Türkiye’de büyük tepkilere neden olan Genetiği Değiştirilmiş Organizmalı (GDO) ürünler dünyada da tartışılıyor.
GDO denince ilk akla gelen şirket ise ABD merkezli Monsanto… Nisanda bir grup milletvekili için düzenlediği geziyle adı ön plana çıkan şirket, Missouri’deki kapılarını uluslararası haber ajansı Reuters’e açtı.
‘Mon Satan'(şeytan) adı da takılan şirketin yetkilileriyle görüşen ajans, “Monsanto, çözüm mü, sorun mu” başlığıyla yayınladığı haberde şu ifadeleri kullandı: “Yeni süreçte geleneksel ürün yetiştirme yöntemleri yerini Monsanto gibi yüksek teknoloji kullanan zengin şirketlere bırakıyor. Bu şirketler dünyanın nasıl ve neyle besleneceği hakkında giderek daha güçlü bir rol üstleniyor. Ancak bir yandan da tartışmalara neden oluyor.
Sakarin üretimiyle başladı
Vatan gazetesinin haberine göre; biyoteknoloji ile üretilen ürünlerin güvenilirliği hakkında soru işaretleri var. Ayrıca bu yöntemin dünyada gıda üretimini dev şirketlerin kontrolüne bırakacağına dair kaygılar da artıyor. Ancak birşeyler yapılmalı. BM’ye göre 2050’de dünya nüfusunu doyurmak için şimdiki gıda üretimini iki katına çıkarmak gerekli. Aksi takdirde 1 milyar insan aç kalabilir.
1901’de sakarin üreticisi olarak kurulan Monsanto, tarım araştırmaları için günde 2 milyon dolar harcıyor. 400 bilim insanının çalıştığı şirketin hedefi ise 2030’a kadar ekim yapılan alanları iki katına çıkarmak. Şirketin kurucusu Rob Fraley “Eğer bunun başarırsak sadece Monsanto için değil, bütün dünya için iyi birşey olacak” dedi. 2009’da Monsanto toplam 11.7 milyar dolarlık satış yaptı. Net karı ise 2.1 milyar doları buldu. ABD Tarım Bakanlığı, Monsanto’nun yanısıra DuPont, Dow Chemical ve BASF gibi rakip şirketleri de destekliyor. Kuraklığa dayalı mahsüller, özellikle de mısır, küresel ısınmaya bağlı olarak en çok üzerinde durulan ürün. Mısırın ardından da buğday geliyor.
Yardım maskesi altında…
Çünkü mısır ve buğday, dünya gıda ihtiyacının yüzde 40’ını sağlıyor. Gelişmekte olan ülkelerde insanlar günlük kalori ihtiyaçlarının yüzde 25’ini buğday ve mısırdan sağlıyor. Monsanto’nun Küresel Gelişim Direktörü Natalie DiNicola “Meksika, Afrika ve Hindistan’daki çiftçilere yardım projelerimiz var. Buralardaki çiftçiler için kuraklık en büyük sorun” dedi.
Monsanto’nun şu an üzerinde çalıştığı proje ise daha az suyla daha güçlü fotosentez yapan bitkiler yetiştirmek. Şirket, Afrika’da da çiftçilere ücretsiz tohum dağıtıyor. Ancak bu faaliyetleri şirketi temize çıkarmaya yetmiyor. Gıda Güvenliği Örgütü Başkanı Andrew Kembrell “Monsanto, kar amacını yardım maskesinin altına saklamaya çalışıyor. Amaç bu çiftçileri bağımlı hale getirmek. Monsanto tarihi boyunca kar etmeyi insanların sağlığının önüne koymuştur ” dedi.
Şirket kimyasal ve genetiği değişitirilmiş ürünlerinin güvenli olduğunu öne sürüyor. Ancak birçok tüketici ve çevre koruma örgütü, bu ürünlerin DNA’ları değiştirerek, insanlara ve çevreye zaar verdiğini savunuyor. Monsanto’nun ürünleri Avrupa’nın bazı ülkelerinde de yasaklanmış durumda. Monsanto ise ürünlerinin güvenliğinin bilimsel olarak kanıtlandığını savunuyor.
Kaynak : Patronlardünyasi