Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, 2009’un son günlerinde TBMM’de yazılı bir soruya verdiği yanıtta sosyal güvenlik kurumlarından emekli olanlar ile dul ve yetimlerinin, Anayasa gereğince sendika kurma hakkına sahip olmadıklarını iddia etti ve emekli sendikalarının taraf alınacağı bir yasanın hazırlanmasının mümkün olmadığını bildirdi. Bu sözler çalışma ilişkileri ve sendikal haklar ile birinci derecede ilgili bir bakan tarafından söylediği için irdelenmeye değer. Çünkü sayın Bakan’ın iddiası Anayasa’ya ve Türkiye’nin onayladığı uluslararası sözleşmelere aykırı.
Bilindiği gibi emeklilerin sendikalaşması iki biçimde mümkündür. Birincisi emeklilerin aktif çalışma döneminde üyesi oldukları sendikalarda üyeliklerinin devam etmesidir. İkinci yöntem ise emeklilerin ayrı sendikalarda örgütlenmesidir. Bu konuda emek hareketinin tarihsel deneyimi, toplumsal koşullar, mevzuat vb. değişkenlere bağlı olarak farklı örneklerle karşılaşmak mümkündür. Örneğin İtalya’da güçlü emekli sendikaları söz konusu iken Kuzey Avrupa ülkelerinde sendika üyeliği emeklilikte de devam etmekte ve aktif çalışanlar ile emekliler aynı sendikalara üye olabilmektedir. Ülkemizde ise emeklilerin sendika üyeliğinin devamı yasalarla engellenmiştir.
İlk sendika
Bu durumda emekliler ayrı emekli sendikalarında örgütlenme yolunu seçmiş ancak bu kez kurdukları sendika kapatılmıştır. 1995 yılında kurulan ilk emekli DİSK üyesi Emekli-Sen hakkında 2002 yılında iki ayrı kapatma davası açılmıştır. Bu davalardan birinde Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi “Emekli-Sen’in kapatılması yönünde açılan davanın Anayasa ve yasalarımızda ve gerekse taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerde herhangi bir dayanağının bulunmadığı” gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Karar kesinleşmiştir. Ancak Emekli-Sen’e yönelik kapattırma ısrarı sona ermemiş Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde aynı konuda açılan dava İçişleri Bakanlığı tarafından ısrarla sürdürülmüştür.
Bu mahkeme de kapatma talebini reddetmiştir. Ancak mahkemenin ret kararı İçişleri Bakanlığı tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi de yerel mahkemenin kararının bozulmasına karar vermiştir. Böylece 4. Daire, Anayasa’nın 90. maddesini ve uluslararası sözleşmeleri göz ardı eden, deyim yerindeyse yok sayan ve ‘şüphe durumunda özgürlük lehine yorum’ ilkesiyle çel işen bir karar almıştır. 4. Daire bozma kararında ‘gerek Anayasa, gerek uluslararası sözleşmeler ve gerekse iç yasal düzenlemelerde sadece çalışanların sendikal haklarından söz edilmektedir’ gibi oldukça tartışmalı bir değerlendirmeye yer verilmiştir. Kapatma kararının kesinleşmesinin ardından Emekli-Sen İnsan Hakları Avrupa M ahkemesi’ne (İHAM) başvurmuştur. Dava halen İHAM önündedir.
Ancak Yargıtay’ın ve Bakan’ın yorumunun aksine, emeklilerin sendikalaşması konusunda Anayasal bir engel olmadığı gibi, tersine Anayasa emeklilerin sendikalaşmasına önemli dayanaklar sağlamaktadır. Öncelikle Anayasa’da emeklilerin sendika kuramayacağına ilişkin bir kural ve sınırlama söz konusu değildir. Anayasa’da emeklilerin sendika kurmalarından söz edilmemiş olması bir yasaklama nedeni sayılamaz. Bir açık hukuk kuralı olmaması durumunda, Roma Hukuku’ndan bu yana temel bir ilke olarak kabul edilen ‘şüphe durumunda özgürlük lehine yorum’ ilkesi uygulanmalıdır. Sayın Bakan iddiasının aksine emekliler için bir Anayasal engel yok. Tersine emeklilerin sendikalaşması için Anayasal bir kaynak var.
Anayasa madde 90
Anayasanın 90. maddesi ile hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde, Türkiye’nin onayladığı uluslararası insan hakları sözleşmelerinin iç hukuka üstünlüğü kabul edilmiştir. İç hukukta hüküm bulunmaması veya var olan hükümlerin uluslararası insan hakları sözleşmeleri ile çelişmesi durumunda uluslararası sözleşmelerin uygulanması Anayasal bir zorunluluktur. Türkiye’nin onayladığı uluslararası insan hakları sözleşmeleri ise herkes için sendikalaşma hakkını güvence altına almaktadır.
Sendika hakkının özneleri pek çok uluslararası insan hakları sözleşmelerde ‘herkes’ olarak tanımlanmaktadır.
Sendika hakkının öznesinin ‘herkes’ olarak belirtilmesi sendika hakkının sadece bir ekonomik ve sosyal hak olarak değil bir insan hakkı olarak benimsendiğini göstermektedir. Türkiye’nin onayladığı sözleşmelerde sendika hakkı kimlere tanınmaktadır?
