Çeviren: Timuçin Bingöl–Via Campesina hareketinin genel koordinatörü Henry Saragih’in Kopenhag Zirvesi sivil forumun Açılışında (7 Aralık 2009 tarihinde) yaptığı konuşma
İklim Forumu’nun açılışının yapıldığı bu gece sivil toplum örgütleri ve sosyal hareketlerin bir araya gelişi açısından bizim için çok özel bir gecedir. Biz uluslararası çiftçi hareketi olan La Via Campesina olarak, tarlalarımızı, hayvanlarımızı, ormanlarımızı ve köylerimizdeki ailelerimizi geride bırakarak, size katılmak için dünyanın her köşesinden Kopenhag’a geliyoruz.
- Bu kadar uzağa gelmek neden bizim için çok önemli? Bunun çeşitli sebepleri var. İlk olarak, iklim değişikliği şimdiden bizi ciddi olarak etkiliyor. Hasat zararına yol açan sel, kuraklık ve böceklenmeye sebep oluyor. Hasat zararını yaratanların çiftçiler olmadığını belirtmem gerekir. Doğal döngüyü bozanlar, emisyonları yaratan kirleticilerdir. Bu yüzden, biz küçük çiftçiler olarak, buraya, onların hatalarını ödemeyeceğimizi söylemek için geldik. Ve kirleticilerden sorumluluklarıyla yüzleşmelerini istiyoruz.
- İkinci olarak, sizinle, tarımda, sera gazlarını üretenlerin aslında kimler olduğunu gösteren gerçekleri paylaşmak istiyorum: yeni gelen veriler açıkça gösteriyor ki, toplam sera gazının %44 ile 57 arasındaki bir miktarından, endüstriyel tarım ve globalleşmiş gıda sistemi sorumludur.
Bu rakamlar şu şekilde dağılıyor:
(i) tarımsal etkinlikler %11-15’inden sorumlu,
(ii) arazi açma ve ormansızlaştırma %15-18 ekliyor,
( iii ) gıda işleme, paketleme ve nakliyat %15-20, ve
(iv) organik atık çürümesi %3-4’den sorumlu.
Bu demektir ki, şu anki gıda sistemimiz baş kirleticilerdendir.
-
Cevaplamamız gereken soru şudur: tarım sektörü bu emisyonların yarısından fazlasından sorumlu iken bu iklim sorununu, açlığı nasıl çözeceğiz., çiftçilerimize nasıl daha iyi bir yaşam temin edebiliriz? Bize göre sorunun kökünde endüstriyel tarım ve şirketleşmiş tarım modeli yatıyor, çünkü daha önce bahsettiğim oranlar, ormansızlaşma ve doğal ormanların mono kültür tarıma dönüşünden geliyor ve buna sebep olan Büyük Tarım Şirketleridir.Küçük çiftçiler / aile çiftlikleri değildir. Dünya Bankası tarafından çok desteklenen yeşil devrim dolayısıyla kullanılan petrokimyasal gübre olan üre de, tarımda yüksek metan gazı salımının sebeplerinden biridir. Aynı zamanda, serbest ticaret anlaşmaları(FTA) ve Dünya Ticaret Örgütü (WTO), tarımda serbest ticareti destekleyerek, dünya çapında gıda işleme ve nakliyesi dolayısıyla sera gazı artışına katkıda bulunmuşlardır.
- Eğer gerçekten iklim krizini çözmek istiyorsak, yapmamız gereken tek şey, endüstriyel tarımı durdurmaktır. Şirketleşmiş tarım, iklim krizinin başlıca sebeplerinden biri olmanın yanı sıra, dünyadaki küçük çiftçileri de katletti. Dünyanın her köşesinden, milyonlarca kadın ve erkek çiftçi, topraklarından atıldı. Başka milyonlar ise her yıl, Afrika’da, Asya’da ve Güney Amerika’da, toprak çatışmaları yüzünden acı çekiyor. Küçük çiftçiler ve topraksız çiftçiler dünyadaki 1 milyardan fazla aç insanın çoğunluğunu oluşturuyor. Ve serbest ticaret yüzünden Güney Asya’da birçok çiftçi intihar ediyor. Bu yüzden endüstriyel tarımı durdurmak önümüzdeki tek yoldur.
-
Günümüzün karbon ticaretine dayalı, iklim müzakereleri, iklim değişimine bir çare olacak mı? Buna bizim cevabımız ise, karbon ticareti mekanizmaları yalnızca kirleten ülke ve şirketlerin işine yarayacak ve gelişen ülkelerdeki yerel halk ve küçük çiftçinin yıkımına sebep olacaktır. REDD Girişimi ( Ormansızlaştırma ve Azalmadan kaynaklı Emisyonu Azaltma), şimdiden gelişmekte olan ülkelerdeki bir çok yerli halk ve çiftçiyi topraklarından etti bile. Gittikçe artan sayıdaki tarım toprağı karbon kredisi kazanmak amacıyla ağaç yetiştirme alanlarına dönüştürülüyor.
- Bali’de yapılan COP 13 Taraflar Konferans’ında, La Via Campesina, iklim değişimine çözüm olarak “küçük ölçekli sürdürülebilir çiftçiler dünyayı soğutuyor.” diyerek topraksız çiftçileri ve küçük çiftçileri gösterdi. Ve burada, COP 15’de, biz bu öneriyi tekrarlıyoruz ve bu uygulamanın küresel sera gazı salımını yarıdan fazla azaltacağını da rakamlarla destekliyoruz:
(i) organik maddeleri toprakta tekrar kazanarak % 20-25
(ii) fabrika ( entegre üretim) çiftliklerindeki yoğun et üretimini durdurup, hayvan ve bitki üretimini birlikte yaparak %5-9
(iii) yerel pazarları ve taze gıdayı gıda sisteminin merkezine yeniden oturtarak, %10-12
(iv) arazi açma ve ormansıalaşmayı durdurarak emisyonlar % 15-18 azaltılabilir.
Kısaca çiftçiliği devasa küresel tarım şirketlerinin elinden alıp tekrar küçük çiftçinin eline vererek, küresel sera gazı emisyonunu yarı yarıya azaltabiliriz. Biz bunu öneriyoruz ve buna Gıda Egemenliği diyoruz.
-
Ve bunu başarabilmek için, sosyal hareketler olarak birlikte çalışıp, birlikte savaşıp iklim müzakereleri konusunda, bugün uygulanmakta olan yanlış çözümlerine bir son vermeliyiz. Bu bir zorunluluktur, yoksa ileride çok daha büyük trajedilerle karşı karşıya geleceğiz. Biz, sosyal hareketler olarak, masaya kendi gündemimizi getirmeliyiz, çünkü biz iklimin ilk kurbanları ve mültecileriyiz ve bu yüzden iklim adaleti bizlerin elinde.
-
Gıda ve Tarım Örgütü FAO’nun, 1996 yılında yapılan Gıda Zirvesi’nde, hükümetler dünyadaki açlığı 2015’e kadar yarıya düşürme kararı almışlardı. Ama gerçekte aç insanların sayısı yakın zamanda çarpıcı bir şekilde arttı. Biz aynı şeylerin iklim müzakerelerinde de yaşanmasını hükümetler UNFCCC’de ne tür bir müzakere içinde olursa olsun emisyonların daha da artmasını istemiyoruz.
Kopenhag’da bulunan tüm sosyal grupları İklim adaletini masaya getirmeye davet ediyoruz. İklim adaleti yalnızca dayanışma ve sosyal adaletle kazanılabilir.
Kopenhag 7 Aralık 2009