Ordu Valiliği, her yıl Karadeniz”e fındık toplamak amacıyla gelen göçerler ile ilgili bir rapor hazırladı. Raporda, fındık işçiliği yapmak için bölgeye gelenlerin çoğunun sorunsuz bir şekilde iş bulduğu, medyaya yansıyan sorunların ise “tavuk ve keçileriyle” gelen ve “düzgün sisteme dahil olmak istemeyen” göçerler olduğu belirtildi.
AKP Mersin Milletvekili ve TBMM İnsan Hakları Komisyon Başkanı Zafer Üskül”ün isteği doğrultusunda hazırlanan valilik raporunda, gerçekten fındık işçiliği yapmak amacıyla gelenlerin sorun oluşturmadığı, ancak küçük bir kesimin “dayıbaşları” denilen ekip başlarının manipülasyonu ile sorun oluşturduğu ileri sürüldü. Valilik tarafından TBMM İnsan Hakları Komisyonu”na gönderilen raporda şu ifadeler yer aldı: “İlimiz Perşembe ilçesi Efirli Beldesinde taşkın havzası Akçaova Irmağı kenarına konan ve basının ilgisini çekmeye çalışan kişiler, yalnızca 87 çadırda yaşayan 540 göçmendir. Ordu”muza yıllardır il dışından tarım işçileri gelmektedir. Rakamlarda görüleceği üzere bunların çok az bir bölümü göçerdir. Diğer tarım işçileri sorunsuz bir şekilde önceden belirlenmiş olan usulle çalışacakları bahçelere doğrudan intikal etmekte, fındık hasadını takiben de sorunsuz bir biçimde illerine dönmektedir. Son günlerde ulusal medyaya yansıtılan hususlar düzgün bir şekilde devam eden ve sorun oluşturmayan gerçek tarım işçileriyle ilgili olmayıp bu düzgün sisteme dahil olmamakta ısrar eden göçerlerden kaynaklanmaktadır. Az sayıdaki düzensiz bu göçerlerin oluşturduğu problemlerin tüm vilayete teşmil edilmesi büyük bir haksızlıktır”.
NORMAL İŞÇİ-ANORMAL İŞÇİ
Raporda bu bir kısım göçerin fındık işçilerinin geldiği bu sezondan istifade ile Ordu”da çadır kurdukları, normal geliş düzenine tabi olmadıkları belirtilerek “Normal fındık işçileri yerleşik yapılarda ikamet ederek çalışmalarını sürdürürken, bunlar çadırlarda uygun olmayan şartlarda ve ilin değişik kesimlerinde yerleşmekte, yanlarında keçilerini, tavuklarını bile taşımaktadırlar. Bunların normal işçilerden yaşam biçimleri ve beklentileri çok farklı olup, yıl içerisinde tüm yurdu dolaşmaktadır” denildi. Raporda ayrıca göçerlerin bu yaşam biçiminde ısrar ettikleri, bu ısrarda göçebelerin bu şekilde yaşamasından menfaat sağlayan ve adına dayıbaşı denilen insanların mani-pülasyonlarının etkili olduğu ifade edildi.
“ONLARA YER GÖSTERMEK ZORUNDA DEĞİLİZ”
Ordu Belediye Başkanı Seyit Torun, yayınlanan raporla aynı doğrultuda düşündüğünü ifade ederek, şunları kaydetti:
“Kesinlikle Güneydoğu”dan gelen işçilerin engellenmesi, ile sokulmaması gibi bir durum söz konusu değil. Sadece konaklama yönünden bir sıkıntı var. Kaldı ki fındık toplama amacıyla gelen insanları konaklamadan fındık toplayacakları yere sevk eden bir birimimiz var. Fakat konaklamak isteyen gezginciler, fındık toplama amacıyla gelenler değil. Göçebe, göçer dediğimiz insanlar. Biz onlara yer göstermek durumunda değiliz. Onların gitmek istedikleri yer de dere yatakları. Dere yataklarına yerleştirdiğmizde hayati tehlikeleri de gündeme gelecek. Ama çalışmak amacıyla gelenlerin hepsi fındık toplayacakları yerlere yerleştiriliyor zaten. Burada bir sorunumuz yok. Kaldı ki biz üç ay öncesinde bütün bu Doğu”da, Gü-neydoğu”daki valiliklere, belediyelere, yetkili ziraat odalarına, tarım il müdürlüklerine bildirdik. “Çalışmak amacıyla gelenler bize bildirilsin, biz onlar gelmeden yerlerini hazırlayalım” dedik. Orada salgın hastalıklar çıkacak, biliyorsunuz kene vakası var. O bölgeye hiçbir altyapı hizmeti götürülmeden yerleştiler. Çalışmak amacıyla gelenlerle ilgili mutlaka yerleştirme yapılıyor. Ama sadece göçer dediğimiz, işgücü olarak gelmeyenlerin yerleştirilmesi mümkün değil. Bunlar sadece Doğu”dan Güneydoğu”dan gelenler değil, Edirne”den gelenler de var.
