Sağlık Bakanlığı Bisfenol A (kısaca BPA deniliyor) içeren mavi plastik damacanaların yasaklanmasını gerektirecek her hangi bir bilimsel veri bulunmadığını açıklamış. Bakanlık “bir kişinin riskli düzeyde Bisfenol A alması için günde 600 litre damacana suyu içmesi gerekmektedir” demiş. Bildiğimiz kadar bu açıklamalar su pazarlayan şirketlerin kurduğu bir derneğin Hacettepe Üniversitesine yaptırdığı bir araştırmaya dayanmaktadır. Bu araştırmada korkusuzca içilecek su miktarı 1200 litre idi. Bakanlık nasıl olduysa bu rakamın yarısını almış. Öncelikle bu araştırmanın alınan destek nedeniyle bağımsız olacağı hakkında kuşkumuz olduğunu söyleyebiliriz. Bu şirketlerin kendileri aleyhine bir araştırma sonucunu çıkartacaklarını düşünemeyiz.
Ayrıca araştırma gerçek yaşam koşullarından daha iyi koşullarda yapılmıştır. Damacanalar gölgede en fazla 35 derecede 60 gün bekletilmişlerdir. Gerçekte ise güneş altında çok daha yüksek derecelerde bekleyebildiğini hepimiz gözlemişizdir. Ayrıca nakliye esnasındaki sarsıntılar da şişelerin iç yüzeyinde mikro çatlaklara yol açıp suya Bisfenol A geçişini arttırabilir.
Şirket yetkilileri yaptığı açıklamalarda BPA’dan zararsız bir madde şeklinde söz ediyorlar. Hâlbuki bebek biberonlarında BPA içeren plastiklerin kullanımı ülkemizde de yasaklanmıştır. Demek ki BPA zararlıdır. Nitekim BPA’nın prostat ve meme kanseri hücrelerini uyardığı, farelerde beyin, erkek ve kadın üreme sistemi gelişimini olumsuz etkilediği, şeker hastalığına ve aşırı kilo almaya yol açtığı saptanmıştır. BPA konusunda yapılan 163 kamu finansmanlı araştırmanın %92’si düşük düzeyde BPA’ya maruz kalındığında bile önemli gelişim, üreme ya da bağışıklık sorunları saptadığı halde endüstri finansmanlı 13 araştırmanın hiçbirinde olumsuz etki saptanmamıştır. Hayvan araştırmalarında EPA’nın (Çevre Koruma Ajansı) güvenli olarak bildirdiği düzeyin yüzlerce kat altındaki dozlarda olumsuz etkiler belirlenmiştir
Araştırmanın en çok aksadığı yan, suda saptanan BPA miktarının zararsız olduğu ile ilgili kanıya, bulunan BPA düzeylerinin Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesinin (EFSA) izin verdiği miktarlardan az çıkması ile ulaşıldığının açıklanmasıdır. EFSA’ya güvenilmeyeceği en azından deli dana olayı ile kanıtlanmıştır. EFSA gerçekler iyice ortaya çıkmasına rağmen deli danada adım atmamış, daha sonra sorunlar örtülemez hale gelince tedbir almaya başlamıştır. GDO konusunda da EFSA üyelerinin şirketlerle bağlantıları açığa çıkmıştır. EFSA’nın kabul edilebilir günlük miktar olarak ilan ettiği değerlerin 2000’de birinde bile sorun olduğunu ortaya koyan araştırmalar vardır. ([1]) ([2]) EFSA söyledikleri tartışmasız kabul edilecek bir kuruluş değildir.
Ülkemizde damacanalarda tüketilen su oldukça yüksek düzeylerdedir. BPA alımının konserve kutularının iç yüzey kaplaması ile de olabildiği düşünülürse hiçbir sorun yokmuşçasına açıklamalar yapmanın iyi bir tutum olmadığı açıktır. Sağlık Bakanlığının açıklamaları iş çevrelerinin desteklediği araştırmalarından ziyade bağımsız araştırmalara dayanmalıdır.
[1] Markey CM, Wadia PR, Rubin BS, Sonnenschein C, Soto AM (2005). “Long-term effects of fetal exposure to low doses of the xenoestrogen bisphenol-A in the female mouse genital tract”. Biol. Reprod. 72 (6): 1344–51. doi:10.1095/biolreprod.104.03630
[2] Muñoz-de-Toro M, Markey CM, Wadia PR et al. (2005). “Perinatal exposure to bisphenol-A alters peripubertal mammary gland development in mice”. Endocrinology 146 (9): 4138–47. doi:10.1210/en.2005-0340
* Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü
**Uzman Dr. Raika Durusoy Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı