Röportaj: Adnan Çobanoğlu
Üzüm-Sen’in genel merkezinin bulunduğu Alaşehir’de üzüm üreticilerinin örgütlenme çabaları yeni değil,1976 yılında Alaşehir’de bir grup genç ve üzüm üreticileri Ege Üzüm Üreticileri Sendikası’nı (EGÜS) kurdular. Kurucu üyeler o dönem 40’lı yaşlardaydı. Şimdi ise bir kısmı hayatta değil,bir kısmı ise 80’li yaşlarda. Kurucu üyeler içinde olmasa da sendika fikrini örgütlemeye çalışan o dönemin gençlerinden (şu an da 60’lı yaşlarda) Hayati Üstüntaş bir süre önce sendika yöneticilerinin bir arada çekilmiş bir fotoğrafını Üzüm-Sen’e verdi. Bu fotoğrafı görünce en azından sağ kalan yöneticilerin canlı tanıklıklarını almayı önümüze koyduk. Onların deneyimlerini bugünkü üreticilere ve gelecek nesillere aktarmanın, yaşanan bir örgütlenme deneyiminin unutulmamasını sağlamanın, EGÜS çalışması içinde bulunanların bugünden geçmişe nasıl baktıklarını kamuoyuyla paylaşmanın önemli olduğunu düşündük. O dönem sendika çalışması içinde bulunmuş gençlerden olan Ramazan Şenkul’la birlikte sağ kalan EGÜS yöneticilerinin peşine düştük,(Ramazan Şenkul şu an 60 yaşında ve hala üzüm üreticiliği yapıyor.).İlk olarak Şevket Çetin’i bulduk.
Şevket Çetin Yeniköy’de yaşıyor,Biz yanına gittiğimizde torununun düğünü vardı, Bizi oğlu karşıladı düğün telaşına rağmen bizimle ilgilenip ayrı bir odada babasıyla söyleşi yapmamızı sağladı. Şevket ağabey o yıllarda 45 yaşlarında şimdi ise 83 yaşında olmasına rağmen ruhu hala genç o nedenle de ağabey denilmeyi hak ediyor. Şevket abiye kendimizi tanıttıktan sonra ne için orada bulunduğumuzu anlattık ve EGÜS yöneticilerinin bir arada çekilmiş fotoğrafı ile Çiftçi-Sen şapkasını Şevket abiye verdik.Çok duygulandı, çocukları, torunları da fotoğrafı görünce şaşırdılar,onların elinde o döneme ait böyle bir fotoğraf yokmuş. Şevket ağabey ile EGÜS sürecini ve daha sonrasını konuştuk.
Adnan Çobanoğlu: Bize EGÜS’ü kurmanızdan bahsedermisin?
Şevket Çetin; O zaman da bu sömürü düzenine karşıydık,o nedenle bu üzümcüler sendikasını kurduk.Birşeyler yapmaya çalıştık.Kendim için uğraşmadım,ekmek kavgası yaptık,rejim kavgası yaptık.Ben halkın emeğinden yanayım,daha iyi bir düzen için çalıştım,ama daha kötüsü geldi.O zamanki rejimi sevmiyordum,daha iyi bir rejim olsun istiyordum,Şimdi daha kötü oldu,hukuk bile bitti.
Alaşehir’de üzüm mitingi yaptık Bağcıların ilk mitingiydi bu, biz baya kalabalık gittik mitinge, o zaman gençlerde fraksiyonlar vardı, fraksiyonlardan bazıları yürüyüş sırasında üzümcülerin sorunları dışında sloganlar attılar,böyle olunca bizim mitingin rengi bozuldu, “biz bunun için mi geldik?” diyenler oldu, gençlerin üzüm sorunları dışında slogan atması çiftçilerde problem oldu.Zaten “solun kapitalisti” olanlar (“solun kapitalisti”olarak nitelendirdiği kişiler bazı zengin CHP’li yöneticiler,CHP’nin o zamanki sol kanadı ise mitinge destek oluyor.) mitinge gelmek isteyen köylülere “mitinge gitmeyin” diye çalışma yapıyordu.Onlar örgütlenmemize zarar veriyordu.
Çok iş yaptığımıza inanıyorum.12 Eylül döneminde her birimizin peşinde gözleyici vardı, bizi takip ediyorlardı.
