2011 yılı ilk on aylık dış ticaret verilerinin açıklanması sonucu 201 milyar dolarlık toplam dışalımın 12 milyar dolarlık bölümünü mücevher, oyuncak, parfüm ve tanınmış firmaların ürettiği gözlük gibi lüks malların oluşturduğu ortaya çıktı. İnci ve çeşitli değerli taşlardan oluşan mücevher dışalımının bu toplamdaki yeri 6,5 milyar dolar tutuyor. Üstelik ülkemizde üretilmeyen bu tür lüks malların ÖTV oranı da yüzde 20.
Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz günlerde Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Ali Babacan bir soru üzerine 2011 yılının ilk on ayında ortaya çıkan yaklaşık 65 milyar dolarlık cari açığın en büyük nedeninin, toplam dışalım içinde 45 milyar dolarlık bir paya sahip olan petrol ve petrol ürünleri olduğunu söylemişti. Bu sav, 30 Kasım 2011 günü Kaş Belediye Toplantı Salonunda düzenlenen yöredeki hidroelektrik santrallerle ilgili bilgilendirme toplantısında DSİ Genel Müdür Yardımcısı Ali Şahin tarafından da kullanılmış, bu yüzden derelerimizin üzerine bir an önce HES kurulması savunulmuştu.
Ülkenin enerjiye gereksinimi olduğu ve petrol dışarıdan alınmak zorunda olduğundan kucak dolusu döviz ödendiği gerekçesiyle ileri sürülen bu tür savların, gerçeklerle uyuşmadığı görülüyor. Çünkü yine bu yılın ilk on ayında cep telefonu ve bilgisayara 14 milyar dolar, demir çelik ürünlerine 17 milyar dolar, makine ve yedek parça dışalımına ise 22,6 milyar dolar ödenmiş durumda. Oysa bu mallar yıllarca bu ülkede üretildi ve bugün de üretilebilir. Ama yıllarca bu alanlara ilişkin geliştirici planlama ve yatırımlar yapılmadığı için ilgili sektörler gerilemiş durumda ve bugün dışalım kaçınılmaz oluyor. Bu mallarla ilgili dışsatım verileri, dışalımlarını karşılamaktan çok uzak bulunuyor.
Öte yandan dışarıdan alınan bu malların dışsatıma yönelik sanayi üretiminde kullanılması da başka bir sorun yaratıyor. Tanınmış otomotiv firmaları başta olmak üzere dünyanın çeşitli sanayi tekelleri ülkemizi bir tür üretim üssü ve çevredeki pazarlara sıçrama tahtası gibi kullandığı için, makine ve yedek parça alımları da bu şirketlerin amaç ve çıkarları doğrultusunda yapılıyor. Dolayısıyla hem dışarıdan alırken, hem de bu firmalarla ortaklık içinde yapılan üretimden elde edilen kârlar ülke dışına çıkarılırken; ülke ekonomisi iki kez döviz kaybına uğruyor. Tüm bu etkenlerin cari açığı arttırmasına rağmen hükümet yetkililerinin ve bürokratların petrol dışalımına dikkat çekerek hala derelerimizin üstüne HES kurulması ya da ülkenin dört bir yanına çevre düşmanı nükleer santral, termik santral yapılmasını savunmaları anlamsız kalıyor.