Ali Bülent Erdem
14 Kasım 2008 tarihli resmi gazetede; TEKEL’in Yaprak Tütün Alım ve İşletme Müdürlükleri ile 2008 yılında sözleşme imzalamış Adıyaman, Batman, Bitlis, Burdur, Diyarbakır, Hatay, Mardin, Muş Ve Trabzon illerindeki tütün üreticilerine, tütün üretmekten vazgeçip başka ürün üretmeleri halinde yılda bir kez olmak üzere dekar başına 120 YTL ödeme yapılacağı kararı yayımlandı.Ödemeler 2009, 2010, 2011 yılları için geçerli olacak.
Dünya Bankası Projesi
IMF ve Dünya Bankasının istekleriyle Tütün Yasası’nın çıkartılarak, TEKEL’in özelleştirilme kapsamına alınmasından sonra 2003- 2008 yılları arasında Dünya Bankası destekli Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki 11 İlde alternatif ürün projesi (ARİP) uygulanıyordu. Bu uygulama Dünya Bankasının Türkiye’ye dayattığı, 8 yıldır uygulanmakta olan Tarımda Reform Uygulama Projesinin bir parçasıydı. Bu illerde tütün üretiminden vazgeçerek, alternatif ürün üretmeye başlayan üreticilere dekar başına yıllık 80 dolar ödeme yapılıyordu. Dünya Bankası’nın isteğiyle yürütülen bu uygulama 31 Aralık’ta sona eriyor. Hükümet resmi gazetede yayımlanan kararıyla uygulamayı iç kaynaklarla sürdüreceğini açıklamış oldu.
Bu uygulamaya neden ihtiyaç duyulduğu, neden devam ettirilmeye çalışıldığı sorularının yanıtı TEKEL’in kuruluş gerekçesinde ve hangi ihtiyacı karşıladığında aranmalıdır.
TEKEL’in Anlamı
16.yy ikinci yarısı ve 17.yy başlarında bütün dünyada yaygınlaşmaya başlayan tütün önce şaşkınlıkla ve ilgiyle karşılanmış daha sonra bağımlılık yapıcı özelliği ve insan sağlığı üzerindeki zararlı etkileri öğrenilmiş; çare, devletler tarafından tütünün yasaklanmasında bulunmuştu. Yasaklamalarla tütünün tüketilmesi ve yaygınlaşması engellenemeyince bu kez denetlemek yoluna gidilmiş ve her ülke tütününün ekimini, işlemesini, ticaretini denetleyecek kendi TEKEL’ini oluşturmuştu.
Hükümetler insan sağlığını gözeterek oluşturdukları TEKEL’leri aracılığıyla, ayrıca kırsal ekonomilerini korumak içinde kamu politikaları geliştirmişlerdi; ülkemiz TEKEL’inin de yaptığı gibi…
400 yıldır Anadolu topraklarında üretilen tütün kıraç, verimsiz ve eğimli toprakların ürünüdür. Orıental/ Şark tipi olan tütünlerimiz dünyada aranılan tütünlerdir ve ihraç kapasiteleri yüksektir. Elbette, yetiştirilen bölgelere göre tütünün özellikleri değişmektedir. Örneğin Ege Bölgesi tütünleri yüksek ihraç kapasitelerine sahipken, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinin tütünleri aynı özelliğe sahip değildir. İşte, ihraç kapasitesi düşük olan bu tütünleri de TEKEL ürettirip yaprak işleme tesislerinde işleyerek sigara üretiminde kullanmaktaydı. Böylece alternatif ürün üretilmesi mümkün olmayan topraklar hem korunmakta hem de bu topraklar üzerinde üretim yapan tütüncülerin topraklarında kalması sağlanarak kırsal ekonomi ayakta tutulmaktaydı.
Sigara Şirketleri hedeflerine ulaşır.
Geçmişte acı bir Reji dönemi yaşatan çok uluslu şirketlerin, Cumhuriyetle beraber kurulan TEKEL’i yok etmek ve böylece tütün ve tütüncülüğümüzü denetlemek en büyük hayalleriydi. 1980 sonrası uygulanan liberal politikalarla kapı çok uluslu şirketler için aralanmaya başladı; lehlerine olan kararlar adım adım alındı.
Ve nihayet 2002 yılında Tütün Yasası çıkarıldı. Tütün ve tütüncülüğümüz çok uluslu şirketlerin denetimine girerken tütün üreticileri sözleşmeli üreticiliğe mahkûm edildi. TEKEL devre dışı bırakıldı, piyasadan el çektirildi ve özelleştirme kapsamına alındı. Amaçları kar olan çok uluslu tütün kartellerinin ve onların yerli temsilcilerinin Doğu ve Güneydoğu bölgelerindeki üreticilerle sözleşme yapmaya yanaşmayacakları açıktı. TEKEL’in özelleştirilmesini Türkiye’nin önüne koşul olarak koymuş olan Dünya Bankası, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde tütün üretimini sonlandıracak ARİP projesini uygulattı. Tütün üretimini bırakan üreticilere dekar başına destek verildi. 31 Aralık 2008’de bitecek olan Proje başarılı olamadı, çünkü o topraklarda tütünden başka ürün üretmek neredeyse imkânsızdı.
Beklenen oldu. TEKEL’in sigara bölümü BAT’a yok pahasına satıldı. BAT’ın yaptığı ilk açıklamalarından biri sigara fabrikalarının çoğunu kapatacağıydı.
Tütüncüleri Kovmak Çözüm mü?