Üzüm-Sen’in mitingini duydum,Alaşehir’de olsaydım ilk sırada yürürdüm.Ama 6-7 yıl önce akciğer kanseri teşhisi kondu ve tedavi gördüm.Üzüm-Sen mitingi tam da o zamanlar oldu. Miting yapacak olursanız haber verin gelip en önde yürürüm.
12 Eylül’den sonra TARİŞ’in bir şubesini bizim bölgede kurmak için çalıştık, Dereköy’e TARİŞ’i biz getirdik.
Adnan Çobanoğlu: Bizimle söyleşi yaptığın için çok sağ olasın.
Şevket Çetin. Siz sağ olun gelmekle beni çok mutlu ettiniz. O günlere götürdünüz.
Şevket abiden fotoğraftakilerden birisinin “Paşa İsmet” olduğunu ve hala Dereköy’de yaşadığını öğrendik.Ramazan’la birlikte o zamanki lakabıyla “Paşa İsmet”i (İsmet Ertürk) bulmak için Dereköy’e gittik.”Paşa İsmet” 70 yaşında.Yaşlandıkça lakabı “Paşa Dayı” olmuş.Hala üzüm üreticiliği yapıyor. Kendisini evinde ziyaret ettik.Çiftçi-Sen şapkasını ve 37 yıl önceki fotoğrafı hediye edince O da çok duygulandı,uzun uzun şimdi hayatta olmayan arkadaşlarının da bulunduğu fotoğrafa baktı.
Adnan Çobanoğlu: Ege Üzüm Üreticileri Sendikası’nı neden kurdunuz?
İsmet Ertürk :Düşündük, taşındık haklarımız yoktu,hak sahibi olmak için sendika kurduk. Bu iş için önce inancın olacak,hakkını savunma bilinci olacak,köy köy dolaşıp örgütlendik. Emine kadın da (Emine Kurt) bizimle köylerdeki kahvehanelere dolaşıp çalışma yapıyordu. 50-60 dönüm bağı olanlara bu işi inandıramıyorduk,onlar sendikaya üye olmuyorlardı. Yoksul ve kafası çalışanlar sendikaya üye oluyor mücadeleye inanıyordu. Sendika olarak Alaşehir’de bir miting yaptık, ayrıca birde Aşık İhsani’yi getirip gece yaptık.Gecede sinema salonunu köylüler doldurdu, oturacak yer kalmadı insanlar yerlere oturup konseri izledi.3000 civarında üyemiz vardı.Örgütlenme tam teşebbüse geçeceği zaman 12 Eylül geldi,Evren hakkımızı yedi.
Alaşehir’de EGÜS olarak yürüyüş yaptık, önde köylüler arkada gençlik vardı. Gençler alana gelene kadar slogan atmamışlardı,alana yaklaşınca slogan attılar.Gençlerin farklı sloganlarını duyunca gençlerin önündeki köylüler dağılmış,arkada köylü kalmadı.
Hala bağcılık yapıyorum,8 dönüm bağım var.Her zaman kahvelerde EGÜS’ü anlatırım. Sendikaya ve mücadeleye inanırım.Tekrar canlanma olsa gene uğraşırım.
Bir-iki sene önceydi Salihli’ye gitmiştim,baktım yürüyüş yapanlar var, sordum yürüyenler memurlarmış.Hemen bende katıldım yürüyüşe,o sıra elime de bir bayrak verdiler, ben hükümet aleyhinde bağırıyorum,kimse bir şey demiyor.Televizyon beni çekmiş,Benim çocuklar da televizyonda görmüşler,beni telefonla aradılar “baba sen kimlerle yürüdüğünü biliyor musun?” dediler.Bana göre sendika muhaliftir,iktidara muhalefet yapar, meğerse bunlar hükümet yanlısı bir sendikaymış,ben muhalif sesler çıkardığımdan dolayı televizyonlar beni çekmiş.
Gençlik dönemindeki lakabıyla “Paşa İsmet”e şimdiki lakabıyla “Paşa Dayı”ya teşekkür edip yanından ayrılmadan önce Emine Kurt’u nasıl bulabileceğimizin bilgisini de aldık. Emine Kadın Dereköy’den Örnekköy’e taşınmış,Taşındığı evi bulduk.Komşuları Emine Kadın’ın rahatsız olduğunu, bu nedenle İzmir’e kızının yanına gittiğini söylediler. Kızının telefonunu bulup telefon ettik,müsaitse görüşmek istedik, ama Emine Kadın oldukça rahatsızmış bu nedenle görüşemedik.Umarım yakın zamanda iyileşir,onunla da söyleşi yaparız.EGÜS çalışması içinde bulunan o dönemin gençleri ile röportaja sıra gelmişti. Röportaj için birlikte dolaştığımız Ramazan Şenkul sözü aldı.
