Geçen hafta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı arasında “Tarımda İş Sağlığı ve Güvenliği İşbirliği Protokolü” imzalandı.
Basından öğrendiğimiz kadarıyla iş sağlığı ve güvenliği açısından yüksek risk taşıyan tarım sektöründe çalışanlara yönelik olarak hazırlanan bu Protokol, özellikle 10 kişiden az çalışanın olduğu işletmelere, yani yaklaşık 6 milyon kişiye, mevcut risklerden korunma yollarının öğretilmesi, iş sağlığı ve güvenliği kültürünün oluşturulması amacıyla hazırlanmış ve imzalanmış. Yine basından takip edebildiğimiz kadarıyla Protokol; tarım işçilerinin sağlık, eğitim ve beslenmeye ilişkin yetersizliklerinin ortadan kaldırılması için alınacak önlemleri, eğitimleri, bilinçlendirmek için yapılacak çalışmaları ve hazırlanacak olan bir eylem planını kapsamaktadır. Ayrıca yapılan çalışmalarla tarım için risk analizinin yapılacağı ve istatistiki verilerin derleneceği de ifade edilmektedir. Tarım makineleri ve zirai ilaçlamanın bu işin en tehlikeli kısmı olarak belirlendiği, örneğin ilaçlama esnasında takılan maskenin uygunluğunun önemli olduğu ve bu konuda da çalışmaların yapıldığı diğer okuduklarımız arasında yer alıyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) nun 2012 verilerine göre; ülkemizde ekonomik olarak aktif nüfusun yüzde 24.6’ sı tarımda çalışmaktadır. Bu tarım nüfusunun, 15 ve yukarı yaştaki işgücüne katılan toplam nüfus içindeki payının yüzde 18.4’ünü erkekler, yüzde 39.3’ünü ise kadınlar oluşturmaktadır. İşgücüne katılım bakımından kadın nüfusu erkek nüfusundan fazladır ancak herhangi bir sosyal güvenlikten yararlanamamaktadırlar. Tarımda çalışanların yüzde 46’sının ücretsiz aile işçisi, yüzde 44’nün kendi hesabına çalışan ve yüzde 10’nun da ücretli-yevmiyeli olduğu bildirilmektedir. Ücretsiz aile işçisinin yüzde 79.2’sini (2.238.000 kişi) ise kadınlar oluşturmaktadır.
Bugüne kadar işçi sağlığı ve güvenliği konusunda endüstriyel üretimin dikkate alınması ve konuyla ilgili mevzuatın da buna uygun olarak şekillenmesi, tarım işçilerinin ihmal edilmesinin en büyük nedenidir. Hepimizin bildiği gibi 1 Ocak 2013 itibariyle 6331 sayılı “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu” yürürlüğe girdi. Yasa uyarınca işletmelerin iş sağlığı uzmanlarıyla anlaşarak risk denetimlerini yaptırmaları gerekiyor. Yasa ile tehlike sınıfı ve işçi sayısı değerlendiriliyor ve yükümlülükler tanımlanıyor. Ancak işletme büyüklüğü olarak küçük ve sosyal güvenlikten yararlanan çalışan işçi sayısı bakımından da son derece düşük olan tarım işletmelerimizin bu kanun kapsamında değerlendirilmesi ve küçük
üreticilerimizin yükümlülüklerini yerine getirmeleri konusu oldukça karışıklık yaratacağa benziyor.
Protokolü imzalayan bu iki Bakanlığımız çıkacak karışıklığın farkında olmalılar ki sadece eğitim yaparak veya risk analizi yaptırmalarına yardımcı olarak veya belkide ilaçlama maskesi dağıtarak küçük üreticilerimizin oluşabilecek risklerden korumalarını amaçlıyor.
6 milyonluk tarım kesiminde sadece 1.2 milyon kişinin sosyal güvenlik kapsamında olduğu düşünülürse, geçimini kayıt dışı olarak çalışarak sağlayan üreticilerimizin her türlü güvence ve sağlık hakkından yararlanabilmesi ve gelişen(!) tarımımızın bereketini kaçırmamak için hayata geçirilecek önlemler konusunda daha ciddi uygulamalara ve küçük üreticilerimizi “yeşil kart” dışında sosyal güvenlik kapsamına alacak yasal mevzuata ihtiyacımız olduğunu söyleyebiliriz…