4-c, 2-b
4-c herkesin malumu. Kamu sektöründeki milyonların sokağa atılmasının adı. Neo-libreal düzen, son yüzyıldır elde edilmiş sosyal hakları yok etmeye çalışıyor.
Diğeri ise, 2003 yılında 25 milyar Dolar gelir elde edileceği ileri sürülerek, kısaca 2/B orman arazilerinin satışı olarak bilinen konu, Anayasa Değişikliği olarak TBMM’de kanunlaştırılmış, bu girişim yapılan çalışmalar, kamuoyunun tepkisi ve Cumhurbaşkanı’nın iki kez iadesi ile gerçekleşememişti.
Gıda neo-liberal politikaların başlıca hedeflerinden birisi. Bunun içinse ne olursa olsun, toprak gerekli. Sık sık uluslararası büyük tekellerin, bazı geri kalmış ülkelerdeki toprakları satın aldıklarını, kiraladıklarını duyuyoruz. Bunun nedeni gıdanın stratejik niteliği elbette. Öte yandan, gıdadan yakıt elde etmek de cabası. Bir diğer bileşen ise su. Suyun ticarileştirilmesi, sonra da özelleştirilmesi süreci yaşanıyor. HESler bunun pratikteki adı oluyor.
1980’li yıllarda Özal bunları aslında hep dile getirmişti. Öyle ki ordunun ve yargının da özelleştirilmesi gerektiğini söylüyordu. Bunlar o günün koşullarında, gerçekleşmesi imkansız neo-liberal hayaller zannediliyordu. Öyle değilmiş demek ki.
Hepsi teker teker gerçekleşiyor. Bu gidişle polis ve diyanet işleri dışında her şey özelleşecek. Bu ikisi de kamunun tek temsilcisi olarak sırtımızda sopa, vicdanımızda bekçi olarak boy gösterecekler anlaşılan.
Burada, bir süre önce Çiftçi-Sen olarak Balıkesir’deki yerel basına verdiğimiz bir basın açıklamasını veriyorum :
“Sayın Balıkesir Valisi’nin 5 Temmuz 2010 tarihinde bazı gazetelerde çıkan demecini esefle okuduk. Sayın Vali diyor ki ‘Balıkesir’de bütün boş alanlar mera diye işaretlenmiş’
Bundan niye rahatsızlık duyuyorsunuz sayın vali? Bu alanlarla ilgili niyet besleyen madenciler ve büyük tarım tekellerini korumak size mi kaldı?
‘Mera hayvancılığı çağ dışıdır, çağdaş olan ağıl hayvancılığıdır’ diyorsunuz, bunu ağıl havancılığı yapanlar bile savunmuyor biliyor musunuz? Ağıl hayvancılığı yapanlar bile ‘buna mecburuz’ diyorlar o kadar. Mera hayvancılığının insan, tabiat ve hayvan sağlığı, ekonomi ve toplumun genel çıkarları açısından en uygun seçim olduğu herkesin ortak kabulüdür. Asıl çağ dışı olan büyük tarımsal işletmeleri savunmaktır.
‘Bazı sivil toplum örgütlerinin tepkilerini anlayamıyorum’ demişsiniz.
Bunu anlamak ancak kimin çıkarını savunduğunuzla ilgili bir konudur. Eğer Balıkesir’de yaşayan 1 milyon insanı, 20 ye yakın ilçeyi ve 1000’e yakın köyü düşünüyorsanız, dünyanın, Türkiye’nin ve Balıkesir’in gıdada kendine yeterliliğini istiyorsanız bizi anlayabilirsiniz.
Asıl cevap verilmesi gereken soru şudur: Balıkesir’de neden dışa doğru büyük bir göç başlamıştır? Neden önemli bir hayvancılık üretim merkezi olan ilimizde bir takım ‘büyük’ tarımsal tekeller işin içine girdikten sonra köylülerimiz köylerini boşaltmaya başlamışlardır? Mesleklerini bırakmışlar, topraklarını terk etmişlerdir?
Hükümet büyük sermaye gerektiren, büyük ölçekli yatırım gerektiren tarıma destek verirken küçük tarımla uğraşan çiftçileri, köylüleri bitirmek için elinden geleni yapmaktadır.
Bunu yıllardır hayvancılık sektöründe görmekteyiz. Mera alanları hızla daraltılmış, hayvancılıkla uğraşan yoksul çiftçiler işlerini bırakmak zorunda kalmışlardır.
Bunun sonunda ise canlı hayvan varlığı son 30 yılda yarı yarıya azalmış, en sonunda et fiyatları 25 lirayla dünyanın en pahalı eti haline gelmiştir.
Endüstriyel tarım çözüm değildir.
Gıdanın, beslenmenin temel taşı yoksul çiftçi ve köylülerdir.
Büyük Ölçekli Tarımdan, endüstriyel tarımdan derhal vazgeçilmelidir.
Gıda egemenliği için tüketici ve üreticinin birlikte karar aldığı örgütlenmelerin önü açılmalıdır.
Destekler küçük üreticiye yönelik yapılmalıdır.
Meraların yok edilmesinden derhal vazgeçilmedir.
El konan meralar geri verilmelidir.”
Çok geçmedi ve şu rakamlar ortaya çıktı:
Vasfını en çok kaybeden ormanlar nedense birkaç ilde toplanmış: (Hektar olarak)
Antalya : 45548
Balıkesir:34887
Adapazarı : 29643
Muğla : 29138
Bursa : 14534
Ne yapmak lazım?
Yakın dönemde 4/C’ye karşı TEKEL işçilerinin kendilerinden başka hiçbir güce bel bağlamadıklarını için herkesi nasıl yanlarına aldıklarına, bakmak gerek.
Bunları bilerek örgütlenmek, karşı çıkmak ve mücadele etmek, gerekli.