Üzüm-Sen hükümet tarafından gündeme getirilen Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri hakkında bir basın açıklaması yayınladı. Açıklama şöyle:
Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan ekolojik dengeye zarar verecek, biyoçeşitliliği yok edecek,Tarımsal üretimi Şirketlere devredecek yeni bir hamle: Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri…
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli “Tarım Şurası” öncesi İzmir’de basın yaptığı açıklamada Ege Bölgesi’nde “Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri” kurulacağı müjdesi(!)ni verdi.
Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri NEDİR?
“Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri” şirketlerin genellikle hazine’ye ait arazilere veya mera alanlarına kurdukları, örtü altı üretim yaptıkları yerlerdir. Bakanın belirttiği ve “gayretimiz sürüyor” dediği Dikili, Ödemiş, Tire, Seferihisar, Bayındır, Bakırçay Havzası, Foça, Menemen, Torbalı, Denizli Sarayköy, Aydın Efeler, Manisa Alaşehir, Balıkesir Edremit bölgeleri aynı zamanda Jeotermal kaynakların yoğun olduğu bölgelerdir. Bu da gösteriyor ki seraları ısıtmak için bu kaynakları kullanacaklar, zaten var olan, Jeotermal Elektrik Santralleri’nin yarattığı kirliliğe yeni kirlilikler ekleneceği gibi aile tarımı yapan çiftçiler tamamen tasfiye edilip, bu işletmelerde aileleriyle birlikte çalışmak zorunda bırakılacaktır. Bakan bunu “Müjde !” olarak sunmaktadır.
“Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi” kurmak için Valiliklerin öncülüğünde, hemen her İl’de ticaret odaları, sanayi odaları, ticaret borsaları, Tarım ve Orman İl Müdürlükleri adeta yarışmakta bazı Belediye Başkanları da bu yatırımların ekolojik ve sosyal yıkımlarını düşünmeden yarışa dahil olmaktadır.
Halbuki gıda üretiminin bir avuç sermayenin kontrolüne geçmesi, suyumuzun, toprağımızın, havamızın kirletilmesi, biyoçeşitliliğimizin ortadan kalkması, sosyal yıkımın olması istenmiyorsa, buna karşı çıkılmalıdır.Tarım alanlarının, otlak ve meraların amaç dışı kullanılmasına DUR! denilmelidir. Bir avuç sermaye gurubunu daha da zenginleştirecek olan doğal müştereklerimizin özelleştirilmesi engellenmelidir.
Siyasi iktidar neoliberal tarım ve enerji politikalarının yılmaz savunucusu olsa bile yerel yönetimlerin kamucu yerel politikaları hayata geçirmesi gerekir. Üreticilerin ve yöre insanının beklediği budur.
Biz üreticiler olarak gıdanın, doğal müşterek varlıklarımızın bir avuç sermayenin kontrolüne geçmemesi için mücadele etmeye, Yaşamı ve Gıda Egemenliği’mizi savunmaya devam edeceğiz.
Toprak, Onur, Yaşam!
Gıda Egemenliği Hemen Şimdi!
13 Aralık 2019
Adnan ÇOBANOĞLU
Üzüm Üreticileri Sendikası
(ÜZÜM-SEN)
Genel Başkanı