Sun Usta: Gelelim savaşmanın kurallarına:
Senle düşmanın gücü ona birse onu kuşat;
beşe birse saldır; ikiye birse böl.
Cao Cao: Savaş arabası sürücülerinin eski bir kuralı şöyle der: “Onları üç taraftan kuşatın, bir tarafı ise kurtuluş yolu olarak bırakın”
Yıllardır neo-liberal yönetimler, Ecevit hükümeti dâhil, özelleştirmeleri belli bir sıra ile yapıyorlar. Hepsini birden yapmıyorlar. Gerçi hızı son yıllarda çok hızlandı, ama gene de bir aşamalandırma politikası izleniyor. Tekel’in alkol bölümü önce, sigara bölümü sonra özelleştiriliyor. Şeker fabrikaları bunun ardına takılıyor. Tekel sigara bölümü özelleştirildiğinde de işçiler hemen sokağa atılmıyor. Fabrikaların kapatılmayacağı, ancak daha verimli çalıştırılacağı söyleniyor. İşçiler işsiz kalınca, önce yaprak tütün işleme işine aktarılıyorlar. Şimdi ise 4-C ile asgari ücrete yakın bir ücret ile sözleşmeli statüye alınıyor. Sonrası tamamen işsizlik de olabilecek. Bütün bunlar niçin yapılıyor? Amaç özelleştirme karşıtlarını bölmek.
Özelleştirmenin nasıl bir köleliğe gidiş olduğunu herkes anlasa Tekel işçileri, şeker işçileri, tütün üreticileri, şeker pancarı üreticileri bir araya gelip direnirler. Bu ise özelleştirmecilerce hiç istenilmeyen bir şeydir. O yüzden Çinli strateji ustası Sun Tzu’nun dediği gibi rakiplerin ikiye, olabilirse daha da çoğa bölünmelidir.
Tekel işçileri iyi direniyorlar. İstekleri kabul edilse herkes için yol olacak. İsteklerini tamamen reddetmek de dört taraftan kuşatmak olacak. Bu ise onları inanılmaz derecede mücadeleci yapacaktır. Bu da özelleştirmeciler için tehlikeli. Şimdi on aylık çalışma sürelerinin on bire çıkarılması ve aylıklarına da zam yapılması için bir teklif aldılar. Bu da kuşatmada açık olan taraf demektir. Bunu kabul ederlerse, sıra diğer özelleştirmelere hemen gelecektir. Sırada çok şey var. Yakınınızda bir park ve güzel bir ağaç varsa, siz de ara sıra altında oturuyorsanız, bu da özelleştirmeciler için güzel bir fırsattır. Neden bedava oturuyorsunuz?