Üzüm-Sen bir basın açıklaması yayınlayarak, seçimlerdeki tavrını ortaya koydu ve üreticilerin sorunlarını görmezden gelenleri unutmadıklarını ifade etti.
Açıklama şöyle:
Üzüm üreticilerini yok sayanlara biz de yok sayıyoruz.
Üzüm üreticilerini dinlemeyenlerin politikalarını kabul etmiyoruz TAMAM!” diyoruz.
Ocak ayında TBMM de kurulan “Bağcılık ve Üzüm Araştırma Komisyonu Raporu” geçtiğimiz günlerde yayınlandı. Komisyonun ‘Araştırma süreci’ içinde Üzüm Üreticileri Sendikası ÜZÜM-SEN olarak Araştırma Komisyonu’nun işini kolaylaştırmak, komisyon üyelerini üreticilerle bir araya getirmek için Dört ayrı üzüm bölgesinde “Üzüm Üreticilerinin Sorunları ve Gıda Egemenliği Forumları” düzenledik, komisyon üyesi milletvekillerini de bu Forum’lara davet ettik. Sadece Komisyon üyesi olan 3 CHP’li Milletvekili Sarıgöl’deki Foruma katılıp üreticileri dinledi.
Ancak AKP Milletvekillerinin çoğunluğunu oluşturduğu “Bağcılık ve Üzüm Araştırma Komisyonu” komisyon olarak İhracatçılar Birliği Temsilcileri ile, Ticaret Borsaları temsilcileri ile, TARİŞ Temsilcileri ile, Ziraat Odaları Temsilcileri ile, Şarap fabrikaları Temsilcileri ile, Toprak Mahsulleri Ofisi Temsilcileri ile biraya geldi, toplantılar düzenledi, onları dinledi ama üzüm üreticileriyle bir araya gelmekten, toplantı yapmaktan kaçındı.
Forumlardaki konuşmalardan oluşturduğumuz Üzüm Üreticilerinin Raporu’nu gerek TBMM’inde gurubu bulunan partilerin Gurup Başkan Vekilleri’ne gerekse de komisyon üyesi Milletvekilleri’ne ilettik. AKP Milletvekillerinin çoğunlukta olduğu “TBMM Bağcılık ve Üzüm Araştırma Komisyonu Raporu”nu okuduğumuzda gördük ki AKP’li üyeler Komisyon raporunu yazarken komisyon üyesi diğer milletvekillerinin uyarılarını da dikkate almamış, üzüm üreticilerini ve üzüm üreticilerinin sorunlarını görmezden gelmiş, üzüm üreticilerinin önerilerini ve Hükümetlerin bu sorunlardaki payını yok saymışlar.
Örneğin raporda “Giderek artan küresel iklim değişikliği nedeniyle sürdürülebilir bağcılık için uygun stratejiler geliştirilmeli ve üreticilerin eğitilerek bilgilenmesi sağlanmalıdır” veya “Güney bölgelerimizde ve jeotermal enerjisi bulunan bölgelerimizde örtü altı sofralık üzüm yetiştiriciliği desteklenmelidir.” demekte ama yer altı ve yerüstü su kaynaklarını kirleten ve içindeki BOR gibi ağır metaller su ve toprağa bulaştığında bitkisel üretimi yok eden, atmosfere saldığı nem ve kükürdioksit yüzünden insan ve bitki sağlığına zarar veren, iklimi değiştiren, üzüm kurutma olanağını da olumsuz etkileyen üzüm kalitemizi düşüren Jeotermal Elektrik Santralleri’nin bağ alanlarında kurulmasının iznini Hükümetin verdiğinden dolayısıyla JES’lerin havaya, suya,toprağa, iklime vereceği zararın sorumlusunun da Hükümetin olacağından hiç bahsetmemişlerdir. Sadece “Arama ruhsatı, ÇED raporu, detaylı olarak yerinde inceleme sonrası verilebilir” diyerek, arama ruhsatlarının ve ÇED raporlarının detaylı olarak incelenmeden verildiğini itiraf etmişlerdir.
Gene yazdıkları raporda “Türkiye sofralık üzüm dış satımının %62’sini Rusya Federasyonu’na yapmaktadır. 2015 yılında Rusya Federasyonu ile yaşanan siyasal kriz nedeniyle Rusya tarafından dış alımına ambargo konulan tarım ürünleri içerisinde sofralık üzüm de yer almaktadır” diye tespitte bulunmuşlar ama AKP hükümetinin uygulamış olduğu dış politikaların, komşu ülkelerle yaşanan her gerilimin tarımsal ürün ihracatımıza zarar verdiğinden ve faturasını da üreticilerin ödemek zorunda kaldığından hiç bahsetmemişler, Hükümetin bu konuda ki sorumluluğunu da görmezden gelmişlerdir.
AKP Hükümetinin “Çiftçilere kolaylık sağlamak ve tarımın gelişmesine yardımcı olmak için kurulmuş” olan Ziraat Bankası’nı “Varlık Fonu”na devrettiğinden ve Ziraat Bankasının üreticilere düşük faizli kredi kullandırmak yerine medya sahiplerine düşük faizli kredi kullandırdığından, hükümetin Ziraat Bankası’nın kuruluş amacını saptırdığından hiç bahsetmemişlerdir.
Üreticilerin her yıl dolandırıldığından bahsetmişler ama hükümetin elinde yetki ve olanak olmasına rağmen, yıllardır üzüm üreticilerinin dolandırılmasını önleyecek yasaları çıkartmadıklarını ve bu nedenle de üreticilerin her yıl dolandırılmasına olanak sağladıklarını raporda belirtmemişlerdir.
Kısacası “ TBMM Bağcılık ve Üzüm Araştırma Komisyonu Raporu” üzüm üreticilerinin sorunlarını ve gerçekçi çözümleri öneren bir rapor değildir. Üzüm üreticilerinin sorunlarını çözmeye dönük değil uyguladıkları tarım ve enerji politikalarını aklamaya çalışan bir rapordur. Bu nedenle Üzüm Üreticileri Sendikası (ÜZÜM-SEN) olarak bu raporu kabul etmiyoruz. Üzüm Üreticilerinin Raporu’nun takipçisi olacağız. 24 Haziran’da bizi yok sayanları bizde yok sayacağız. TAMAM! diyeceğiz.
Adnan ÇOBANOĞLU
Üzüm Üreticileri Sendikası
(ÜZÜM-SEN) Genel Baş.
Dipnot: TBMM Bağcılık ve Üzüm Araştırma Komisyonu Raporu’ tıklayınız
ÜZÜM-SEN’in hazırladığı Üzüm Üreticilerinin Raporu’nu tıklayınız