Küresel ekonomik sistem, 5 yıldır kapitalizmin artık ‘kendisi’ olan krizini, piyasaların yere çakılışıyla şaşkınlık içinde seyrediyor.
Serbest piyasa metafiziğinin çöktüğüne inanmayanlar hala umutlu temennilerini iletseler de küreselleşme, kendi yarattığı Frankestein mali kriz tarafından can çekiştiriliyor.
Ama asıl önemlisi devletlerin dünya kaynakları üzerindeki rekabetlerinin acımasızlaşmasıyla karşımıza çıkan uygarlık krizi görüntülerini kaçırmamak.
Afrikalı açlıktan ölen Somalili çocuk fotoğraflarını görünce ‘küreselleşmenin’ ne olduğuna dair zihin egzersizi yapmak gerekiyor.
Her gün kaç çocuk öldüğü istatistiklerine, Batılı insani yardım görevlilerinin açıklamalarının eşlik ettiği bu fotoğraflarla ‘küresel merhamet’ gıdıklansa bile, bu çocuklardan çalınanların Batı’nın lüks restoranlarında servis edildiğinden bahis edilmeyecektir.
Somali, hem Afrika boynuzundaki jeo-politik önemi hem de ABD’li petrol şirketlerinin petrol arama hakkına sahip topraklarıyla, 20 yıllık iç savaşlı kaotik geçmişiyle, küresel güçlerin satranç tahtası bir ülke.
Ve kapitalist krizin öbür adı ‘uygarlık krizinde’ aç çocuklar ülkesi Somali’nin Batı’yı nasıl doyurduğu saklanıyor.
Somali kıyılarının açıklarında Avrupa ülkelerinin başta Fransa, İspanya, İngiltere, Norveç ve Rus balıkçı gemileri, yıllardır yasadışı yöntemlerle Somalilerin tüm deniz ürünlerini yağmalayarak çalıyorlar…
400 milyon dolarlık kaçak deniz ürünü Avrupa mutfaklarında tüketilirken Somalili 12 milyon kişi, Batılı ellerin çıkardığı iç savaşın ve açlığın pençesinde kıvranıyor.
Ton balık, karides ve ıstakoz gibi deniz zenginlikleri hızla azalan Somali’nin gıdasını çalıp, iç savaşın taraflarına silah satıp, Somali’yi El-Kaide üssü diye tanıtarak, ülkeyi ikiye bölme planlarıyla iş bitmiyor.
Batı sanayiinin nükleer atıkları, kimyasal zehirleri, kurşun, kadmiyum ve cıvalı çöpleri, hastane atıkları da 20 yıldır Somali kıyılarına dökülüyor.
Radyoaktifli, uranyumlu, yarılanma ömrü 20 bin yıl olan atıkları büyük varillerle denize boşaltıyorlar çünkü kendi ülkelerinde 1000 dolar olan kirletme maliyetini ödemek istemiyorlar.
Somalili çocukları nasıl doyuracağız diye yardım çağrısı yapan uluslararası kuruluşlar, ‘kaynaklarını’ tüketip toprak ve kıyılarını çöplüğe çevirdikleri, küresel silah tacirlerinin cirit attığı Somali’nin kimleri doyurduğunu söyleyemez!
Afrika’nın ikinci sömürge dönemi
Tarihinde ikinci sömürgeleşme dönemini yaşayan Afrika’nın topraklarının, zengin ülkeler ve piyasa yatırımcıları tarafından satın alınarak ‘özelleştirildiği’ ve ‘küresel’ tekellerin elinde toplandığından da konu açılmayacaktır.
Fakir Afrika ülkelerinin 22 milyon hektar toprağı zengin ülkelerin gıdası için satılmış durumda.
Mesela Kenya’da tarım üreticilerinin kendi gıdalarını yetiştirme haklarının yani topraklarının elinden alınıp Avrupa’ya ‘çiçek yetiştirmeleri’, bizzat IMF ve Dünya Bankası talimatıdır.
Biyoyakıt üretimi için topraklarında tarım üretimi yaptırılan 11 milyon açın yaşadığı Etiyopya, bu topraklarda kendi yiyeceğini yetiştiremiyor!
Çünkü beslenmek için kendi tarım üretiminiz, serbest piyasanın pazar ilişkilerine dahil olmadan ‘karlılığını’ tarım ve gıda tröstleri almadan hiç kimsenin tüketemeyeceği ürünler oldu…
Gıdada üretimden tüketime tüm süreçlerin ele geçirildiği dünyamızda, gıda egemenliği sayısı 6-7 olan küresel şirkete ait.
Ayrıca emtia piyasasındaki spekülasyonların ‘parasal hacmiyle’ kaç milyon kişi doyacağını birileri lütfen hesaplasın!
09 Ağustos 2011 – Akşam
2 Yorumlar
tülay
yazı için Nihal Kemaloğlu’na ve burada paylaşanlara teşekkür ederim. gıda egemenliği vazgeçilmezdir. bir de, avrupa için çiçek yetiştirmek bölümü bana bişi hatırlattı, Tekfen Holding sahibi ve TEMA mütevelli heyetinden Ali Nihat Gökyiğit’in eşi hatırasına yaptırdığı Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi’nde yapılan bir seminerde Doğu Karadeniz’de fındık yetiştiriciliğinin bırakılıp ihracat için açelya yetiştirmeleri tavsiye edilmişti, neyse ki orada bulunan bir arkadaş duruma müdahale etti. son söz: gıda ve su egemenliğimiz olmazsa geleceğimiz olmaz.
cengiz şahin
” çok uluslu Gıda şirketleri ” insan gıdası için gelecekteki en büyük tehdit unsurlarıdır . İnsan Gıdası ile Kapitaizmin tek bağlantısı ” Cafe – Restoranlar v.s. ” olabilir . ” Temel Gıda ” da Kapitalizm olmaz !!! Olmamalı !
Meşhur ” İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ” ne diyor ?! , bir göz atın ; http://www.tbmm.gov.tr/komisyon/insanhaklari/pdf01/203-208.pdf
Madde 25 çok ilginç değil mi ?! ; 1- Herkesin kendisinin ve ailesinin sağlık ve refahı için beslenme, giyim, konut ve tıbbi bakım hakkı vardır. Herkes, işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ve kendi iradesi dışındaki koşullardan doğan geçim sıkıntısı durumunda güvenlik hakkına sahiptir. :)
Lafla Peynir Gemisi Yürümez ! PAMUK ELLER CEBE girmeden , her ülke ” o versin , bana ne ” dediği müddetçe gelecekte çok daha fazla ” açlık ve kıtlık ” haberleri okuyup izleyeceğiz .
Ayrıca Afrika ülkelerini ÇÖPLÜK olarak kullanan Modern !!! ve Gelişmiş !!! ülkelerinden kimse bir şey beklemesin . Artık onlar yokmuş gibi yapmalıyız . Onlardan kimseye ( kendileri de dahil ) fayda gelmez . Gelecekte kendi dertleri ile oldukça uzun bir müdddet uğraşacaklar . Dünya Üzerinde sömürecekleri ülke kalmayınca bir birlerinden çalmaya başlayacaklar . Küresel Krizin gerekçeleri ne olabilir ki ?! Afrikadaki açlık değil herhalde !!!
Teşekkürler Nihal Kemaloğlu .
http://www.karasaban.net/cok-uluslu-tarim-gida-sirketleri-ve-ucuz-tarimin-bedeli-cengiz-sahin/