Prof. Dr. Tayfun Özkaya
Yoksul Mısır köyüne giren askerler köylülere ait tavukları acımasızca katlettiler. Tarih Şubat 2006’yı gösteriyordu. Mısır tarım bakanı “dünya büyük çiftliklere doğru gidiyor.” diyerek geleneksel tavukçuluğu ve göçmen kuşları kuş gribinin sorumluları olarak ilan ediyordu. Türkiye’de aynı tarihlerde Mısır kadar geniş ölçekli olmasa da birçok köyde köy tavukları yok ediliyordu. Sağlık Bakanı Akdağ ise “kesin ve sürekli çözüm bunları kesmek” demekte idi. Davis’in bugünlerde ülkemizde de çevirisi yayınlanan “Kuş Gribi: Kapımızdaki Canavar” adlı kitabında da yazdığı gibi Tayland hükümetinde önemli bir yeri olan dev endüstriyel tavuk firmalarının sahipleri kuş gribi salgınında hemen harekete geçtiler. Amaç tavukların açık havada beslendiği küçük çaplı tesisleri yok etmekti.
Grain adlı saygın kuruluşun web sayfasında da belirtildiği gibi (www.grain.org) birçok bilim insanı suçun köy tavukları ve göçmen kuşlara atılmasına katılmamaktadır. Kuş gribi salgınları büyük çiftliklerde birçok defalar çıkmıştır. Avustralya, ABD, İngiltere, İtalya, Şili, Hollanda bunlardan sadece bazılarıdır. Virüs tavukların kendi arasında ve diğer hayvanlar arasında yayılırken melezlenmekte, evrim geçirmekte ve değişmektedir. Aynı zamanda yoğun insan nüfusu ve ilişkiler virüsün insana geçebilir yönde evrilmesine yol açmaktadır. Çok sayıda hayvanın bulunduğu kümeslerde virüsün evrilme hızı müthiş düzeylere çıkmaktadır. Endüstriyel tavukların genetik yönden nerede ise birbirinin kopyası olduğunu, biyoçeşitliliğin olmadığını da dikkate alalım. Tersine küçük kümeslerde biyoçeşitlilik fazladır, açıkta gezinme ve hayvan sayısının azlığı ve bunların ürünlerinin yerel olarak tüketilmesi virüsün evrilmesini ve yayılmasını kısıtlamaktadır. Hâlbuki büyük çiftliklerde virüs hızla çoğalmakta, ürünler ve atıklarla dünyaya yayılmaktadır. Bir FAO (Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü) veterinerine göre küçük ve arka bahçe tavukçuluğunda virüsün yaşaması dış kaynaklardan bulaşmaya bağlıdır. Dahası vahşi kuşların virüsü yaydığına dair kanıtlar yeterli değildir. Hastalığın coğrafi yayılması göç yolları ve mevsimlerine tam olarak uymamaktadır. Ölü vahşi kuşların çoğunluğu tavuk kümeslerine yakın bulunmuştur. (http: birdlifeflu.notlong.com)
Ülkemizde de gerek Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yönetimi gerekse endüstriyel tavuk firmaları yöneticilerin çoğu köy tavukçuluğu ve küçük ölçekli tavukçuluğa karşıdır. Bunun kuş gribi tehlikesini artıracağını söylemeye gerek yok. Köy tavukçuluğun yok edilmesi ise ayrıca ekonomik ve sosyal yönlerden de sakıncalıdır. Köylerde hatta gecekondularda çoğunluğu yoksul insanların, başka şekilde tamamen çöpe gidecek mutfak atıkları ve bitkisel üretimdeki yan ürünler yumurtaya çevrilmektedir.
Diğer yönden endüstriyel tavukçuluk denilen binlerce tavuğu güneş görmez “hapishanelere” tıkarak yapılan üretim sistemi ne hayvan hakları ne sağlıklı bir gıda üretimi ne de ekonomik gücün az sayıda insan elinde toplanması açılarından savunulamamaktadır. Bugün gelişmiş ülkelerde büyük şirketler bile serbestçe gezinen tavukları esas alan organik tavukçuluk yapmaktadır ve bunların ürünlerine örneğin yumurtaya tüketiciler daha fazla fiyat ödemeyi kabul etmektedirler.
Şüphesiz her şeyin aynen devam etmesini, hiçbir önlem alınmamasını savunuyor değiliz.
Ülkemizde de başka ülkelerde de insan ölümlerinin yoksul bölge ve ailelerde olduğu izlenmiştir. Dünya’da daha önce görülen grip salgınları büyük kayıplar verdirmiştir. Örneğin 1918–1919 grip salgınında 100 milyon, yani o dönemdeki dünya nüfusunun %5’ine yakın kişinin öldüğü tahmin edilmektedirler. Buna benzer bir küresel tehdit kuş gribi için de söz konusu olabilir. Ancak ne yazık ki insanlık bununla baş edebilmek için çareler arayacağı yerde tavuk ve ilaç endüstrinin kâr amaçlı hırslarına takılmaktadır. Keşke Manisa’daki tavuk hastalıkları ve aşı üretim istasyonu kapatılmasaydı. Burada aşı üretme çalışmaları sürmekte idi. Yeniden açılmalıdır.
Büyük bir kuş gribi krizinde ABD halkı da dâhil olmak üzere felaketlerle karşılaşabiliriz. Sorun aslında küreseldir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) yürütme kurulu aşı ve antiviral stokunu artırmaktan çok ilaç endüstrisinin kârları ile ilgilenmektedir. Taylandlı bir delege kuş gribi mücadelesinin hattındaki yoksul ülkelere gerekli miktarda antiviral ilaç üretmesi için ilgili ilaç patentlerinin dikkate alınmamasına izin verilmesi önerisinde bulunduğunda Amerikalı ve Fransız delegeler buna şiddetle itiraz ettiler ve sonuç olarak toplantının herhangi bir oylama yapılmadan ertelenmesini sağladılar.
Bir yanda kârlar var, diğer yanda insan ve hayvan hakları. Ne dersiniz?
Gözlem Gazetesi, Toprağın Sesi Ekinde (28.4.2007) yayınlandı.