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 23/4 maddesi ‘herkesin çıkarlarını savunmak için başkalarıyla sendikalar kurma ve sendikalara üye olma hakkı vardır’ hükmünü içermektedir. BM Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin 8.maddesinde şu hüküm yer vermektedir: “Herkesin, ekonomik ve toplumsal çıkarlarını geliştirmesi ve koruması için sendika kurma ve yalnızca ilgili örgütün kurallarına bağlı olarak dilediği sendikaya girme hakkı . BM Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin 22. maddesi ise “Herkesin, kendi çıkarlarını korumak için sendikalar kurmak ya da bunlara girmek hakkı da dahil olmak üzere, başkalarıyla bir araya gelip dernek kurmak hakkı vardır” hükmünü içermektedir. İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin (İHAS) 11. maddesi “Her şahıs asayişi ihlal etmeyen toplantılara katılmak ve başkalarıyla birlikte sendikalar tesis etmek ve kendi menfaatlerini korumak üzere sendikalara girmek hakkı dahil olmak üzere dernek kurmak hakkını haizdir” hükmüne yer vermektedir.
Avrupa Sosyal Şartı
Avrupa Sosyal Şartı’nın (ASŞ) 5. maddesi ise sendika hakkının öznesi olarak çalışan ve çalıştıranları belirlemiştir. Ancak ASŞ metninde çalışan ve çalıştırılanlardan söz edilmesine karşın ASŞ’nin denetimini ve yorumunu yapmakla görevli Sosyal Haklar Avrupa Komitesi (SHAK) çalışanlar kavramının sadece aktif olarak çalışma hayatının içinde bulunanlarla sınırlı olmadığını saptamıştır. Komite Polonya’nın Sosyal Şart’a uygunluğunu denetlerken emeklilerin, işsizlerin ve evde çalışanların sendika kurmasının yasaklanmasını ASŞ’nin 5. maddesine aykırı bulmuştur. SHAK’ne göre “Sosyal Şart anlamında ‘çalışanlar’ kavramı yalnızca aktif çalışanları değil aynı zamanda çalışmaya dayalı hakları kullanan kişileri de (persons who exercise rights resulting from work) kapsar” diyerek ASŞ’deki çalışanlar kavramını ve sendika öznelerini genişletmiştir.
ILO’nun 87 Sayılı Sendika Özgürlüğü ve Örgütlenme Hakkının Korunması Sözleşmesi sendika hakkının öznelerini çalışanlar ve işverenler olarak belirlemiştir. 87 sayılı sözleşmedeki bu ifade nedeniyle, 87 sayılı sözleşmenin çalışanlar dışındaki kategorilerin sendikal haklarını dışladığı iddia edilmektedir. Oysa bu tutum 87 sayılı sözleşmenin lafzıyla sınırlı ve yüzeysel bir değerlendirmedir. ILO’nun denetim organı olan Sendika Özgürlüğü Komitesi (SÖK) 87 sayılı sözleşmenin kapsamını oldukça geniş yorumlamaktadır. SÖK’e göre sendikalaşma hakkının kapsamının belirlenmesinde bir istihdam sözleşmesinin varlığı koşulu aranamaz. SÖK, işçilerin emekli olduktan sonra üyeliklerinin devam edip etmemesi konusunun sendikaların kendi tercihlerine bırakılması gereken bir konu olduğunu saptamaktadır.
Son olarak AB hukukuna bakalım: AB’nin insan hakları sözleşmesi olarak kabul edilebilecek olan Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı’nın 12. Maddesi “Herkes, barışçıl bir biçimde toplanma özgürlüğü ile her düzeyde, özellikle siyaset, sendika ve yurttaşlıkla ilgili konularda örgütlenme özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, herkesin çıkarlarını savunmak için sendikalar kurma ve sendika lara üye olma hakkını da içerir” ifadesine yer vermektedir.
Anayasanın 90. maddesinin açık ve herkesi bağlayıcı hükmüne rağmen hükümet emeklilerin sendikal haklarını tanımamakta ısrar etmekte, dahası idarenin bu hukuksuz tutumunu engellemekle ve Anayasal hükümlerin uygulanmasını sağlamakla yükümlü yargı erki de iç hukukun lafzı ile yetinmekte ve uluslararası insan hakları sözleşmelerini görmezden gelmektedir. Böyle olunca da milyonlarca örgütsüz emekli insanca yaşayacak koşullara kavuşamamakta ve son günlerde olduğu gibi büyük umutlarla bekleyip makyaj iyileştirmelerle karşılaşmaktadır.
Not: Uluslararası hukukta sendikal haklar konusunda yapılmış en kapsamlı çalışma Profesör Mesut Gülmez’e aittir: Sendikal Haklarda Uluslararası Hukuka ve Avrupa Birliğine Uyum Sorunu, Belediye-İş AB’ye Sendikal Uyum Dizisi, Ankara, 2005.
14 Ocak 2009’da Radikal gazetesinde yayınlandı/turnusol.biz