Şimdilerde orta yaşlarda ve de orta yaşın üzerinde olanlar hatırlarlar, ilkokula giderken yerli malı haftası olurdu. Ağaç yaşken eğilir misali biz küçüklere yerli malı kullanma alışkanlığı kazandırılırdı. Çünkü yerli malı kullanmak yerli üretimin teşvik edilmesi anlamına geliyordu.
Almanya’da çok yakından tanıdığımız bir otomobil firmasında, “Japon arabalarını alırsanız, çocuğunuza da Japonya’da iş arayınız” yazıyor. Bizim yerli malı haftamız tarih oldu, ama Almanlar hala yerli malı kullanmayı teşvik ediyor.
Ortaokul ve liselerde de o zamanlar yerli malı haftası olur muydu bilmiyorum, çünkü ben ortaokula başladığımda artık yoktu. Ondan sonra da yabancı marka ve malları kullanmak moda oldu. Artık üreten değil, tüketen bir ülke olmuştuk.
Yine aynı yaş gurupları hatırlayacaklardır, meşhur bir tabir de “Türkiye, dünyada kendi kendini besleyebilen yedi ülkeden biri” söylemiydi. Gerçi öbür altı ülke kim kimse bilmiyor, ama tarımsal üretim açısından kendimize yeterliymişiz, en azından o anlaşılıyor.
Şimdilerde de bu konu tartışmaya açıldı. Tarım Bakanı sayın Mehdi Eker, basına verdiği demeçlerde Türkiye’nin hiçbir zaman tarımsal açıdan kendine yeterli bir ülke olmadığını, örneğin kahveyi yurtdışından aldığını örnek veriyor.
O zaman tarımsal üretimde kendine yeterlilik ne anlama gelmektedir, öncelikle ona bir bakalım. Bir ülkenin tarımsal üretimde kendine yeterli olması; kendi ekolojisinde yetiştirebileceği ürünlerde kendine yeterliliği yakalayabilmesi, yani üretmesi demektir.
Türkiye toprakları üzerinde iklimin elverişli olmaması nedeniyle kahve üretmek mümkün değildir. Türkiye, topraklarında yetiştiremediği bu ürünü tabi ki yurtdışından almak zorundadır.
Sayın Tarım Bakanı, görünen o ki dersini çalışmadan bir tanımlama yapmış ve alakasız bir örnek vererek de ortaya attığı tezi haklı çıkarmaya çalışmıştır. Yukarıdaki doğrusunu verdiğimiz tanımlamaya göre bakalım ülkemiz kendine yeterli miydi, yoksa yetersiz mi?
Türkiye’nin uzun yıllar buğday üretimine baktığımızda 18-21,5 milyon ton arasında değiştiğini görüyoruz. Tüketimi ise 18-18,5 milyon ton. Günümüzde ise üretim 17 milyon 200 bin ton civarında gerçekleşmiş. Demek ki eskiden Türkiye, en önemli besin kaynağımız buğdayda kendine yeterliymiş, şimdi değil.
1980’lerde büyük ve küçükbaş hayvan sayısı 82 milyon adet civarında iken günümüzde 44 milyon adete gerilemiş durumdadır. Mezbahalarımızda yılda yaklaşık 500 bin ton et üretilmektedir. İşin ilginç tarafı ise ülkemizde et tüketiminin 1 milyon ton civarında olmasıdır. Ortada bir kaçak var.
Türkiye 1987 yılında 375 bin ton yeşil mercimek üretirken günümüzde 42 bin ton üretebilmektedir. Bir zamanlar yeşil mercimek sattığımız Kanada’dan şimdi biz yeşil mercimek alıyoruz.
Demek ki Türkiye bir zamanlar sahiden kendine yeterli bir tarım ülkesiymiş.
* Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı