Söyleşi:Alkan Karanlık* –İzmir’in şirin ilçesi Urla’da Geleneksel Urla Bağbozumu Şenlikleri kapsamında ikincisi gerçekleştirilen ”Küçük Çiftçinin Sorunları” konulu söyleşinin bu yılki konuğu Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu (Çiftçi-Sen) Örgütlenme Sekreteri aynı zamanda da Üzüm Üreticileri Sendikası (Üzüm-Sen) genel başkanı olan Adnan Çobanoğlu’ydu. YADEM Çevre Koruma ve Ekolojik Tarımı Geliştirme Derneği ile Slow Food Urla Birliğinin düzenlediği söyleşi içten, samimi ve verimli geçti.
YADEM başkanı Alkan Karanlık açılış konuşmasında Türkiye’nin şu anda % 29’larda olan köy nüfusunun aslında ülkemiz için halâ bir şans olduğunu, özellikle işsizlik ve ekonomik kriz dönemlerinde subap niteliğinde gerilim azaltıcı işlevi olan tarım ve kırsal nüfusun desteklenip korunması gerektiğini belirttikten sonra sözü örgütlenme konusunda iyi bir örnek olan Üzüm-Sen’in genel başkanı Adnan Çobanoğlu’na verdi.
Adnan Çobanoğlu, küçük ve orta ölçekli çiftçinin genel sorunlarına değinirken tarım politikalarının uygulayıcısı ve belirleyicisi olan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının küçük üretici oranını ABD’de olduğu gibi %7lere çekmek istediğine vurgu yaptı. örgütlenmenin önemine değinirken üreticilerin,özellikle de üzüm üreticilerinin sendikalaşma sürecini özetledi.
Aşağıda söyleşimizin kısa bir özetini veriyoruz.
H.K. (Üretici- Yağcılar köyü) : Bir kaç çeşit veya cins ürün yetiştiriyoruz. hangi sendikanın örgütlenme çatısı altına girebiliriz?
A.Ç.(Üzüm-Sen): Bir çok üretici bir kaç çeşit veya cins üretim yapıyor. Kendisi için en önemli ürün neyse o konudaki sendika ve, veya diğer örgütlenmeye dahil olabilir.Biz özellikle ürün bazında örgütlendik. Üreticilerin sorunları ortak olsa bile her ürünün kendine has problemleri var ve o ürünlerin problemlerinin zamanında dile getirilmesi gerekiyor. Bazen aynı üründe bile farklı çeşitler var.Ve onların bile kendine has sorunları var.Örneğin şaraplık üzüm üreticileri ile sofralık üzüm üreticilerinin ortak sorunları olduğu gibi kendine özgü de sorunları var.Bu nedenle ürün bazında örgütlendik,sonrada ortak sorunlarımızı dillendirmek için konfederasyonumuz Çiftçi-Sen’i kurduk.
B. B. Ö.(Urla Slow Food): Urla’da üzüm üreticisi küçük ölçekli (5-10 daa) bağlarda üretim yapmakta, hasat zamanı alıcılara yalvarmaktadır.
A.Ç. : Evet çok haklısınız. Ev şarapçılığı ve Butik şarapçılık teşvik edilmelidir. Ev şarapçılığı yapanların 350 litre’ye kadar olan üretimleri bile kayıt altına alınmak istenmektedir. Şu anda ülkemizde kurtuluş savaşı öncesi dönemde ihraç edilen şarap kadar bile şarap üretimi yapılmamaktadır.
C.H. (Üretici- Yağcılar köyü): Bankalara borcumuz çok; yakında çiftçi intiharları duyarsanız şaşırmayın.
A.Ç.: “Mal sahibi mülk sahibi bankalar tarlaların son sahibi” olacak. Tarişbank’a el koydular, Denizbank oldu tarlaları bir bir sahipleniyor. 21. yy’da bütün kavga gıda enerji ve su üzerinde olacak. Büyük şirketler bu üç alanı tamamen ele geçirmek istiyorlar.Ezilenler de bu alanları vermemenin mücadelesini yapıyorlar.Örneğin bakın HES’lere karşı yürütülen mücadeleleri,Gıda Egemenliği’ne dönük mücadeleleri.
B.B.Ö.: Tüm dünyada üretici sorunları aynı. çözüm ne? ne yapmalıyız? avrupalı üretici ne yapıyor?
A.Ç.: Üretici kendi yerel tohumuyla mümkün olduğu kadar işletme içinden veya yakın çevreden girdileri temin ederek üretim yapmalı. Az masraf çok kazanç ilkesiyle hareket etmeli. Pazarlama aşaması da çok önemli.Üretimden pazarlamaya kadar olan zincir üreticinin elinde olmalı. Üretici ve tüketici kooperatif v.b örgütlenmelerle doğrudan alış-verişin yolunu açmalı. Avrupa ve Latin Amerika’da iyi örnekler var.
