Hindistan’ın Andhra Pradeş Eyaleti, mikro kredi kullanıcılarının trajik intiharları sonucunda mikrofinans depreminin merkez üssü olarak ülke genelinde ve küresel anlamda mikrofinans konusundaki aranan olumsuz iddiaları tetikledi.
Bu makale, Hindistan’da ki trajik krizin global ölçekte 92.4 milyon kullanıcısı bulunan mikro krediye bağlanmasını ve 2.5 milyar yoksulun finansal hizmetlere erişim hakkının gölgelenmesinin ne derece doğru olduğuna işaret ediyor.
Hindistan’da tarihi gelişim
Hindistan 1.2 milyar nüfuslu mikro kredinin en güçlü ve yaygın kullanıldığı ülkelerden biridir. Nüfusun sadece dörtte birinin bankacılık hizmetlerinden yararlanabiliyor oluşu 1947 yılında Hindistan’ın bağımsızlığını ilan etmesinin ardından mali sektörünün büyük bir bölümü kamusallaştırılmasına neden olmuştu. 1980’li yıllarda finansal kapsamı arttırmaya yönelik (financial inclusion) uluslararası sosyal girişimciler tarafından grup içinde dayanışma (Self Help Groups – SHG) modeli ile ticari bankaların krediye ulaşamayan 10 ila 20 kadından oluşan gruplara, finansman sağlamalarını teşvik eden banka bağlantı programlar başlatıldı. Önemli ölçüde kamu desteği alan SHG hareketi bugün ülke genelinde 58 milyon üyeye ulaşmıştır.
Mikrofinansın yükselişi
1990’lı yıllara gelindiğinde, Hindistan’daki ekonomik reformlar özel sektörün bankacılık sisteminde daha büyük bir rol oynamasına olanak tanıdı. Bu reformların arasında yeni bir krediye ulaşım modeli mikrofinans kurumları ortaya çıktı. Mart 2010 itibariyle, 27 milyon kullanıcıdan oluşan Hint mikrofinans sektörü, ülkenin finansal sisteminin önemli bir alt sektörünü oluşturuyor.
Andhra Pradeş; Mikro kredinin merkez üssü
Hindistan’ın güneydoğusunda bulunan Andhra Pradeş, 75 milyon nüfusuyla, Hindistan’ın en kalabalık nüfusa sahip beşinci eyaletidir. Andhra Pradeş, aynı zamanda yoksullukla mücadele konusunda kapsamlı programların yürütüldüğü bir eyalet. Bunlardan en önemlisi Dünya Bankası ve kamu destekli Kırsal Alanda Yoksulluğu Ortadan Kaldırma Programı (SERP). SERP, kamunun kırsal kalkınma kolu çerçevesinde, istihdam yaratma, mesleki eğitim ve SHG’ler aracılığıyla tasarruf ve krediye erişim de dahil olmak üzere geniş kapsamlı gelir yaratıcı bir programı. Andhra Pradesh’in bir diğer özelliği de SHG’lerin bu eyalette 17.1 milyon üye ile tüm eyaletlere göre daha yaygın oluşu.
1990’lı yılların sonlarında Hindistan’ın ilk mikrofinans kurumları Andhra Pradeş’te kuruldu. Bugün Hindistan’ın en büyük mikrofinans kurumlarından beşinin merkezi Andhra Pradeş’te bulunuyor.
Tehlikeli rekabet
Güçlü finansmanı ve devlet destekli SHG programları ile Hindistan’ın en büyük ve beş mikrofinans kurumunun birlikte var olması, Andhra Pradeş genelinde yüksek kredi arzına ve borçluların yaygın bir şekilde birden fazla kredi kullanmasına yol açtı. Sonuç olarak ülke genelinde ortalama 7.700 Rupi olan yoksul hane başına mikro kredi borcu Andhra Pradeş’te hane başına ortalama 65.000 Rupi’yi buldu. Bununla birlikte bölgede ülke genelinde olduğu gibi köy tefecilerinin fahiş fiyatlı kredi olanakları da bulunmakta. Andhra Pradeş’in kırsal kesimlerinde hanelerin yüzde 82’si bu tür kayıtdışı kredilere başvururken sadece yüzde 11’i mikro finans kurumlarından kredi alıyor.
Sözde ‘çözüm’’
14 Ekim 2010 tarihinde Andhra Pradeş kamu otoritesi, mikrofinans kurumlarının derhal faaliyetlerini durdurmalarını ve tekrar faaliyete geçmeden yerel yönetimlere yeniden tescil olmalarını öngören bir kararname yayımladı. Kamu otoritesinin teknik olarak yanlış bu müdahalesi mikrofinansın uzun vadedeki geleceği üzerindeki yıkıcı etkilerini tahmin etmek güç. Söz konusu müdahale en iyi durumda mikrofinans sektörüne yapılan yatırımların azalmasına ve böylelikle finans kaynaklarına erişemeyen yoksul haneleri kapsayan bu kalkınma stratejisinin etkisinin yavaşlamasına yol açacak; en kötü durumda ise, mikrofinansı yok ederek düşük gelirli aileleri tekrar tefecilerin kucağına itecek.
Mikrofinans kurumlarının kısıtlanmasına yönelik telaşlı koşuşturma aynı zamanda mikro kredi kullanıcılarının hiçbir teminat olmamasına karşı yükümlülüklerini neden tam ve zamanında yerine getirdiklerine dair temel bir bilgisizliği ortaya çıkarıyor. Mikrofinans kuruluşlarını denetleyen kamu otoriteleri bir mali kriz durumunda bankalara uygulanabilecek faaliyetlerin durdurulması gibi yaptırımları mikrofinans kurumlarına uyguladıkları takdirde ‘mikro krediyi öldürmüş’ olurlar. Zira mikro kredi kullanıcılarının kredileri tam ve zamanında ödemelerinin en büyük nedeni krediye ulaşım şansını kaybetmemek ve krediye ulaşımın devam edeceğine olan inançlarıdır. Nitekim bu durum şu anda bölgedeki mikrofinans kurumlarının varlığını çok ciddi bir şekilde tehdit etmektedir. Bu sebeptendir ki ülkenin mikrofinans kurumları birliği başkanı Vijay Mahajan ‘mikro kredinin bilinen şekliyle öldüğü’ gibi haklı yorumlar yapmıştır.
Son Söz
Ne kadar karmaşık görünse de trajik sonuçları olan bu kriz bir ulusal kredi kayıt bürosu’nun kurulması ve mikro kredi yetkililerine müşterilerine ait finansal bilgiye erişiminin sağlanması yoluyla kredi kullanıcılarının kapasitelerinin üzerinde borç yükü altına girmelerinin engellenmesi ile önüne geçilebilirdi.
Hindistan, bilgi teknolojilerine yoğun bir şekilde yatırım yapan bir ülke. Kamu otoritelerinin bu ölümcül borç batağını önleyecek finansal bilgi sistemlerine neden yatırım yapmadıkları sorusunun cevabı vicdanlarında saklı olsa gerek.
Görünen bir gerçek ise, Hindistan’daki hükümetin, hem oyuncu hem de hakem rollerini üstlenmesi yoluyla hiç adil olmayan bir hakem olarak hareket etmesi ve mikro kredinin bu trajik krizin günah keçisi oluşu.
Kaynak : Radikal – 22 Aralık 2010