3. havalimanı ve köprü, İstanbul’da altın çağlarını yaşayan mandacıları endişelendiriyor: “Artık sadece büyük üreticiler kapalı çiftliklerde devam edebilecek. Mandaların özgürce merada dolaştığı günler ise son bulacak.”
Türkiye ’de yaklaşık 105 bin manda işletmesinin 260’ı İstanbul ’da. Bu çiftlikler 13 bin mandaya ev sahipliği yapıyor. Çoğu yaklaşık 45-50 yıldır orada ama İstanbul Manda Yetiştiricileri Başkanı Sezai Ural, mandacılığın İstanbul’un fethinden beri bu topraklarda yapıldığını söylüyor.
“Kuzey İstanbul, Karadeniz ikliminin nemi, suları ve dereleriyle mandaların yetişmesi için en ideal ortam. Mandalar, derilerinde ter bezi olmadığından sıcakta suya girmek ister. Buradaki koruma altındaki havzalarda doğal ortamda yaşayan mandalar en doğal sütü verir. Bölgedeki mandaların hepsi yerli. Her tür yaz veya kış şartlarına karşı dayanıklılar. İşletme şartlarında arzu edilen verimin en yükseğini veren genetik yapıya sahipler.”
Ural, bin yıllık geçmişe rağmen manda ürünlerinin 3 yıl öncesine kadar hak ettiği değeri görmediğini belirtiyor:
“1980’den sonra sığır yetiştiriciliğine prim verildi. İthal hayvanlar getirildi ve ürünümüz korunmadığı için işletmeler kapandı. ‘Yağ zararlı’ söylemleriyle manda ürünlerine talep azaldı. İnek ürünlerinin öne çıkmasıyla 2004’te İstanbul’daki manda sayısı 9 bine düştü.” Ancak sektör 2011’de devletin desteğiyle yeniden hareketlenmiş:
“4 yıldır manda sayısında artış var ama beni asıl heyecanlandıran manda yetiştiricisinin umutlu hale gelmesi. 80 bine çıkan manda sayısından günde ortalama 16 ton süt üretiliyor.” Sağlık açısından aklanan ve gurmelerin de son dönemlerde popülerleştirdiği manda sütünün kilosu şu an 4-5 lira arasında değişiyor.
Aile işletmeleri biter
Peki tam da altın çağını yaşarken bölgedeki üçüncü köprü ve havalimanı projesi manda üreticilerini nasıl etkileyecek? Ural’ın verdiği bilgiye göre 100 işletme ve 4 bin manda mağdur olacak ama büyük ve modern işletmeler ayakta kalacak. Modernize olamayanlarsa kapanacak. Ural, “Üretim sektöründeki klasik işletmelerin modernleşmesi gerekiyor. Geçiş döneminde ufak sıkıntılar olur ama süt talebi karşılanır. Üreticiler dar alanda hayvan bakmaya alışık değil. Ben ormanda serbestçe manda otlatılmasına karşıyım. Steril, modern çiftlikler olmalı” diyor.
‘Mandalar özgürlük ister’
Ancak Tayakadın’da 25 yıldır mandacılık yapan Bahriye Özsoy, Ural’a katılmıyor: “Sadece imkânı olan büyük işletmeler mandacılığı devam ettirebilecek. Küçük aile işletmeleri kapanacak. Ayrıca mandalar doğayı sever. İnek gibi kapalı çiftliklerde yaşayamazlar. Meralarda özgürce dolaşmak isterler. Biz tamamen doğal manda yetiştiriciliği yapıyoruz. Her şeyi yapay olarak sunabilirsiniz ama doğanın yerini tutmaz.”
‘Asıl sorun emlak fiyatları’
Başkan Ural’a göre asıl sorun bölgedeki emlak piyasasının yükselmesi. Ural, “Fiyat artışı buradaki işletmecileri uzaklaştırıyor. ‘İstanbul’da tarım ve hayvancılığa yer yok. İmalathane yap para veririm ama inek-manda bakacaksan başka yere git diyorlar’ açıklamasını yapıyor. Bölge, son yıllarda İstanbul’dan gelen ‘butik mandacı’ların da ‘istilası’ altında. Sezai Ural, “Her gün ‘Manda işletmesi kurmak istiyorum’ diye telefonlar geliyor ama bu iş o kadar basit değil” diyor.
Manda ürünlerinin büyük çoğunluğu kaymak yapımı için kullanılıyor. Muhallebi ve dondurma sektörü de manda sütü müşterilerinden. Üreticiler mozarellayaysa burun kıvırıyor. Örneğin Bahattin Ural, “Mozarella Türklerin damak tadına hitap etmiyor” diyor ama İstanbul’daki büyük AVM ve lüks restoranlarda manda sütünden yapılan mozarella peynirinin kilosu 75 liraya satılıyor.
10 yıl daha sürer
Çatalca’nın Örcünlü Köyü’nde aile mesleği olarak hayvancılık yapıyor: “Eski dönemlerde manda sütünün değeri bilinmiyordu. Şimdi hem bilinç hem talep arttı. Üçüncü havaalanı ve köprüyle başlayacak kentleşme bizi etkileyecek. Hayvanlar özgürce meralarda otlatılamayacak ama ahırlarda üretim yapabiliriz. Burada 10 yıl daha bu işi yapabileceğimizi düşünüyorum.”
Manda doğa ister
Tayakadın’da 22 yıldır mandacılıkla uğraşıyor: “Silivri tarafına büyük çiftlikler kuruluyor ama herkesin modernleşme imkânı yok. Ayrıca mandalar kapalı alan sevmez, doğa ister. Sürekli içeride olunca sinirleniyorlar” diyor.
Kaynak: Radikal- 19 Şubt 2014