TEKEL’in sigara üretiminden el çektirilmiş ve Dünya Bankasının ARİP projesinin başarısızlığa uğramış olması; hükümete üç yıl boyunca daha tütün üretiminden vazgeçen üreticilerin desteklenmesi kararını aldırttı. Kararın esas anlamı ise üç yıl sonra bu bölgedeki tütün üretiminin bitirileceği, TEKEL’in Yaprak Tütün Alım ve İşletme Müdürlüklerinin kapatılacağıdır.
Oysa tütün yasasında sonra getirilen sözleşmeli üreticilikle tütün üreticileri açısından tam bir kölelik düzeni başlamıştı. Bırakın kazanmayı üretim girdilerini bile sağlayamayan üreticiler tütün üretiminden uzaklaşmışlardı. Ekici sayısı 2000’den 2006’ya 578.210’dan 220.206’ya gerilemişti. Tütün üretmeye devam eden üreticiler topraklarında hangi alternatif ürünü üretirse üretsin ailelerinin geçimini sağlayamayacak olanlardı. Tütün üretimini bırakmaları demek, topraklarını bırakmaları demekti. O toprakların tarım toprağı olmaktan çıkması demekti.
Dünya Bankasının ARİP projesi nasıl başarısızlığa mahkum olduysa, hükümetin alternatif ürün projesi de başarısızlığa mahkûmdur. Üreticilerin alternatif ürüne geçme şansları yoktur. TEKEL’le sözleşme imzalamış 105 bin üretici üç yıl sonra tütün üretemeyecektir. Tütün üretimi bilindiği gibi 7 yaşından 70 yaşına kadar herkesin çalışmak zorunda olduğu aile çiftçiliğidir. Aileleriyle beraber hesaplandığında 500 bin kişi topraklarından göç etmek zorunda bırakılacaktır.
Sigara yasağının bir ayağıymış gibi yanlış algılanabilecek bu olay karşısında sıkça karşılaştığımız, tütün karşıtlığı üzerinden “üretmesinler” deme lüksü kimsenin yoktur. Kendi tütüncülüğümüz bitirilirken ne ile karşı karşıya bırakıldığımız bilinmelidir.
Tehlikenin Farkında mısınız?
Samsun ve Maltepe sigaralarının paketlerinin üzerine baktığınızda “Türk tütününden imal edilmiştir, katkısız “ ibaresini görürsünüz. Anlamı ülkemizde yetiştirilen oriential tipi tütünlerden yapıldığı ve katkı maddesi kullanılmadığıdır. Amerikan harmanı (Blended) sigaralar ise Virginia, Burley ve %7,5-15 oranında oriential tütünlerin harmanından imal edilir. Başlangıçta çok uluslu şirketler tüketicileri bu tip sigaralara alıştırmaya, damak tatlarını değiştirmeye çalışarak egemenliklerini yaygınlaştırmışlardır. Daha sonra işi daha da ileri götüren çok uluslu şirketler sigara üretiminde her türlü yöntemi acımasızca kullanabilmişlerdir. 1960’lı yılların ortalarından itibaren, bağımlılık yapıcı özelliği gizli olarak kuvvetlendirilmiş sigaraları dünya pazarına rahatlıkla sürebilmişlerdir. Bu değişikliklerin nikotin bağımlılığı temelinde yapıldığı bugün kanıtlanmış durumdadır. Sadece tütünden üretilmeyen, ürün niteliği değiştirilmiş bu sigaralar; İçe daha kolay çekilmekte, nikotini akciğerler yoluyla kana daha hızlı ve etkili dozda ulaştırabilmektedir. Düşük nikotinli, düşük zifirli sigaralar olarak da mild ve light gibi yanıltıcı sıfatlarla insan sağlığına daha az zararlı sigaralar olarak tanıtılmışlardır. Hedef kitle çocuklar ve kadınlardır. Yabancı sigara ithalatının serbest bırakıldığı 1984 yılından 2005 yılına kadar sigara içme alışkanlığı tam 2 kat, Amerikan harmanı sigaraların tüketimi 18 kat artmıştır.
Çokuluslu sigara şirketlerinin en önemli merkezlerinden biri olan ABD’de bile bu şirketlerin insan sağlığını hiçe sayan yöntemlerini gerek mali güçleri gerekse parlamento üzerindeki etkileri nedeniyle engelleyebilmek neredeyse imkânsızdır. 1990-97 yılllarında George Bush ve Bill Clinton dönemlerinde FDA(Gıda ve İlaç Kurumu) Başkanlığı yapmış olan David A.Kessler: “Tütün endüstrisinin gücüyle ilgili algılamalarım, bana, sigara sorununun çözümü için, bu endüstrinin sigara satışlarından para kazanmasına izin verilmemesi gerektiğini gösterdi….Amacımız, insan eliyle yaratılmış sigara salgınını önlemekse; böyle bir endüstri varlığını sürdürmemelidir…..Meclis, bu endüstri yerine kar amacı gütmeyen ve sigara imalat ve satışını çok sıkı düzenlemeler altında yapacak kamu kuruluşu oluşturmalıdır.” demek zorunda kalmıştır. Yani devlet tekeli oluşturmayı önermiştir.
Şimdi sormak gerekiyor; TEKEL’inizi yok edip, tütüncülerinizi topraklarından koparırken, tütüncülüğünüzü çok uluslu şirketlere teslim edip sigara yasaklarıyla insanınızı korumak ne kadar inandırıcı.
Kaynak:
Tütün üretiminden vazgeçen üreticiye, dekar başına 120 YTL destek- haber- Referans-14/11/2008
Ulusal Tütün Tekeli Yeniden Kurulmalıdır. Prof.Dr. Erol Sezer, Bilim ve Ütopya 2006 Ekim sayısı
Bir Yorum
MERVE
Bence burada tütünle ilgili gerekli bilgiler yok.