ŞENSOY: RAPOR GERÇEĞİ YANSITMIYOR
ODP Ordu İl Başkanı Vedat Şensoy, bu raporun, Ordu Valiliği tarafından daha önce yayınlanan genelgeye karşı oluşan kamuoyu tepkisini gölgelemek amacıyla çıkarılmış olduğunu kaydetti. Şensoy, şunları söyledi: “Valiliğin amacı, bu genelgeye karşı oluşan tepkiyi kendi açısından olumlu bir sürece çevirebilmek. Ben on günden beri Ordu”da oluşturulan konaklama istasyonuna gidiyorum. Oradaki insanlarla konuşuyorum. Daha önce İnsan Hakları Derneği heyetiyle ve basın mensuplarıyla da bölgede incelemelerde bulunduk. Orada edindiğim izlenim şu: Valilikçe yurdu olmayan, orada keçileriyle, tavuklarıyla yaşayan, başıboş, disipline olmayan insanlar diye tanımlanmaları kesinlikle gerçeği yansıtmıyor. Orada 7-8 yıldır fındık toplamak üzere Ordu”ya gelen insanlar var. Valiliğin açıklamasıyla hiç uyuşmayan bir işçi profili var. Raporda bir başka önemli nokta da, sel tehlikesine dikkat çekilmesi. Bu insanlar dere yataklarında konaklamak durumunda kalıyor, “Konakladıkları Efirli Köyü Akçaova Irmağı havzasında sel tehlikesi var” deniyor. Şimdi bu insanların konakladıkları bu havza, daha önce Ordu Goloman Otoyolu yapımcı firması olan NTY firmasına ait şantiyeydi. Yaklaşık 8 yıl bu şirketin şantiye alanı olarak kullanıldı. 8 yıl sel tehlikesi söz konusu değil miydi? Daha önce de keneden söz edilmişti. Tüm bunlar, oluşan kamuoyu tepkisini manipule etmek için farklı gerekçelerin oluşturulmasından ibarettir”.
FINDIK-SEN: YAŞAM BİÇİMLERİ YARGILANIYOR
FINDIK-SEN Genel Başkanı Kutsi Yaşar ise konuyla ilgili şöyle konuştu:
“Bu raporda insanların yaşam biçimleri tartışma konusu olmuş. Ordu Valiliği, “Çadır-göçebe yaşamını, böyle bir yaşam tarzını kabul etmiyoruz” diyor. Biz daha önce İnsan Hakları Derneği heyetiyle orada incelemelerde bulunduk. Akabinde işçi sendikaları başkanları geldi. Bu konuda bir rapor da hazırladık. Bu insanların Efirli denen bölgeye yerleşmesine göz yumuldu. Burada ne bir temiz su kaynağı, ne insanların ihtiyaçlarını görebilecekleri yerler bulunuyor. Fiili bir durum yaratıldı. Deniyor ki insanlara “Siz bu kentin görüntüsünü bozuyorsunuz, kötü görüntü oluşturuyorsunuz. İmajını bozuyorsunuz”, ki bu imajı bozulduğu söylenen yerin tam karşısı Ordu”nun çöplerinin atıldığı yerdi. Burada niyet önemli. Niyeti sorgulamak gerekiyor.
RAPOR AYRIMCILIK YARATIYOR
İnsanların potansiyel suçlu olarak görülmesi ve güvenlik çemberi kıskacında tutulması insanlar arasında ayrımcılığa neden oluyor. Doğu”dan Güneydoğu”dan insanlar evlerinden yurtlarından çıkıp göçebe bir hayat tarzı sürüyorlar burada. Mevsimlik işçilerin sendika örgütlemelere ihtiyacı vardır. Ve bunların yaşam standartlarının yükseltilmeye ihtiyacı vardır. İnsani boyut bu işin birinci boyutudur. Ordu valiliği hala kendisini haklı göstermeye çalışıyor. Bu da gerçeklerin üzerini örtüyor. Gelecekte bunların en azından daha insani koşulları sahip geçici barınmalar oluşturulmalı. Sendikalar olarak,sivil toplum örgütleri ve partiler olarak kendi yerel yönetimlerimize baskı yapmamız gerektiği kanaatindeyim.
O raporda şöyle bir şey dikkatimi çekti: Sömürünün en baskınını dayıbaşıları yaşatıyor o insanlara. Biz bu insanların dayıbaşıları yüzünden yaşadıkları kötü koşulları kabullenişlerini tespit ettik. Dayıbaşıları o insanların üzerinden para kazanıyorlar. Bizim oraya gitmemizden de hiç hoşnut kalmadılar zaten. Bu insanlar büyük bir ekonomik işlev görüyorlar. İnsani koşullar altında yaşamak onların hakları. İnsanlara “Doğu”dan Güneydoğu”dan Karadeniz”e fındık toplamaya gelmeyin” diyorlar. Bu yaşananlar toplumsal barışa darbe vuruyor.”
14 Ağustos 2008- Birgün