CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal hükümetin tütün politikalarını eleştiren bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada "Devletin TEKEL aracılığıyla piyasada sağladığı kontrol, bir avuç çokuluslu tütün şirketinin eline geçmiştir. Tütün ekicilerine yönelik destekleme alımları ortadan kaldırılırken; çokuluslu tütün şirketleri bir yandan tütün ithalatı öte yandan da sözleşmeli tarım yoluyla yerli tütün üretimi üzerinde hakimiyet kurmuşlardır." denildi.
Açıklama şöyle:
AKP’ye göre; “Türkiye’de tarım politikaları tamamen milli çıkarlarımız doğrultusunda hazırlanmaktadır”.
AKP gerçekten tarımda bu ülkenin çıkarına politikalar mı uyguluyor? Tütünde uygulanan politikalar buna çok iyi bir örnektir.
Korkut Boratav Hocamızın ifadeleriyle; Sermayenin sınırsız tahakkümünü hayata geçirmek için 1980’lerde başlayan yaygın saldırı, “neoliberalizm” olarak adlandırılmaktadır. Uygulanan neoliberal politikalar çerçevesinde tütün sektörü yapısal dönüşüm sürecine girmiş, tütünün tarımı ve ticaretiyle tütün ürünlerinin imalat ve ticareti giderek daha fazla piyasanın belirleyiciliğine girmiştir. Tütünde devlet tekelinin ve desteklemelerin kaldırıldığı, üretiminin azaltılıp, ithalatının artırıldığı, çokuluslu şirketlerin pazar paylaşımına girdiği bir dönem yaşanmıştır.
Devletin TEKEL aracılığıyla piyasada sağladığı kontrol, bir avuç çokuluslu tütün şirketinin eline geçmiştir. Tütün ekicilerine yönelik destekleme alımları ortadan kaldırılırken; çokuluslu tütün şirketleri bir yandan tütün ithalatı öte yandan da sözleşmeli tarım yoluyla yerli tütün üretimi üzerinde hakimiyet kurmuşlardır.
TEKEL’i yok etmek için IMF’nin talimatı ile hazırlanan Tütün Kanunu 20 Haziran 2001’de Meclis’ten geçmiş; ancak dönemin Cumhurbaşkanı Sezer, kanunu veto etmiştir. Ne var ki IMF’nin dayatmaları Sezer’in uyarısına baskın gelerek kanun 2002 yılı başında yürürlüğe girmiştir.
Bu Kanun ile tütün ve tütün mamullerinin üretimi, ithalatı ve ihracatı konularında sektörü denetleyen bir kurula yer verilmiş; TEKEL anonim şirkete dönüştürülmüş; destekleme alımları kaldırılarak sözleşmeli üretim usulü getirilmiştir.
Tütün üretimine büyük darbe vuran bu Kanun sonrası, üretici tütün ekmekten caydırılmıştır. Tütün ekicisi tasfiye edilip göçe zorlanırken; TEKEL’in alkollü içkiler bölümü 2003’te 290 milyon dolara Limak-Nurol-Özaltın-Tütsab Girişim Grubu’na satılmış; bu grup da şirketi üç yıl sonra yaklaşık 1 milyar dolara (yani aldığının 3,5 kat fazlasına) Amerikan Texas Pacific Group’a satmıştır.
TEKEL’in sigara fabrikaları ve markaları ise 2008 yılında 1 milyar 720 milyon dolara British American Tobacco’ya (BAT) satılmıştır. Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK) 2009’da kalan 60 adet Yaprak Tütün İşletmesinin kapatılmasını kararlaştırmıştır. Böylelikle ismi marka olmuş bir buçuk asırlık bir kurum olan TEKEL, tarihin tozlu sayfalarındaki yerini almış; Cumhuriyet’in ilk yıllarında (1925’de) Reji İdaresi’nin yabancılardan satın alınmasıyla kurulan TEKEL, özelleştirme adı altında yeniden yabancılaştırılmıştır.
Kamunun yaprak tütün piyasalarından çekilmesi; tütün ekicilerinin çokuluslu sigara tekellerinin insafına bırakılması ve aynı zamanda TEKEL işçilerinin 4/C statüsüyle güvencesizleştirilmeleri anlamına gelmiştir.
Destekleme alımlarının kaldırılarak sözleşmeli usule geçilmesi, TEKEL’in özelleştirilmesi, girdi fiyatlarındaki artışlar ve ithal tütün kullanımındaki artış tütün çiftçisinin gelirlerini düşürmüş; sonuçta tütün ekimi ve istihdamında çok çarpıcı bir daralma yaşanmıştır.