Adnan Çobanoğlu : Biraz örgütlenme çalışmalarından bahsedermisin?
Ramazan Şenkul :Ben o dönem Uşak Eğitim Enstitüsü’nde okuyordum.Uşak’tan geldiğim zamanlar köy dolaşmalarına katılıyordum.Köy toplantılarında genellikle kurucu yöneticiler konuşuyordu biz gençler yanlarında duruyorduk.Avşar barajı yeni yapılıyordu,barajın yakınındaki Girelli köyüne gitmiştik, kahvede oturan köylülere selam verip konuya hızla girdik Mustafa Türkan(*) abi üzümcülerin sorunlarını anlattı durdu, köylülerde dağılmadan dinledi, saat gece 11’i buldu artık kahvehaneden ayrılacağız köylüler bize “iyi güzel anlattınız da biz tütüncüyüz,bağcılar yukarıdaki köyde” dediler. Biz ne yapacağımızı şaşırdık,Mustafa abi hiç bozuntuya vermeden “olsun,hepimiz çiftçiyiz,hepimiz köylüyüz, sorunlarımız aynı, üzüm sözünü kaldırın yerine tütün koyun ,aynı sorunlar” diyerek konuyu bağladı
EGÜS ‘ün örgütlenme sürecinde baştan sona bulunan bir başka genç isim de Hayati Üstüntaş. Hayati Üstüntaş o zamanlar yirmili yaşlarda.
Adnan Çobanoğlu :Alaşehir’de Ege Üzüm Üreticileri Sendikası’nı (EGÜS’ü) kurmak nereden aklınıza geldi?
Hayati Üstüntaş : Gençlik olarak “Kültür Derneği” örgütlenmesini tamamlamıştık.Gençler olarak önümüze üzüm üreticilerini örgütleme görevi koyduk. Daha önce tütün üreticileri sendika kurmuştu.Biz de bundan etkilendik,bizde de üzüm üreticilerine dönük sendika kurma fikri oluştu, Ege Tütün Üreticileri Sendikası’nın ( ETÜS) tüzüğünden yararlandık.
Kurucuların mutlaka üretici olmasını önemsedik. Bizler fikren ve teknik olarak destek olacaktık, ama sendikayı mutlaka üreticiler kurmalıydı. Değişik köylerden kurucuların olmasını önemsiyorduk, ama ağırlıklı olarak Alaşehir ve Dereköy’den üreticiler sendikaya katıldı.
Adnan Çobanoğlu: EGÜS’ü ne zaman kurdunuz?
Hayati Üstüntaş: Çalışmalarımıza 1975 yılı sonlarında başladık.Sendikanın fiili kuruluş açıklamasını 1 Mayıs 1976 da yaptık.Aşık İhsani ve Şahsenem Bacı’nın (Yavuz Bingöl’ün annesi) katıldığı bir halk şenliği düzenledik,etkinliğe çok sayıda köylü ve üretici katıldı.Şenliğin hemen arkasından sendikanın kurucu yöneticileriyle birlikte Mayıs ve Haziran aylarında köyleri dolaştık.
Adnan Çobanoğlu :Köy dolaşmaları sırasında herhangi bir sorunla karşılaştınız mı?
Hayati Üstüntaş: TARİŞ yöneticileri AP’li idi,sendikayı kendileri için tehlike olarak görüyorlardı.Bu nedenle çalışmalarımızı engelleyici provokasyon örgütlüyorlardı.
Adnan Çobanoğlu: Ne gibi provokasyonlar?
Hayati Üstüntaş: Köylere gittiğimizde TARİŞ yöneticilerine yakın AP’liler varsa bizi köyün girişinde bekliyorlardı, köye giremeyeceğimizi,toplantı yapamayacağımızı söylüyorlardı.
Adnan Çobanoğlu: Böylesi durumda siz ne yapıyordunuz?
