Bu yıl Durban’da yapılan BM İklim Değişikliği Zirvesi’nde, müzakerelerin önünü tıkayan ülkeler de deşifre ediliyor. İklim değişikliği konusunda kötü performans gösteren Türkiye, bu nedenle ilk kez ‘günün fosili’ ödülüne layık görüldü
Güney Afrika’nın Durban kentinde geçen hafta başlayan iklim değişikliği zirvesine devlet, medya, iş dünyasi ve sivil toplum düzeyinde geniş bir katılım var. Konferansı izlemek iÇin toplam 16 bin kişi kayıt yaptırdı.
Zirveyi izlemek üzere Türkiye’den Ömer Madra (Açık Radyo), Heinrich Böll Vakfı, TEMA ve TUDEF temsilcileriyle Durban’dayız.
İklim değişikliği sorunuyla ilgili en önemli müzakere kabul edilen Kyoto Protokolü, büyük tartışmalara neden oluyor. Zira Kanada, Japonya ve Rusya, protokolün ikinci dönemine katılmayacaklarını açıkladı. ABD ise Kyoto’yu imzaladı ancak parlamentodan henüz geçirmedi.
Ancak durum çok kritik: Dünya, 2020’ye kadar yüzde 25-40 arasında sera gazı salınımını azaltmazsa felaket senaryoları hızlanacak. Küresel ortalama sıcaklık artışı iki dereceyi bulacak…
Bu nedenle zengin ülkelere baskı sürüyor. Netice, 9 Aralık’ta belli olacak.
Günün lalesi gibi ödül
Dünyanın sonunu getirecek iklim değişikliğiyle ilgili tek sorumlular, gelişmiş, zengin ülkeler değil. Hızla büyüyen Çin, Brezilya ve Türkiye gibi ülkeler de mercek altında.
Durban’a ayağımızın tozuyla geldiğimiz pazar günü, Türkiye’ye ‘günün fosili’ ödülü verildiğini haber aldık. Dünyada 700’den fazla üyesi bulunan Climate Action Network (küresel iklim ağı CAN) ilk kez bu ödülü bize layık gördü.
Ne var ki sevinilecek bir ödül değil bu! İklim müzakerelerini olumsuz etkileyen politikaları nedeniyle farklı ülkelere veriliyor. Bir nevi ‘günün lalesi’ seçildik anlayacağınız.
Cumartesi akşamı yapılan açıklamaya göre; Türkiye’nin bu ödülü almasının sebebi, sera gazı emisyonlarını azaltmak için hedef belirlememesi. Ayrıca Kyotu’nun mekanizmalarından faydalanarak teknolojik ve finansal destek almaya çalışması.
Sera gazı rekoru kırdık
“E ne oldu, cumhurbaşkanı imzalamadı mı Kyoto protokolünü?” diye soracaksınız. İmzalamakla olmuyor maalesef!
Türkiye, 1999 yılından bugüne sera gazı emisyonlarını yüzde 98 oranında artırdı. Tersini gösteren bir hedef koymadı, taahahütte bulunmadı. CAN, basın açıklamasında aynen şöyle dedi:
“Türkiye, finansal kaynaklarını daha fazla kömür santralı, iki nükleer santral ve karayolu yapımına harcıyor. 15 bin km’lik yeni karayolu ve üçüncü köprü inşaatı gündemde. Kopenhag Uzlaşması’nın ardından Türkiye, herhangi bir hedef bile bildirmedi. Türkiye, bu tavrıyla gelişmekte olan ülkeler için kötü örnek teşkil ediyor.”
CAN, Türkiye’nin Avrupa’daki en iyi rüzgâr, güneş ve jeotermal enerji potansiyelini taşıdığını da vurguladı. Ve enerji yatırımlarından ziyade ‘enerji verimliliği’ne daha fazla yatırım yapmaya çağırdı.
Durban’dan ilk haberler böyle… Önümüzdeki günlerde TÜSİAD, Bakan Erdoğan Bayraktar’ın da katılımıyla burada bir oturum düzenleyecek. Bakalım eleştirilere yanıtları ne olacak?
Küresel iklim ağı, cumartesi akşamı Türkiye’ye ‘yılın fosili’ ödülünü verdi.
KYOTO VE TÜRKİYE
-Kyoto protokolü, küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda mücadeleyi sağlamaya yönelik uluslararası tek çerçeve anlaşması.
-BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında 1997’de imzalanan protokol, ancak 2005 yılında yürürlüğe girdi.
-Kyoto, karbondioksit ve sera etkisine neden olan gaz salınımlarını azaltmayı hedefliyor. Protokol, ülkelerin saldıkları karbon miktarını 1990’lar düzeyine düşürmeyi hedefliyor.
-Türkiye, Kyoto’yu 30 Mayıs 2008’de imzalayacağını açıkladı. 2009’da TBMM Genel Kurulu’nda oylamaya sunularak yasalaştı.
Kaynak : Milliyet – 5 Aralık 2011