Üzüm-Sen Alaşehir’deki jeotarmal kuyusunda meydana gelen patlamanın jeotermalle ilgili gerçekleri bir kez faha ortaya koyduğunu ifade ederek bir basın açıklaması yayınladı. Açıklama şöyle:
Ülkemizin önemli stratejik ürünlerini yetiştiren ve on binlerce ailenin geçim kaynağı olan Ege Bölgesi “Yenilenebilir, Temiz Enerji” üreteceğiz iddiasıyla suyu, havayı, toprağı kirleten Elektrik Enerjisi Santrallerine verilen izinlerle yoğun bir enerji üretim havzası haline getirilmeye çalışılıyor. Bu nedenle Aydın’da incir, Manisa’da üzüm üretimi ve canlıların yaşamı için tehlike çanları çalmaya başladı. İncirde ve üzümde daha önce yaşanmayan problemler yaşanmaya başladığı gibi koah, kanser gibi insan hastalıklarında da artışların olduğu gözlenmeye başladı.
7 yıl önce Alaşehir’in Alkan köyünde yaşanan Jeotermal kuyusu patlamasının bir benzeri 2 gün önce gene Alaşehir’de yaşandı. Toygar köyünde Jeotermal Kuyusu Sondajı sırasında bir patlama meydana geldi, bir kişi yaralandı, 30 dönüm bağ ağır metaller içeren jeotermal akışkan altında kaldı. Jeotermal akışkanın verdiği zarar 30 dönüm bağ ile bitmeyecek. Yeraltındaki sulama ve içme sularına da karışacak. Binlerce dönüm bağ bitkiler ve diğer canlılar için tehlikeli olan bu akışkandan olumsuz etkilenecek, içme sularını kullanan insanlar ve diğer canlıların yaşamı da tehdit altında. “Su çatlağını bulur!” misali bu akışkanın da çatlağını bularak İzmir ve Manisa’nın içme sularına karışması olasılığı büyük. Menemen ovasının bir kısmı sulama suyunu Salihli Demirköprü Barajı’ndan karşılıyor. Bu akışkan barajı besleyen sulara da karışma olasılığını taşıyor. Sonuçta Menemen’deki tarımsal üretim de bundan olumsuz etkilenecek.
“Yenilenebilir, Temiz Enerji” denilen şeyin “Temizliği (!)” ortada; Canlıları Temizliyor!. Ve öyle bir “Temizliyor(!)” ki o topraklarda bir daha bitkisel üretim yapılamaz hale getiriyor.
Resmi verilere göre Jeotermal Elektrik Santralleri (JES) ülkemizdeki elektik enerjisinin ancak %2 sini karşılayabilecek kapasitede. Bir avuç şirketin kâr edeceği ve %2 lik bir elektrik enerjisinin üretileceği santraller için on binlerce üretici ailesinin mağdur olmasına, milyonlarca canlı yaşamının tehdit altında olmasına, beslenmek için gerekli gıda üretiminin yapılamaz hale gelmesine değer mi?
Üzüm Üreticileri Sendikası (ÜZÜM-SEN) olarak Yetkililere sesleniyoruz:
Zehir Kuyularını ve Zehir Üretim Santrallerini Durdurun! Durdurun ki; gelecekte adınız Doğa ve Yaşam Savunucusu olarak anılsın.
Üzüm Üreticileri Sendikası olarak ekolojiyi ve canlı yaşamını yok eden bu kuyu ve santrallere karşı gerçekleri anlatmaya, doğanın, suyun ve tüm canlıların hakları için mücadele etmeye, ekoloji mücadelesi vermeye devam edeceğiz.
Adnan ÇOBANOĞLU
Üzüm-Sen Genel Başkanı