Hayati Üstüntaş :Böylesi durumlara karşı bizde hazırlıklıydık.Gençler olarak biz geri duruyor kurucu üyeler bu kişilerle muhatap oluyordu.Kurucu üyelerin üretici olması ve bulundukları yörelerde tanınıyor olmaları nedeniyle görüşmelerde etkili oluyorlardı.Gece gittiğimiz köylerden birisinde gene böyle bir gurup köy girişinde bizi karşıladı. Guruptakilerden birisi sürekli elini belinde tutarak konuşuyor, bizim köye girişimizi engel olmaya çalışıyordu.Kurucu üyelerimizden “Gözlükçü Türkan” diye bilinen Mustafa Türkan “Ne yani biz bu köye kadar geldik,bir çay bile ısmarlamayacak mısınız bize ?” dedi köylülerden de araya girenler oldu, ortam yumuşadı köy kahvesindeki toplantıya neredeyse bütün köylüler geldi,köydeki kadınlar bile evlerinden kalkıp geldi.Köyden ayrıldığımızda gece 1,5’a geliyordu ve bizi alkışlarla uğurladılar.Henüz dağ,taş üzüm bağı olmamıştı ve bölgeyi tam
tanımıyorduk bu nedenle acemiliklerimiz de oluyordu. Ramazan’ın anlattığı Girelli köyündeki toplantı bu acemiliklerimizin güzel bir örneği.
O zamanlar köylere dolaşabilmek için kullanabileceğimiz yeterli aracımızda yoktu,ama fedakar
insanların çok olduğu bir zaman,sevgili Himmet Zengin’i de bu şekilde anmış olayım.Bize bütün çalışmalarımız sırasında kamyonetini hizmetimize vererek katkı sağladı.
Adnan Çobanoğlu: EGÜS yöneticilerinin arasında birde kadın var,bize bu kadından bahsedermisin?
Hayati Üstüntaş :Evet EGÜS yöneticilerinden biriside “Emine Kadın” diye bilinen Emine Kurt’tu.Gece gittiğimiz köylere Dereköy’lü Emine Kadın’da gelirdi.Kamyonetin önündeki tek koltuğu ona ayırıyor bizde kamyonetin kasasında gidiyorduk.Emine abla o zamanlar 40’lı yaşlardaydı. Bizim yaşlarımızda çocukları vardı.Genç yaşta eşini kaybetmiş ama yaşam mücadelesini bırakmamış erkek,kadın herkese sözü geçen,herkesin saygı duyduğu bilgili ve yürekli bir köy kadınıydı
Adnan Çobanoğlu : Kurucu başkan kimdi ve nasıl birisiydi?
Hayati Üstüntaş: Kurucu başkanımız Mehmet amca(Mehmet Gündüz)50’li yılların başında Bulgaristan’dan Türkiye’ye göçmüş,Dimitrov’un önderliğindeki Bulgar Komünist Partisi’nin Faşizme karşı mücadelesinin canlı tanığı olan ve kendisini komünist olarak nitelendiren,uzun yıllar fikirleriyle yalnız yaşamış,kimseyle düşüncelerini paylaşıp örgütleyememişti.Bizleri tanıdıktan böyle bir oluşuma katıldıktan sonra birçok toplantıdaki insanları görünce müthiş heyecanlanıp coşuyordu.1960’lı yıllarda Türkiye İşçi Partisi üyesi ve aynı zamanda köy muhtarlığı yapmış,köyün sıhhiyecisiydi.Köyünde “iğneci Mehmet” olarak bilinir.Oldukça aydın birisiydi.Köyündeki evinin bir odasını sade çalışma odası yapmış ve duvarına ise Mahir Çayan’ın siyah,beyaz çerçeveli bir fotoğrafını asmıştı.Odaya girenleri Mahir’in fotoğrafı karşılardı.
Adnan Çobanoğlu :EGÜS’ ne gibi etkinlikler yaptı?
Hayati Üstüntaş: Bu çalışmalarımızın ve yoğun faaliyetlerimizin ardından 1976 yılının Ağustos ayında EGÜS üzüm üreticilerinin sorunlarını dillendirmek ve taban fiyat politikalarının belirlenmesinde etkin olmak için Alaşehir’de miting örgütledi. Mitingle ilgili bildiri, afiş ve köylerde toplantılar yoğun bir şekilde devam ederken Miting’den 3-4 gün önce TARİŞ ve AP yöneticilerinin kışkırttığı sarhoş bir grup sendika ve kültür derneğinin olduğu binaya saldırdı. Emniyet göz yumdu,istedikleri provokasyonu sağladılar,saldırganlardan birkaç kişinin yaralanması ile ortam çok gerildi ve bunun miting katılımı üzerinde olumsuz etkileri olmasına rağmen miting gerçekleşti.Mitinge katılım bizim beklentimiz kadar olmasa da ilk defa üzüm üreticileri bağım
sız olarak eylem yapmış oldu. Bu miting sendika kurucu üyeleri ve yeni üye olan birçok insanda olumlu izler bırakmıştır. Öyle sanıyorum ki Üzüm-Sen’in Alaşehir’de kurulmasında EGÜS’ün bu yaptıklarının payı vardır.Üzüm-Sen’in burada kurulması tesadüf değildir.Sizin Üzüm-Sen olarak yaptığınız 2 mitingin katılımının iyi olmasında o zamanki çalışmaların da payı vardır.
