“Sülekler Köyü’ne 2,5 kilometre uzaklıktaki Azap Mevki’nde Değirmen Elektrik Üretim San. ve Tic. AŞ tarafından yapılması planlanan hidroelektrik santraline köylülerin tepkisi büyüyor.”
Basit bir gazete haberi gibi görünse de benim için Sülekler, Korkuteli’ni geçince sevgiyle, hayranlıkla andığım şirin bir köy…
Ramazan ayı, kiraz bahçelerine uğruyoruz. Sevgili Babacık ceviz büyüklüğünde kirazları ağzına birer ikişer dolduruyor. Ardından oruçlu olduğu aklına gelince affedilmeyi bekleyerek yukarı bakıyor:
“Suç bende değil kirazda.”
İşte bu yüzden bizim ailede Sülekler Köyü oruç bozduran kirazlarıyla anılır.
“Yemyeşil meyve bahçeleriyle Sülekler Köyü yok edilmek isteniyor”
Bu haberi duyup da Sülekler’e uğramasaydım, 2007 yılında kaybettiğim babam mezarından çıkıp “nele oldunu madem biliyodun, neye dalmadın gaveye, niye anlatmadın köylüye” derdi kesin.
Varsak Belediye Başkanı Kazım Bilgili , Sülekler’de suyun gözünde balık çiftliği sahibi, aynı zamanda köyüme hidroelektrik santrali kurmak isteyen zat-ı muhterem..
Anlatılanlara göre Abdullah Çatlı bir zamanlar pek doleşmiş Varsak Kasabası’nda…
Yaz tatili ve ilk işim Sülekler Köyü Kahvesi.
“Selamünaleyküm” diyerek kızlarımla köy kahvesine girdik.
“Köyümüze HES yapılacakmış, gazeteden okuduk, merak ettik” deyince kaşlar çatıldı.
“Önce bi söyleyin bakem, HES’lere evet mi diyonuz, hayır mı?” tepkisini aldık.
“Tabii ki hayır “ cevabımızın ardından çatık kaşlı yüzler aydınlandı, çaylarımız söylendi, masaya koca bir tepsiyle meyve yıkandı, konuldu.
“Mazallah evet deyoz desek, yecekle biticekle bizi…”
“Deli” lakaplı muhtarımız güleç yüzlü, HES’in ne demek olduğunun bilincinde. “Ölürüz de suyumuzu teslim etmeyiz” diyerek başlıyor anlatmaya…
“Sulu tarım yapıyoruz.38 bin hektar alanı bizim çayımız suluyor. Günde 100 tonun üzerinde meyve sebze üretiriz. Aslında bizim suyumuzu Korkuteli içiyor, biz çayın dibindeki sudan içiyoruz.
“Mezarda kemiklerimizin sızlamaması için girdik bu mücadeleye. Çocuklarımız bize ne der? Bizim bir ayağımız çukurda, her şey çocuklarımızın susuz kalmaması için.
“1992 ve 2002 yıllarında kuraklık yaşadık, deremiz kurudu, bu yüzden susuzluğun ne demek “olduğunu iyi biliriz.
Deremiz yaz aylarında akmaz olur, adamın biri kalkmış deremizi satın alacakmış, akmaz suyun üzerine HES kuracakmış.”
İkinci çaylar içilirken sohbet koyulaştıkça Derelerin Kardeşliği’nin “HES’lere hayır!” isyanı, Yörük köylerinde keçi güden dağdaki çobanın kaval seslerine karışıyor.
İşte, efe hikâyeleriyle büyüdüğüm bu toprakların insanları; serde Yörüklük var.
“Bu halk suyunu sattırmaz. Yörük soyundanız, efe torunuyuz, eşkiya etmeyin dağlara çıkarmayın efeleri, su hakkımızı kimseye yedirmeyiz, can veririz de hakkımızı teslim etmeyiz …”
Yürek sesi iki dağ arasında uzanan vadide yankılanırken son bir kere geriye bakış…
Efe torunları sularını teslim etmeyecek!
Haydi Efeler!
14 Temmuz 2010 – sendika.org