A.K. (YADEM): Ülkemizde kooperatifleşme ne yazık ki Tire Süt Kooperatifi, Bademli çiçek kooperatifi gibi bir kaç iyi örnek dışında yok denecek kadar azdır. Kooperatifleşme yerine şirketleşme desteklenmektedir. Dünyada ve ülkemizde bu hegemonyayı kırmak ancak üretici ve tüketicinin dernekleşme ve, veya diğer örgütlenmeler yoluyla olabilir gibi görünmektedir. Nitekim ülkemizde bu konuda yine çok az da olsa iyi örnekler vardır. En iyi örneklerden biri Boğatepe Çevre ve Yaşam Derneğidir. Yerel değerleri canlandırıp yaygınlaştıran uluslararası bağlantıları olan bir harekettir.
A.Ç.: Evet örgütlenme sorunları çözmede en önemli etmen ve zorunluluktur.Değişik örgütlenme biçimlerinin hiçbiri birbirinin karşısına konulmadan ve reddedilmeden örgütlenilmeli.
B.B.Ö.B İyi ürün satılabiliyor, fakat nasıl pazarlayacağımız önemli.
Üretici-Urla: Şaraplık üzüm bu yıl 30 krş’a ancak satılabilecek diye duyum aldık. Alıcıların tek taraflı fiyat belirleme mekanizmasına karşı ne yapabiliriz?
A.Ç.: Avrupa’da üretici kooperatifleri üreticileri denetliyor, Fransa’da katılımcı sertifikasyon sistemi bulunmaktadır. Üretici örgütlerinin ve tüketici örgütlerinin üretim sürecini denetlemesi söz konusu oluyor.
Organik üretim de gıda tekellerinin ortaya çıkarttığı bir üretim şekli.Organik tarım ilacı üreten firmalarda, endüstriyel tarımda kullanılan ilaçları üreten firmalarda aynı firmalar.Sertifikasyon sistemi de üreticileri sömürmeye dönük bir süreç. Üreticiler sertifika alabilmek için şirketlere binlerce lira ödüyorlar.
A.K.: Bu aşamada topluluk destekli tarım önemli. Ülkemizde çok yeni olan bu kavram geleneksel aile ilişkilerinden dolayı kısmen uygulanıyor da olsa sistemli bir üretici tüketici ilişkisi yoktur. Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun tüketici gruplarıyla yakın çevredeki üreticileri ilişkilendirebilecek bir sisteme gereksinim vardır.
A.Ç.: Üreticilerin en önemli görevlerinden birisi tüketicileri bilinçlendirmektir. Sağlıklı ve doğal ürünler konusunda tüketici ne yazık ki duyarlı değildir. Sadece GDO’ya Hayır platformunun çalışmaları sayesinde kısmen bilinçlenme başlamıştır.
Üretici-Urla:Tohura (tarlada hasattan önce) satılan ürün fazla miktarda ilaçlanıyor. Satış garantisi alan üretici, ürünün hastalanması riskine karşı aşırı dozda kimyasal ilaç kullanmaktadır.
Üretici-Urla: Urla’da kooperatifçilik sorunlu. Kooperatif, banka gibi tapu fotokopisi istiyor. Onların da amacı arazilerimize el koymak. 70 yaşında hala tarlada çalışıyorum.
M.İ. (Kuşçular-Urla): Örgütlenmeli, kenetlenmeliyiz. Küçük üreticinin başka şansı yoktur.
A.Ç.: Ülkemizde geçmişte, üretici örgütleri devlet desteğiyle tepeden kurulmuştur,bu nedenle de hep siyasi iktidarların kontrolünde olmuştur.Örneğin Tarım Satış Kooperatifleri Birliği’ni hep hükümetlerin atadığı müdürler yönetmiştir.Bu nedenle kooperatifler demokratikleştirilmelidir.Çiftçi Sendikaları devletten bağımsız olarak örgütlenen ilk üretici örgütüdür.
A.E.(Yağcılar Köyü): Geçen yıl Karaburun’a etkinliğe gittim, üzüm bağları yok olmuş. Eskiden bir gecede 18 kamyon sarılırdı, eşekle üzüm taşınırdı. Sağlıklı üretim ve tüketimin önemi kalmadı, en önemli değer para oldu.
B.B.Ö.: Alaşehir’de yaş üzüm satış kooperatifi var mı?
A.Ç.: Maalesef yok.
A.E.: Yıllar önce (15-20 yıl) Norveç’e Urla’dan kavun ihraç ediliyordu. Manisa’dan gelip tohumluk aldılar, çoğalttılar fakat aynı kalitede ürün olmadı. Aldatıldığını anlayan alıcı da bir daha kapımızı çalmadı. Çok önemli bir gelir kapısı kapanmış oldu.
A.K.: Böyle yararlı bir söyleşiye katılımı için sayın Çobanoğlu ve üreticilere çok teşekkür ediyor, birlikte örgütlenerek çözüm aramaya devam edeceğiz diyerek söyleşimizi noktalıyoruz.
*YADEM Başkanı – Çevre Koruma ve Ekolojik Tarımı Geliştirme Derneği