Son politik gelişmelerin ışığında Türkiye için “ekseni kayıyor” buyurmuşlar. Vardır bir bildikleri herhalde. Bu gürültü patırtı arasında “Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı” başlıklı yeni bir “torba yasa” geçirildi meclisten. Zaten özellikle son 4 yıldır Türkiye tarımının yaşamsal tüm eksenlerine yıldırımlar yağdı durdu.
AB ikinci dünya savaşının ve kurulan alternatif olma iddiasındaki sistemin etkisiyle görünüşte ekonomik, esasen politik bir proje olarak ortaya çıkmıştı. Bu projenin dönemsel ihtiyaçları gereği “refah toplumu” yaratılmış ve ona uygun bir tarım da organize edilmişti.
Şimdi 2. savaş sonrasında Bretton Woods’un 1972’de çökmesi AB projesinin ekonomik nedenini, SSCB ve müttefiklerinin alternatif sistem olma iddialarından vazgeçmeleri de politik nedenlerini sorgulattı.
Yeniden tanımlanma bir yanda BM, NATO, IMF ve Dünya Bankasının birer “sosyal yardım kurumu”na dönüşmesi, -şimdilik halklar tarafından reddedilen- neo-liberal AB anayasasının verdiği ipuçları “şimdiye kadar görülmedik bir üst örgütleme” modelinin uygulamaya geçirildiğini bize gösteriyor. Türkiye’nin AB açısından kapısında tutabileceği bir çıplak askeri güçten başka bir rolü olmadığı apaçık. Çünkü şu an AB bu nitelikte ve çapta bir askeri gücü var edemez.
Tarımın son 20 yıldır sistemin ihtiyaçları uyarınca yeniden tanımlanması kendisini masumane bir biçimde “Ortak Tarım Politikası” adıyla gösteriyor. OTP tarım toplumuna geçtiğimiz son on bin yıllık tüm kavramları tartışmaya açarak, ve bu kavramları sistemin bu günkü ihtiyaçları mucibince tekrar tanımlayarak ön almaya çalışıyor.
“Gerçekler inatçı şeylerdir” bir ineğin 10 kilo süt vermesi normaldir, ama ondan 100 kilo beklemek, bekleyen açısından bir anormalliktir. Bu sürece müdahale gezegenimiz üzerindeki yaşama bir müdahaledir. “İnatçı olan gerçek” tabiatın sınırlarıdır Hayatı ve dünyayı şeyleştirmek mevcut sistemin tabiatı gereğidir.
OTP öncelikle Avrupa düzeyinde uygulandı. Burada belirli bir doyum noktasına gelindiğinde de “politika ihracı”na başlandı.
OTP işte bu noktada, Türkiye’nin tarımını tahrip etti, etmeye de devam ediyor. Milyonlarca çiftçi bu politikalar yüzünden işsiz kaldı, şehirlerin varoşlarını doldurdu.
AB şimdi bu işsizlere savaş cephelerinde iş bulmayı vadediyor.
AB yeni bir fasılı açacakmış.
Racon kesiyorlar “Türkiye’nin ekseni kaydı”. Sormak lazım Türkiye’deki hangi hükumet sizlerden izin almadan bir adım bile atabilir?
Bir eksen kayması yaşanıyor. Bu eksen kayması tarımda yaşanıyor öncelikle ve özellikle.
AB emekçilerinin kanı ve canı pahasına yüzyıllar süren bir mücadeleyle kazandıkları, bu görkemli uygarlığı yarattı.
O uygarlığa tarım ekseninde sahip çıkabilmek mesela öncelikle OTP’ye karşı çıkmakla başlar. Çünkü OTP mevcut uygarlığın ne kelime gezegenimizin sonunu hazırlamaktadır.
Sürekli gündemimizde olan savaşa karşı çıkmak, üretimin, barışın ve paylaşmanın hakim olduğu bir dünyayı bütün bunlara rağmen var etmek durumundayız.
Çivisi çıkan bu dünyada başka seçeneğimiz mi var?