La Via Campesina’nın düzenlediği Avrupa 2. Nyeleni Gıda Egemenliği Forumu 42 farklı ülkeden insanların Romanya’da bir araya gelmesiyle gerçekleşti.
25 Ekim’de başlayan forum 5 gün sürdü. Benim de içinde yer aldığım Türkiye delegasyonu Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu’nun organizasyonu ile foruma dâhil oldu. Üreticisinden, tüketicisine herkesin birlik olduğu bu forumda, farklı düşünceleri, dilleri, sıkıntıları paylaşan kişiler ortak bir platformda çözüm arayışına giriştiler.. Aslında hepimizin ortak olduğu nokta sağlıklı gıdaya erişim ve ulaşımdı. Sağlıklı gıdanın herkes tarafından erişilebilir olmasını savunurken önümüzde aşılması gereken engeller vardır. . Tarımın şirketleştirilmesinin, sanayileşmiş üretimin bir çözüm yolu olmadığını, aksine gıda sorunun kaynağıdır. Çözüm olarak, daha iyi bir gıda sistemi için çalışılabileceği, planlanabileceği anlatılmalıdır. Yerel tohumlarımızın kullanımına dikkat etmeliyiz. Temel kaynaklara göz dikmiş bir dünyada yaşıyoruz. Sistem küçük çiftçileri içine almak istiyor. Küçük çiftçiliğin korunmasını sağlamalıyız. Bunlar ancak bir araya gelinebilirse mümkün olacaktır. Aslında gücün yerel topluluklarda olduğunu göstermeliyiz.
Gençler ve çiftçilik olgusuna da bu bağlamda bakabiliriz. Forumda farklı ülkelerin gençleriyle bir araya geldik. Ülkemiz açısından şunu fark ettim. Biz tarıma ya hobi gözüyle bakıyoruz ya da hiç bakmıyoruz. Zaten pazar önümüze getiriyor, mantığı ile ilerliyoruz. Aslında tarım bir yaşam şekli, bir yaşam tarzı. Tarımla uğraşıp eğitimimizi de tamamlayabiliriz. Tarım önümüzdeki engel değil. Kolaya ve tembelliğe alıştırılmışız. Sosyal imkânlar yüzünden de şehir hayatı daha cazip gelmektedir. Gençler köyde tarımdan başka bir aktivite bulamadığı için uzaklaşmaktadır. Biz gençler olarak köylere bu imkânı sağlayabilecek çalışmalar yapmalıyız. Köy odaları şeklinde bir birliktelik oluşturmalıyız. Bu köy odalarında sanat, spor, eğitim gibi çalışmalar yapmalıyız. Birliği, dayanışmayı, eğlenceyi, paylaşımı yaşatmalıyız. Bizler dünya topraklarının genç ve dinamik üreticileriyiz.
Forum alanında tanımadığım yüzlerce insan var bir o kadar tanıdık gelen yüzlerce tebessüm var. Bu tebessüm kişiye dili, dini, ırkı unutturuyor ve ben sadece bu dünyaya gelmiş bir insanım tıpkı onlar gibiyi hissettiriyor. Dünyanın her yeri benim vatanım diyorsun. Herhangi bir üstünlük ilişkisi yoktu. Herkes kendine göre mükemmeldi. Çünkü hepimiz üreticiyiz. Kimimiz topraktan ürün üretir, kimimiz fikir üretiriz. Önemli olan faydası, önemli olan kimlere ulaştığı, önemli olan paylaşmak çoğaltmak.
Doğa bize fırsatlar sunuyor. Yaşamımızı sürdürülebilir hale getirmemiz için imkânlar veriyor. Bizler kapitalizmin ruhuna çalışıp didinip verdikleri ücretlerle yemeklerimizi satın almamızı istiyorlar. Döngüyü sağlam kurmuşlar. Makine gibi çalışmak yerine, insan gibi doğada olmamız gerektiği gibi olsak hepimize yetecek zenginliğe sahip bir dünya var. Parayı sadece geçinmek için kazanıyoruz artık ve miktarına göre derecelendiriliyoruz.
Gıda sistemini değiştirmenin önemli noktalardan biri de lojistiktir. Bunun çok iyi planlanması lazım. Herkes kendi ürettiği ile paydaş olacak değil. Coğrafi koşullar, üretim imkânları aradaki ilişkiyi sağlamalı. Bunlara yapacak güce sahipken kaptırmamalıyız.
Toplulukların içinde kendini bulma ve etrafı anlamlandırma çabası içine giriyorsun, inandıkların üzerinden giderken dayanışma ruhu sana insanlığımı hatırlatıyor. Elbette her topluluğun artısı kadar eksisi de vardır. Eleştirdiğimiz noktalar mutlaka olacaktır. Yapmamız gereken geri çekilmek veya olumsuzluklara boyun eğmek değil nasıl geliştirebilirim ve nasıl daha ileriye götürebilirim düşüncesine sahip olmak gerekiyor. Paylaşılabilecek daha çok şey var fakat genel gözlemlerim bunlardı. Toprağa dokunan insan, hayata dokunan insandır.
NEŞE DUMAN – ORDU / ÜNYE