Marmara Çevre Platformu (MARÇEP) 31. bölge toplantısını Ayvalık’ta yaptı. İsmet İnönü Kültür Merkezi’ndeki toplantıya MARÇEP’i oluşturan 10 birimden temsilcilerin yanı sıra Ayvalık Belediye Başkanı Hasan Bülent Türközen, Güre Belediye Başkanı Kamil Saka, Kozak ve Karaayıt’tan köylüler katıldı. 1. Oturumda su kaynakları, suyun ticarileşmesinin çevre ve doğal kaynaklara etkisi ele alınırken 2. oturum ‘Maden talanı ve Direnişimiz’ ana başlığında yapıldı. MARÇEP 31. Bölge toplantısı için gönüllü çevreciler Ayvalık’ta buluştu. İsmet İnönü Kültür Merkezi’nde Cumartesi sabah saatlerinde başlayan MARÇEP toplantısında ilk oturumun konusu ‘5. Dünya Su forumuna doğru’ oldu. İstanbul Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Ziraat Mühendisi Ahmet Atalık, dünyadaki su kaynakları ve kullanımı konusunda bilgi verdi. Yeryüzünde insanoğlunun kullanabileceği suyun %0,03 olduğuna dikkat çeken Atalık, 1,4 milyar insanın sudan yoksun, 2,3 milyar insanın sağlıklı suya hasret olduğunu kaydetti. Atalık, “2025 yılından itibaren 3 milyardan fazla insan su kıtlığı ile karşı karşıya kalacak” dedi.
“UYGARLIKLAR ÜLKESİ MADEN ÜLKESİ YAPILMAK İSTENİYOR”
‘Maden Talanı ve Direnişimiz’ konulu ikinci oturumda panel başkanlığını yapan Ayvalık Belediye Başkanı Hasan Bülent Türközen, Kazdağları ve Madra dağında maden konusuyla ilgili son gelişmeler ve oluşturulan çevre platformlarının çalışmalarını anlattı. Tehlikenin beklemediğini ve uyanık olduğunu ifade eden Başkan Türközen, “Can damarımız Kaz dağlarında maden aranması üzerine hemen harekete geçildi. Madenler bir ülke için mutlaka önemli gelir kaynağıdır ama yerin üstünde kaybedeceklerimiz daha önemli ise bir kez daha durup düşünmek gerekir” dedi. Köylülere arazilerini satmamalarını öneren başkan Türközen, Karaayıt köyüne kurulmak istenen maden tesisine karşı müdahil olmanın dışında dava açacaklarını belirtti. Türközen, “Dava ile ilgili dosya hazırlığındayız. Çünkü tesis baraj havzası içinde kalmaktadır. Kozak ve Karaayıtköylülerinin yanındayız. ” dedi. GÜMÇED Körfez şubesi başkanı Mehmet Akif Öznal ise “Türkiye’nin koruma altına alınıp gelecek kuşaklara aktarılması gereken bir bölgede akla hayale gelmeyecek, bütün bu özeni yok edecek bir dayatma ile karşı karşıyayız. Türkiye 1989 yılından beri siyanürlü altın madenciliğini tartışıyor. Çok uluslu altın tekelleri 20 yıldır ülkemizde faaliyetteler. Maden yasası en büyük çevresel yıkım projesidir. Türkiye topraklarının yüzde 20 sine ruhsat verildi. Yüzde 60’ ı maden alanı için bekliyor. Anadolu Uygarlıklar ülkesi olmaktan çıkarılıp maden ülkesi yapılmak isteniyor” dedi. Sadece madenciliğe karşı çıkıyorsunuz çevre sorunlarıyla ilgili tepki vermiyorsunuz diyenlere yanıt veren Öznal, “ Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi vatan toprağı kutsaldır. Terk edilemez. Ne vatanımızı ne hayatımızı kaderine terk etmeyeceğiz” dedi.
“BİR ÇOCUK KAÇ ALTIN EDER?”
Daha sonra söz alan İnay Vicdan Hareketi Sözcüsü Muammer Sakaryalı, Uşak’ın İnay köyünde maden sonrası yaşanılanları aktardı. Alt çenesi olmayan kuzu, dört bacaklı civcivlerin doğduğunu belirten Sakaryalı, “Kan tahlili yaptırdık. İnsanların kanında normalin 20–40 kat üzerinde siyanür çıktı. Alt çenesi olmayan koyunlar doğdu, telef oldu. Yarın çocuklarımız onlar gibi doğarsa ne olacak. Bunun cevabını kim verecek. Bir çocuk kaç altın eder?” dedi. Jeoloji yüksek mühendisi Tahir Öngür, madencilik sektöründeki değişimler konusunda bilgi verdi. Toplantı Güre Belediye Başkanı Kamil Saka’nın konuşmasıyla sona erdi.
Bir Yorum
salih
Ya neden bi tane maden profesörü konuşmuyo yada konuşturulmuyo..Atıyolar hemde öyle bi atıyolarki desteksiz.Allah gönüllerine göre versin… Aydın geçinen,kendini gazeteci sanan salaklarda atlıyo sazan gibi.Dünyada 135 yıldır siyanürle altın zenginleştirilmekte bir tek canlı dahi ölmemiştir..o inaylı arkadaş kimse biraz karıştırıyo galiba tesis eşmede arkadaşım…