Öte yandan, Ülkemiz bir zamanlar dünyada Şark tipi tütün üretiminin dörtte birini gerçekleştiren önemli ihracatçı bir ülke iken; AKP iktidarının uyguladığı üretim değil, ithalat odaklı yanlış politikalar nedeniyle günümüzde “net ithalatçı” konumuna düşmüştür.
Tütün ve Alkol Piyasaları Düzenleme Kurulu’nun (TAPDK) verilerine göre;
- 2002 ürün yılında ekici sayısı 406 bin kişi iken, 2014 ürün yılında 68 bin kişiye düşmüştür.
- 2002 ürün yılında tütün üretimi 160 bin ton iken, 2014 ürün yılında 70 bin tonlara düşmüştür.
- 2002 yılında yaprak tütün ihracatı 89 bin ton iken, 2014 yılında 69 bin tona gerilemiştir.
- 2002 yılında yaprak tütün ithalatı 56 bin ton iken, 2014 yılında 91 bin tona yükselmiştir.
- 2014 yılında 524 milyon dolarlık yaprak tütün ihracatına karşılık, 549 milyon dolarlık yaprak tütün ithalatı yapılmıştır.
TEKEL’in çokuluslu şirkete satılmasının ardından günümüzde Türkiye sigara iç satış pazarının yüzde 95’inin üç ulusötesi şirkete (Philip Morris, BAT ve Japan Tobacco) ait olduğu tahmin edilmektedir.
Sigara harmanlarında yerli tütün kullanımı azalmakta ve giderek daha fazla ithal tütün kullanılmaktadır. Türkiye’de üretim yapan sigara şirketleri 2003 yılında yüzde 42 oranında yerli tütün kullanırken, bu oran 2014 yılında yüzde 14’e düşmüştür. İmal edilen sigaralarda 2003 yılında 46 bin ton yerli tütün kullanılırken; bu miktar 2014 yılında 14 bin tona düşmüştür. Aynı dönemde sigara imalatında kullanılan ithal tütün miktarı 63 bin tondan 88 bin tona yükselmiştir.
Bu sonuçta Türkiye’ye ithal edilen tütünlerden “Tütün Fonu” adı altında kesilen 3 dolar/kg tutarın, tütün ithalatını ucuzlatmak amacıyla 2010 yılından başlayarak her yıl kademeli azaltılmasının çok önemli bir rolü vardır. (Tütün Fonu 1 Ocak 2016 tarihinden itibaren 0,6 dolar/kg olarak belirlenmiştir.)
Şark tipi tütün üreticisi rakip ülkeler Yunanistan, Bulgaristan ve Makedonya’da hükümet yetkilileri ve özellikle Tarım Bakanlıklarının sigara şirketlerine yaptıkları dayatmalar sonucunda, söz konusu ülkelerin pazar payları korunurken; sigara üreticisi şirketler Türkiye’den aldıkları tütün miktarını azaltmaktadırlar. Örneğin, Ülkemizde ve dünyadaki en büyük sigara üreticisi bir şirket, geçtiğimiz günlerde Yunanistan Tarım Bakanlığı ile yaptığı anlaşma sonucunda üç yıl boyunca her yıl en az 10 bin ton tütün alacağını garanti etmiştir.
Ülkemizde tütün siparişlerini kısan sigara şirketleri, rakibimiz olan ülkelerde sigara satışı kadar tütün almayı taahhüt ederken; Türkiye’de daha fazla sigara satmalarına rağmen, Ülkemizden sattıkları sigara oranında tütün almayı niçin taahhüt etmedikleri sorgulanması gereken bir gerçekliktir.
Şimdi soruyorum;
Tütünde hangi ülke kendi çıkarına politika uygulamaktadır? Türkiye mi, yoksa Yunanistan, Bulgaristan, Makedonya mı?
Sorunun çözümü için;
- Başta Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olmak üzere Maliye ve Ekonomi Bakanlıkları ile TAPDK'nın ortaklaşa bir strateji oluşturmalı, sonrasında bunu sigara şirketleri üzerinde uygulamaya geçirmelidirler.
- Ülkemiz tütüncülüğünün iflasına karşı Hükümet; sigara ile mücadelenin, ihracat üstünlüğü olan bir ürünle mücadele etmek anlamına gelemeyeceğinin farkına vararak mevcut anlayışını acilen terk edilmelidir.
Bitme noktasına gelen tütüncülüğümüz, tüm kurum ve kuruluşlar tarafından çaresizliğe terk edilmiştir. Tütün üreticileri sorunlarının çözümü için muhatap bulamamaktadır. ÇARE BİZİZ…