Üzüm-Sen, tarım alanlarındaki don nedeniyle bir basın açıklaması yayınladı. Açıklamada üzüm üreticilerinin durumu anlatıldıktan sonra, don öncesi alınabilecek tedbirler belirtiliyor: “Tarım ve Köyişleri Bakanlığı suçunu kabullenerek Don’dan zarar gören çiftçilerin zararını sigortalı, sigortasız diye bakmadan tazmin etmelidir” ifadelerine yer veriliyor.
Açıklama Şöyle:
BASINA VE KAMUOYUNA
Küresel iklim değişikliğinden en fazla bitkisel üretimde bulunanlar etkileniyor. Hava sıcaklıklarının uzun süredir mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi nedeniyle bir çok bitkide erken uyanmalar meydana geldi. Bunlardan birisi de üzüm bağları.Ancak havaların birden soğuması nedeniyle meydana gelen “don” yüzünden binlerce dönüm bağ zarar gördü. Ege Bölgesi’nde don vuran bazı bağlarda zarar %70 in üzerinde. Oluşan zarar gelecek yılların ürününü de etkiliyor.
Önceden alınabilecek önlemlerle don’dan meydana gelebilecek zararları asgariye indirmek mümkünken don yaşandıktan sonra yapılabilecek herhangi bir şey kalmıyor. Önceden alınabilecek önlemler de ise ağırlıklı görev devlete ve onun yetkili birimlerine düşüyor.Yetkili birimler meteoroloji tahminlerinden yararlanarak bir çok ülkede olduğu gibi “Sisleme” yönteminden yararlanmaya çalışabilir, çok sık don olayı görülen yörelerde rüzgar makineleri kurabilir, üreticilerin sis makinelerine erişim olanaklarını yaratabilir veya daha basit yöntemler için çiftçileri eğitim vererek tehlike öncesi etkin uyarı yöntemleri ile harekete geçirebilirdi.(Bu önlemler çoğaltılabilinir). Ancak bunların hiçbirisi yapılmadığı gibi yıllardır uygulanan tarım politikaları ile küçük çiftçiler gözden çıkarılmıştır. “Köylüye hizmete gerek yok” mantığıyla üretici köylüleri yeniliklerle buluşturan Ziraat İşleri Genel Müdürlüğü, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü gibi müdürlükler kapatıldı, şimdi de Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, bakanlığının adından “Köyişleri”ni kaldırıp “Tarım ve Gıda Bakanlığı” adını alma hazırlığı içinde.
Devlet tarımsal üretimdeki rolünden tamamen vazgeçiyor.Üretici köylü gerek şirketlerin karşısında gerekse de doğa olaylarının karşısında kendi bilgi ve becerisiyle ayakta kalmaya çalışıyor. Kısacası yaşanan don zararını sadece doğa yol açmadı; bu felakete Küresel İklim Değişikliği’ne neden olan, havayı kirleten teknolojileri üretip kullananlar kadar, bu kirlenmeye göz yummakla kalmayıp, önlemler almayan, hatta tarımsal üretimin önemli kamusal organlarını lağveden hükümetler de yol açtı. Hatta kabahatin büyüğü onlardadır. Suçu doğaya atmak ve “tarım sigortası yaptırsalardı “ demek işin içinden sıyrılmaktır. Çünkü ne doğa tek başına suçludur, nede mevcut “tarım sigortası” düzenlemesi küçük çiftçi lehinedir. Çıkartılan “tarım sigortası kanunu” sigorta şirketlerini koruyucu niteliktedir.”Sigorta priminin yarısını devletin ödemesi” de şaşırtmacadır.Çünkü kanun çıktıktan sonra sigorta primleri 2 katına çıkmıştır.Ödenecek primin yarısı bile geçmiş yıllarda ödenen primlerden daha fazladır. Bu nedenlerle:
o Tarım ve Köyişleri Bakanlığı suçunu kabullenerek Don’dan zarar gören çiftçilerin zararını sigortalı, sigortasız diye bakmadan tazmin etmelidir
o Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bakanlığının adından “Köyişleri”ni çıkartmak yerine lağvedilen Ziraat İşleri Genel Müdürlüğü, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü gibi müdürlükleri çiftçilerin lehine çalışacak şekilde yeniden organize etmelidir.
o Acil olarak da çiftçilerin borçları faizsiz olarak ertelenmelidir.
Biz Üzüm Üreticileri Sendikası (Üzüm-Sen) olarak sorunlarımızı dillendirmeye ve bu konuda takipçi olmaya devam edeceğiz.
19 Mart 2010
Adnan ÇOBANOĞLU
ÜZÜM-SEN Gen.Bş.