TÜRKEL MİNİBAŞ
Geçen haftalarda Avrupa’nın çiftçileri /”sosyal bir Avrupa” /için Brüksel’deydi. Geçen çarşamba da Yunanistan’ın kamu ve özel sektör çalışanları, adil bir ” /sosyal güvenlik reformu” /için hayatı durdurdu.
Türkiye penceresinden bakarsanız epey şaşırtıcı! Bir yanda onların sahip oldukları sosyal hakların yüzde 10’unu bile elde edebilmek için AB’ye üye olmak için çırpınan bir Türkiye. Diğer yanda, kazanılmış haklarını korumak ve savunmakta kararlı Avrupalı!..
Üyesi olmak için kendimizi paraladığımız Avrupa’nın çiftçisi ve emek güçleri tepki gösterirken biz ne yapıyorduk derseniz… 54 ilde 335 kooperatifle 750 bin çiftçinin kurumsallaşması nı sağlayan Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri’ni (TSKB) tırpanlayarak yok etmeye çalışıyorduk!
Hem de 25 farklı ürün dalıyla da sanayiye girdi sağlamalarına 200 civarındaki işletme ve 30’a yakın iştirakiyle üretim ve istihdam üzerinde itici güç oluşturmalarına rağmen!
Aslında ortada şaşırtıcı bir durum yok. Özellikle de 1945 sonrası hükümetlerin:
* Vergi politikası araçlarını tarım üreticisinin bir güç haline gelmesini önlemek için kullanışını;
* Siyasi çıkar kaygısıyla uygulanan destekleme alımlarını;
* Toprak ağalarının üretici üzerinde kurduğu baskıyı görmezden gelişlerini;
* /”Kooperatif” / sözcüğünü nasıl da komünizmle eşleştirdiklerini hâlâ hatırlayabiliyorsak!
AB ise oldu olası kooperatifçiliğ e bizim gibi, devlet erkini zedeleyici ve/veya yok edici kurumlarmış gibi bakmadı. Tarım kooperatiflerini ise tarımsal kalkınmanın itici gücü olarak tanımladı.
Tarım kooperatiflerini bizim gibi destekleme alımları yapan, siyasi kadrolaşmanın dayanağı olan kurumlar olarak kullanmak yerine, kaynakların etkin kullanımını gerçekleştiren kurumlar olarak geliştirdi.
AB’deki:
* 125 bin kooperatifin 32 bininin tarım kooperatifi olması;
* 70 milyon kooperatif ortağının 24 milyonunun da tarımsal kooperatif ortağı olması;
* Kooperatiflerin tarımsal girdi sağlamada yüzde 55, pazarlamada yüzde 65, dış satımda yüzde 50’den fazla paya sahip olmaları, bakış açılarındaki farklılığı, dolayısıyla Türkiye tarımının AB yasaları karşısında neden boynu bükük kaldığını da göstermekte!
4572 sayılı yasanın çözümsüzlüğü
Malumaliniz tarım, insan yaşamının birincil vazgeçilmez sektörü ama…2000’deki yapısal uyum programıyla insan yaşamının piyasalaştırılması nda kullanılan ilk sektör de tarım.
Gelin görün ki, insan belleği elma şekerinin sopasını hep geç fark ettiği gibi(!) tarımın piyasalaştırılması nın tüketici kadar çiftçinin yaşamını da dara sokacağını yeni fark etti.
4572 sayılı yasa etrafında çıkan fırtına da zaten bu geç kalışın göstergesi!..
Oysa, *4572 sayılı yasa* 2000’deki *Yapısal Uyum Programı doğrultusunda *tarımın piyasalaştırma sürecini başlatmak için düzenlenmişti ve…
Fisko Birlik Genel Müdürü *Levent Ağca* ‘nın kasım sonundaki 10. Birlikler Toplantısı’nda altını çizdiği gibi *”birliklerin tasfiyesi”* anlamına gelmekteydi.
Neden mi? Yasanın çıkmasına rağmen:
* Hükümetin fiyat üzerindeki baskısı devam etmiş, dahası,
* Birlikler Hazine adına alım yapmaya zorlanmıştı.
* Bugün hükümetin /”ekonominin üzerindeki 5 kara delikten biri” /dediği Birlik zararlarının oluşması için devlet eliyle arz farzlası yaratılmıştı.
* Arz fazlasını ortadan kaldırmak için de /”doğrudan gelir desteği”/denilen çiftçiden ziyade toprak sahibini destekleyen politikalara geçilmişti.
Kısacası, Birlikler önce hükümetler eliyle sömürülmüş sonra da devlete zarar vermekle suçlanmıştı. Böylelikle, TSKB çerçevesindeki Birliklerin mali olarak desteklenmesini önlemek için zemin hazırlanmıştı.
Buraya kadarını globalist mantık içinde anlamak mümkün ama… Globalizme
uyum yapalım derken devleti çökertecek uygulamaları anlamak ve onaylamak
mümkün değil.
Zira, Birlikler’in kara delik yaratıyor diye alım yapmasını yasaklayanlar, alımları Birlikler adına TMO’ya yaptırıyor. Ortaya çıkacak zarar da Hazine’ye yükleniyor.
İnanamadınız değil mi? O zaman, ben de size 13.11.2007 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan kararnameyi bir okuyun derim.
Fiskobirlik üzerinden başlatılan bu süreci önümüzdeki haftalarda daha ayrıntılı tartışmak üzere… Mutlu, sağlıklı, trafik kazalarından uzak,
kısacası kurbancıların kurbanı olmayacağınız bir bayram geçirmenizi
dilerim.
turkmini@superonlin e.com
!7 Aralık 2007/ Cumhuriyet / GÖZ UCUYLA