Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında milletin efendisi addedilen köylü, AKP döneminde bankalara teslim edilmiş durumda. Tarımın tasfiye edilmesiyle borç batağına sürüklenen çiftçilerin takibe düşen kredileri 1 milyar 238 milyona ulaştı.
AKP hükümetinin uyguladığı ekonomi politikaları sonucunda ekonomideki payı her geçen gün azalan tarım sektörünün yaşadığı finansman sorunu bankalar açısından yeni bir kredi pazarı olarak görünüyor. Tarım sektörüne verilen kredilerde kamu bankalarının ağırlığı azalırken özel bankaların payı artıyor. 2013 yılının ağustos ayında tarım sektörüne verilen kredilerin toplamı 35 milyar TL’ye ulaştı. Geçen yılın ağustos ayına kıyasla tarım kredilerindeki artış oranı %9 oldu. Özel bankaların tarım sektörüne açtığı kredilerin toplamı 10 milyar TL’yi geçiyor.
Devletten özele: Yürü ya kulum…
Tarım sektörüne verilen kredilerde uzun yıllardır süren kamunun ağırlığı AKP’nin ilk yıllarında da devam ederken 2011 yılından itibaren özel bankaların sektördeki ağırlığı artıyor. Özel bankaların sektördeki hızlı artışının bir nedeni de kamu bankalarının tarımsal kredilerde frene basması. 2012 yılında kamu bankaları 2011 yılına nazaran açmış olduğu kredilerde azalmaya giderken yerli özel ve yabancı bankaların tarımsal kredilerinde keskin bir artış göze çarpıyor. Yerli özel bankaların 2012 yılında tarımsal kredilerindeki artış hızı yüzde 15 ile 6 milyar liraya ulaşırken bu oran yabancı bankalarda yüzde 31 artış ile 3,8 milyar lira. 2013 yılının ilk sekiz ayında kamu bankalarının açtığı tarımsal kredilerdeki artış hızı yüzde 1 ile 23 milyar 250 milyon iken, yerli özel bankalar yüzde 20 artış hızı ile 7 milyar 180 milyon kredi hacmini yakalıyor. Yabancı bankalar ise 2013 yılında yüzde 28 kredi artış hızı ile kredi hacimlerini 5 milyar liraya yaklaştırmış bulunuyor. Sektördeki özel bankalar tarım alanında hasatı gözeten kredi, sigorta ve teknik ekipman kredileri gibi ürünlerle tarımsal kredi pazarını derinleştirme konusunda adımlar atıyor. Birçok özel bankanın genel müdür yardımcılığı seviyesinde tarım bankacılığında organizasyonel düzenlemeye gitmesi tarım sektöründen bekledikleri kârın ciddiyetini gösteriyor.
Efendilikten köleliğe
Cumhuriyetin ilk yıllarında kalkınmanın itici gücü olarak görülen tarım sektörü, uygulanan dışa bağımlı ekonomi politikaları sonucunda ülke ekonomisindeki ağırlığını her geçen yıl kaybetti. Gümrük Birliği anlaşmasından sonra Türkiye kimi tarım ürünlerinde tamamen dışa bağımlı hale gelmiş durumda. 2001 krizinden sonra IMF ve Dünya Bankası gözetiminde hazırlanan Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı AKP hükümeti tarafından eksiksiz uygulandı. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında tarım sektörünün Türkiye ekonomisindeki ağırlığı GSYH’nın yüzde 12.2’si iken 2013 yılında bu oran yüzde 8’e kadar düştü. Türkiye’de istihdamın yüzde 26’sını barındıran tarım sektörü ücretsiz aile işçiliğinin, mevsimlik çalışmanın en yaygın olduğu alan olarak gelir dağılımında en düşük gelir elde eden yüzde yirmilik dilimin geniş kesimini oluşturuyor.
Tarım üreticilerinin yaşadığı finansman sorununu banka kredilerine başvurarak çözme girişimi ülkedeki kredi borçlu oranını yükseltiyor. Ayrıca topladığı mahsulden ya da beslediği hayvandan beklediği geliri elde edemeyen tarım üreticileri kredi borçlarını ödemekte de zorlanıyor. Bu durum tarım kredilerinde takibe düşen kredi oranlarında kendisini gösteriyor. 2002 yılında takipteki tarım kredileri 174 milyon iken 2013 yılının ilk sekiz ayında bu rakam 1 milyar 238 milyona ulaştı.
Kaynak : soL – 6 Kasım 2013