Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu Mecliste görüşülmekte olan “Mayınlı Arazilerin Temizlenmesi Kanunu’na ilişkin bir açıklama yayınladı. Açıklama şöyle:
Dünyada yaşanan mali kriz nedeniyle gündemden düşen gıda krizinin etkileri aslında artarak devam ediyor.
Küresel iklim değişikliğinin gıda krizini arttırdığı biliniyor. Gıda ticaretinin borsaya konu edilmesi ve toprakların bir bölümünün agro yakıta ayrılması gibi “ekonomik gereklilik” içerikli politikalar gıda krizini arttırıyor. Sebep ne olursa olsun gıda krizi derinleşiyor.
Gıda krizine neden olan sorunları ortadan kaldırmak yerine zengin ülkeler ile büyük tarım ve gıda şirketleri yoksul ülkelerin büyük tarım alanlarının kullanım haklarını satın alıyor.
Bu çözüm/yöneliş başta Birleşmiş Milletler Tarım Örgütü (FAO) olmak üzere bir çok kurum, örgüt ve bazı kesimlerce yeni sömürgecilik olarak adlandırıyor.
Geçtiğimiz aylarda Güney Kore şirketi Daewo Lojistics, Madagsakar’da bir milyon hektar tarım arazisini 99 yıllığına kiralamayı planladığını duyurdu. Hedef 2023 yılına kadar 5 milyon tonluk mısır üretimi kapasitesine ulaşmak. Şirket, ayrıca yine Güney Kore pazarı için palmiye yağı üretmek üzere Güney Afrika’da 120 bin hektarlık bir arazi daha bakıyor.
Tarıma elverişli toprakları yüzde birle sınırlı olan Katar da, Kenya’dan 40 bin hektar toprağın kullanım hakkını istedi. Katar daha önce pirinç yetiştirmek üzere Kamboçya’dan, mısır ve buğday yetiştirmek için Sudan’dan, sebze üretmek için de Vietnam’dan toprak almıştı.
5 milyon kişinin gıda yardımına muhtaç olduğu Sudan’da hükümet, 900 bin hektar arazinin kullanımının hakkını satılığa çıkarmış durumda. Katar’ın dışında Kuveyt’in bu arazilerle ilgilendiği biliniyor.
Suudi Bin Ladin gurubu basmati pirinci yetiştirmek üzere Endonezya’yla pazarlık halinde. Birleşik Arap Emirlikleri yetkilileri ise Kazakistan’da, büyük tarım projelerine yatırım yapıyor.
Libya, Ukranya’da 250 bin hektarlık bir alanın sahibi. Çok geniş topraklara sahip Çin bile, susuzluk sorunu nedeniyle Güneydoğu Asya’da toprak satın alma ve kiralama anlaşmaları yapmaya başladı. Laos, tarım alanlarının yüzde 15’ine karşılık gelen 2,5 milyon hektarlık bir alanın kullanım hakkını bu ülkeye sattı.
Bu listeyi uzatabiliriz, ama gerek yok… Ancak bu listeye şimdi de Türkiye ekleniyor.
Türkiye mayınlı arazileri temizlemesi karşılığında 210 bin hektar tarım arazisinİsrail’e vermek istiyor.
Listeye dikkat edecek olursak zengin ülkeler yoksul ülkelerin topraklarını paranın onlara verdiği güçle ele geçiriyor. Savaş sadece tankla, topla, uçakla kazanılmıyor. Önce yoksullaştır, güçsüz bırak sonra ekmeğini elinden tanksız, topsuz, uçaksız, işgalsiz al…
Türkiye zengin bir ülke mi?
Hayır!
Temel besin maddelerinde kendine yeterli mi?
Hayır!
O halde bu satış niye?
Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin İsrail’e vermek istediği mayınlı arazilerde bugüne kadar tarımsal üretim hiç yapılamadı. Buralar, Türkiye’nin en temiz toprakları. Bu toprakların bir hektarı kalite bakımından 5 hektara bedel, buna göre 210 bin hektar değil 1 milyon 50 bin hektar arazi vermiş oluyoruz.
Bu topraklar, kalite ve temizlik bakımından üst düzeyde olduğu için burada ülke olarak yapacağımız organik tarımla eğiticilik, öğreticilik ve öncülükle Türkiye tarımını aşamalı olarak organik tarıma döndürme olanağı sunuyor. Toprak büyüklüğü, kalitesi ile Türkiye tarımında devrim yapabilecek bir olanak altın tepside İsrail’e sunuluyor. İşte bu yanıyla esas olarak vatanseverlikle bağdaşmıyor.
Ayrıca hükümet bu politikasıyla ülke yüzölçümü ile oynuyor. Türkiye yüzölçümü bilindiği gibi 760 bin kilometre kare. Mayınlı topraklar temizleme karşılığı olarak İsrail’e kullanım hakkı verildiğinde ülke yüzölçümü 210 bin hektar azalmış olacak. Yani Türkiye yüzölçümü artık 760 bin kilometre kare olarak kalmayacak.
Türkiye’nin mayınlı arazisi ekilebilir arzinin yüzde 1,76’sına denk geliyor. Türkiye’de bunca topraksız ve yoksul çiftçi varken, temel besin maddelerinde kendine yeterli değilken bu toprakların İsrail’e her ne nedenle olursa olsun verilmesi kabul edilemez!
Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu olarak diyoruz ki;
- Türkiye’nin yeni sömürge yapılmasına yol açacak bu tasarı derhal geri çekilmelidir
- Mayınlı araziler para karşılığı temizlettirilerek Türkiye’nin verimli toprakları bizde kalmalıdır
- Bu araziler, organik tarım yapma koşulu ile topraksız çiftçilere dağıtılsın
- Kamu, bu bölgelerde Organik Tarım Meslek Yüksek Okulu açarak eğitim hizmeti versin
- Kamu eğiticilik, öncülük, öğreticilik misyonu üstlenerek alanı organik tarım için pilot bölge olarak değerlendirsin
Ali Bülent ERDEM Abdullah AYSU
Genel Sekreter Genel Başkan