Kapitalist sistem sömürmeye devam ediyor, paraya çevrilebilir ne varsa sömürmek için her yolu deniyor. Bu arada binbir kurnazlıklara başvuruluyor, oyun içinde oyunlar oynanıyor, sömürüyü, talanı önleyen, koruyucu yasalar bir bir değiştiriliyor, deregülasyon süreci hızla işliyor.
Toprak, su, hava gibi canlı yaşamanın vazgeçilmezleri, yaşam alanları saldırı altında. Küreselleşen kapitalist sistemin yaşam alanlarını sömürmesi çabalarına en çarpıcı örnek madencilik alanındaki gelişmeler. Daha önce defalarca yazdım, Bergama-Ovacık Altın Madeni’ne ilişkin yaşanan süreçte halk hareketine, yaşam hakkını koruyan yargı kararlarına toslayan küresel madenci şirketler, kendilerine karşı oluşan direnci kırmak, işlerini kolaylaştırmak için yasa değişikliklerini yaptırdılar, işsizlikten yararlandılar, işçileri, hatta sendikaları yanlarına çektiler, satın aldıkları ya da ekonomik güçleri ile yanlarına çektikleri medya kanalıyla pek çok yalan, yanlış haberle, yazıyla kamuoyunu önemli ölçüde kandırmayı başardılar. Siyasi iktidar zaten hep yanlarındaydı.
Ama süreç istedikleri gibi işlemiyor. Küresel madenci şirketlerin istekleri doğrultusunda çıkartılan 5177 Sayılı “Maden Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun” ile yapılan değişikliğin en önemli maddeleri Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. ( TALAN YASASININ İPTALİ )
5177 Sayılı Yasa görüşmeleri sırasında, zeytincilerin ayağa kalkması sayesinde Zeytincilik Yasasında değişiklik zaten yapılamamıştı. Yasa, “zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevî atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis kurulmasını ve işletilmesini” yasaklıyor. Havran – Küçükdere Altın ve Gümüş Madeni işletme ruhsatı iptali davasında Danıştay 8.Dairesi “sahanın Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanunun 20. maddesinin birinci fıkrasına aykırı olarak toz,duman emisyonu bulunduğunun saptandığını, bu hususun da göz ardı edilmeyeceğine” karar vermesi ile yasanın bu haliyle madencilerin işine engel oluşturduğu ortaya çıktı.
VAZGEÇMEDİLER
Yasa değişikliğini gerçekleştirmemişlerdi ama vazgeçmediler, şimdi yasayı etkisizleştirmeye çalışıyorlar. Madencilik Sektörü Başkanlar Konseyi Birliği kanalıyla zeytinliklere 3 km’den yakın mesafede madencilik yapılmamasına itiraz etmeye başladılar Konu, 09-11 Ocak 2009 tarihinde Kızılcahamam’da yapılan Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu toplantısında gündeme getiriliyor, “sorun”un Sektörel Lisanslar Teknik Komitesi eylem planına dahil edilmesine, çözümü için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı koordinatörlüğünde ilgili kurum ve sektör temsilcilerinin katılımı ile çalışmalar yapılması kararlaştırılıyor.
Eylem planı hemen uygulanmaya başlanıyor, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğüne “Zeytinlikerin vegatatif ve generatif gelişmesi ile meyve kalite ve kantitesine mani olacak kimyevi atık ile toz ve duman limit konsantrasyonlarının belirlenmesi projesi” taslağı sunuluyor. Proje taslağı, masumane bilimsel bir çalışma gibi sunuluyor. Ancak gerçek bu değil, proje taslağının gerekçesinde niyet açıkça belirtiliyor, amaç Zeytincilik Yasasını madenciler lehine delmek. Yürütücüler arasında Madencilik Sektörü Başkanlar Konseyi Birliği, Ege Maden İhracatçıları Birliği yer alıyor, hedef kitle olarak %