamakta, ticarette haksız ruhsat işlemleri dayatmakta, ve dağıtım kanallarını, finansman kaynaklarını, ticareti ve dünya çapında gıda üretimi için gerekli malzemeleri ellerinde bulundurup idare etmektedirler. Aynı zamanda nakliyeyi, bilimsel araştırmaları, gen bankalarını ve suni gübre ve pestisid (böcek öldürücüler) üretimini kontrolları altında bulundurmaktadırlar.
En kötüsü de eğer herşey şimdiki gibi devam ederse krizin daha da ciddi bir hal alacağıdır. Gelişmiş ülkelerin üretim ve tüketim modelleri küresel iklim değişikliğini hızlandırmakta ve tamamen insanlığın varlığını tehdit etmektedir. Bu modeller değiştirilmelidir. Tahılları ve bitkileri yakıta dönüştürme uğursuz stratejisinin arkasında da tüketimin bu felaket getiren biçimini sürdürme akılsız girişimi vardır.
Havana’daki Bağlantısız Ülkeler Zirvesi barışçıl ve refah dolu bir dünya ve adil ve eşitlikçi bir uluslararası düzen kurulması için çağrı yaptı. Gıda krizinin son bulması için bu tek yoldur.
Gıdaya ulaşım hakkı insanların elinden alınamaz bir insan hakkıdır. 1997’den beri Küba’nın girişimi ve ard arda verdiği önergelerin bundan önceki İnsan Hakları Komisyonu ve daha sonra İnsan Hakları Konseyi ve Birleşmiş Milletler Genel Kurul’unda kabul edilmesiyle de bu doğrulanmıştır. Bağlantısız Hareket’i temsil eden ülkemiz Birleşmiş Milletlere bağlı ülkelerin üçte ikisinden fazlasının da desteğiyle şu anda dünya gıda krizini ele alan somut adımların atılması için çağrıda bulunan İnsan Hakları Konsey’inin özel olarak yedinci kez toplanması için teklif getirdi.
Açlık ve kötü beslenme sorunu palyatif tedbirlerle ve –dürüst olalım – insanların gereksinimlerini tatmin etmeyen ve sürdürülebilir olmayan sembolik bağışlarla giderilemez.
Güney ülkelerindeki tarımsal üretim ilk önce en azından yeniden yapılandırılmalı ve geliştirilmelidir. Gelişmiş ülkelerin bunu yapmak için gerekenden de fazla kaynakları vardır. İhtiyaç duyulan bu ülkelerin hükümetlerinin bu yöndeki politik tavrıdır.
• NATO’nun bütçesi yılda yalnızca %10 azaltılsa yılda yaklaşık 100 milyar dolar elde edilir.
• Gelişmekte olan ülkelerin şimdiye kadar pekçok misliyle ödedikleri dış borçları silinirse Güney ülkelerinin yıllık borç olarak ödedikleri 345 milyar dolarları kendilerine kalır.
• Gelişmiş ülkeler Gayrı Safi Milli Hasıla’larının %0.7’sini Official Development Aid (Resmi Gelişme Yardımı)’na bahşederlerse Güney ülkeleri yılda ek olarak en azından bir 130 milyar dolara daha sahip olabileceklerdir.
• Her yıl ticari reklam için çarçur edilen paranın yalnızca dörtte biri gıda üretimi için harcansaydı açlık ve kötü beslenmeyle savaşmak için 250 milyar dolar daha ayrılabilirdi.
• Eğer Kuzey ülkelerinde tarımsal destekler için ayrılan para Güney ülkelerindeki tarımsal gelişmeye yönlendirilseydi bizim ülkelerimiz gıda üretimine yatırım yapmak için günde yaklaşık bir milyar dolara sahip olurdu.
Bay Başkan:
Bu mesajı vahşice kuşatılmış fakat prensipleriyle ve halkının bir arada durmasıyla onuruyla ayakta dimdik duran bir ülke, Küba’dan getiriyorum: yalnızca problemin köküne inebilirsek, gerçek nedenlerine hitap edebilirsek, demagojiyi, ikiyüzlülüğü ve sahte vaadlerde bulunanları reddedersek bu gıda krizini evet, başarıyla aşabiliriz.
Fidel Castro’nun New York’daki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Ekim 1979’da yaptığı konuşmadan aldığım alıntılarla sözlerimi bitirmeme izin verin:
“Uluslararası arenada silahların, tehdit edici dilin ve küstahlığın gürültü patırtısı yok olmalıdır. Dünyanın problemlerinin nükleer silahlarla çözülebileceği hayalini terkedin. Bombalar aç, hasta ve eğitimsizi öldürebilir fakat açlığı, hastalığı ve cahilliği öldüremez.”
Çok teşekkür ederim.
Sendika.org için Climate and Capitalism sitesinden HA tarafindan cevrilmistir.
Kaynak: 09 Haziran 2008 – sendika.org