Çaykur grevi başlamadan bitti. 22 Nisan günü Tek Gıda-İş tarafından başlatılan grev yeterli katılımın olmaması yüzünden aynı gün fiilen sona erdi. Çaykur grevi kırıldı. 50 yıllık grevli toplu sözleşmeli sendikal tarihte bu grev çay işçilerinin ilk grev denemesiydi. Çaykur grevinin kırılması birden çok dinamiğin rol oynadığı bir süreç. Bir yandan Çaykur’un (hükümetin) grev ve sendika kırıcı ısrarlı tutumu, diğer yandan “köylü-işçi” gerçeği ve son olarak sendikal öngörü boyutu.
Çay 50-60 yıldır Rize’de iktisadi-sosyal yaşamın bel kemiği. Çevre illerle birlikte 200 bin çay üretici var. Kadrolu ve geçici işçilerle birlikte Çaykur’un 10 bin işçisi var. Rize’nin pek çok köyünde çay fabrikası var. Böyle bir köyde köylü-işçi bir ailenin çocuğu olarak doğdum. Çaykur işçilerinin neredeyse tamamı aynı zamanda çay üreticisi. Diğer bir ifadeyle bir köylü-işçi durumu söz konusu. Çaykur’da çalışmak bölge insanı için önemli bir gelir kaynağı. Mevsimlik çay işçisi olarak çalışabilmek bile önemli bir “ayrıcalık”.
Çaykur bir zamanlar çayda tekel durumundaydı. 1980’lere kadar olan bu dönem çay üreticisi için altın yıllardı. Ancak 1980 sonrasında çayda özelleştirme süreci gündeme geldi. Çaykur yanında özel çay fabrikaları açıldı. Çaykur ise kontenjan ile çay almaya başladı. Üretici Çaykur’a satamadığı çayı özel sektöre satmak zorunda kaldı. Çaykur çay bedellerini 5-6 ay içinde öderken, özel sektör bir ile bir buçuk yıl sonra ödemeye başladı. Böylece çay üreticiliği eski cazibesini yitirdi.
Halen toplam kuru çay üretiminin yüzde 58’i Çaykur, yüzde 42’si özel sektör tarafından yapılıyor. Çaykur tekel durumundan çıkmasına karşın çay üretimi açısından kilit önemde bir kuruluş. Ciddi bir birikimi ve alt yapısı var. Çay işçileri yıllardır Tek Gıda-İş Sendikasında örgütlü. Tek Gıda-İş geçmişte geleneksel kamu sendikalarından biriydi. Hükümetlerle iyi geçinme temelinde bir sendikacılığı şiar edinmişti. Ancak özelleştirme süreciyle eski gücünü ve etkisini yitiren sendika, son dönemlerde mücadeleci bir karakter kazanarak özel sektörde örgütlenmeye hız verdi. Çaykur Tek Gıda-İş’in örgütlü olduğu son büyük kamu işletmelerinden biri.
2007 yılında hükümetin de desteği ile Hak-İş üyesi Öz Gıda-İş Sendikası, Çaykur’da örgütlenme başladı. Hatta Çalışma Bakanlığı çoğunluğu olmadığını bile bile Öz Gıda-İş’e yetki verdi. Tek Gıda-İş yargı sürecinde yetkiyi kazandı ve 5 yıl gecikmeyle toplu sözleşme masasına oturdu. Ancak yetki sürecinde Tek Gıda-İş ile baş edemeyen işveren, masada uzlaşmaz bir tutum takınarak sendikayı greve sürükledi. Eski AKP milletvekili ve bakanı olan Genel Müdür İmdat Sütlüoğlu sendikanın greve gitmesi karşısında 7200 mevsimlik işçiyi bir ay önce işbaşı yaptırarak grevi kırdı. Sendikanın maddi taleplerini aşırı bulan Genel Müdür, geçici işçileri henüz kampanya başlamadan bir ay fazla çalıştırmakta bir beis görmedi. Maksat grev kırılsındı.
Sadece mevsimlik işçilerin değil kadrolu işçilerin de çok azı greve katıldı. Bu durum bir yandan işverenin grev kırıcı propagandaların öte yandan köylü-işçi gerçeğinin bir sonucuydu. Greve giden işçi aynı zamanda kendine karşı da greve gitmiş olacaktı. Çünkü köylü olarak ürettiği çayı Çaykur’a satıyordu. İşçinin bu özelliğinin grev eğilimini düşürmesi kaçınılmazdı. Nitekim öyle de oldu. İronik ancak kırılan grevin yine de bir “kazanımı” oldu. Grevin “tehdit etkisi” kendini gösterdi ve geçici işçiler bir ay fazla ücret elde ettiler.
Son olarak, sendikanın bu sürece hazırlıksızlığını vurgulamak gerekir. Bir yandan yasal nedenle greve çıkmak zorunda olmaları, öte yandan grev eğiliminin düşüklüğü sendika açısından ciddi bir açmazdı. Başbakan için özel bir anlamı olan Rize’de, hükümetin grevi kırmak için elinden geleni yapacağı sır değildi. Sendikanın işçinin nabzını yeterince tutamadığı ve bu sonucu öngöremediği anlaşılıyor. 50-60 yıldır sektörde örgütlü bir sendika için bu önemli bir zaaf. Sendika işçinin nabzını daha iyi tutarak süreci daha iyi yönetebilirdi. Ancak sendikanın eksikliklerini değerlendirirken haksızlık da etmemek gerekir. Çünkü Tek Gıda-İş bu süreçte bütün bir hükümet gücüyle karşı karşıya geldi. Karşısında Çaykur değil hükümet vardı.
Yandaş medya ve Çaykur müdürü grevin kırılmasından ziyadesiyle memnun. Haklılar, Rize’de sadece bir grev kırılmadı. Bir direnç kırıldı, bir umut kırıldı. Şimdi çay üreticisi de çay işçisi de daha yalnız. Daha fazla özelleştirme ve daha fazla güvencesizlik onları beklemekte.
Kaynak : Birgün – 26 Nisan 2013