Adnan Çobanoğlu:EGÜS kurucularından Şevket Çetin ve İsmet Ertürk’le yaptığımız söyleşide mitinge katılan bazı gençlere ilişkin eleştirileri oldu,üreticilerin önünde yürüyen bazı gençlerin farklı sloganlar atması nedeniyle üzüm üreticilerinin rahatsız olduğunu söylediler,bu konudan da bahsedermisin?
Hayati Üstüntaş: Miting çağrıları genel olarak herkese yapılır ve herkesin gelmesi için çaba sarf edilir, gelenlerin de miting örgütleyicilerinin
taleplerine uygun hareket etmesi beklenir, ama genellikle de buna uygun davranılmaz,her örgütlü grup kendi siyaset yapış tarzlarının yansıması olarak miting alanındaki hareketlerini şekillendirir,bazı solcuların genel hastalığıdır, hazır kitleyi bulunca sloganlarla v.b ile onları hemen politik hale getireceklerini düşünürler.Bu eskiden de böyleydi şimdide böyle. Biz üzüm üreticilerini örgütleyebilmek için köy köy dolaştık,öne çıkmamayı,üreticilerin kendilerinin öne çıkmasını sağlamaya çalıştık. Sendikanın bütün kurucu üyeleri üreticiydi.Hatta Kültür Derneği’nden yönetime katılan arkadaşımızın da üzüm üreticisi olmasına dikkat ettik.Ve o arkadaşımız hala Alaşehir’de üzüm üreticiliği yapmakta.Ama EĞÜS’ün örgütlenmesinde herhangi bir katkısı olmayan bir grup, miting yürüyüşü sırasında üreticilerin önüne geçip genel sol sloganlarla ve gençlik sloganlarıyla yön vermeye çalıştı. Bu konuda kendilerini uyardık, ama ne yazık ki her uyarı karşılık bulmuyor.Yıllar sonrada olsa bu olumsuz davranış unutulmuyor.
Adnan Çobanoğlu: Son olarak söyleyeceğiniz bir şeyler var mı?
Hayati Üstüntaş:Egüs’e katkı veren herkesi en güzel duygularla yad ederken kuruculardan “Bey” lakaplı Nurettin’i,
Çeşneli Mehmet ağabeyi ,Ümmet ağabeyi, Çetin Güneş gibi isimleri de anmadan geçemeyeceğim , Ayrıca yine bütün bu çalışmalarda başından sonuna beraber olduğumuz Mustafa Öztürk,(**) Burhan ve Rabia İlhan, Ramazan Şenkul gibi kadim dostların da sürece katlısı büyüktür.
Adnan Çobanoğlu: Verdiğin bilgiler için teşekkürler.
Hayati Üstüntaş: Ben teşekkür ederim.Bizim başlattığımız yolda devam eden ÜZÜM-SEN’e ve ÇİFTÇİ SENDİKALARI KONFEDERASYONU’na bağlı diğer Çiftçi Sendikaları’na başarılar.
Dip notlar
(*)EGÜS Yönetim Kurulu’ndan başkan Mehmet Gündüz artık aramızda değil.Mustafa Türkan da geçen yıl yaşamını yitirdi.Ölümünden birkaç ay önce Alaşehir’deki bir anma yemeğinde karşılaşmıştık.Ud çalardı.O yemekte bulunmaktan çok mutlu olmuş,yemeğe uduyla katılmış, yemektekilere birkaç parça çalmıştı. Hasan Mehmet Öztürk hayatta a
ncak Alzheimer hastası bu nedenle onunla söyleşi yapamadık.
(**)EGÜS’le ilgili ilk röportajı 8-10 yıl önce Çiftçi Sendikalarını kurma süreci sırasında çıkardığımız “Çiftçilerin Sesi” gazetesi için Mustafa Öztürk’le yapmıştık.Mustafa Öztürk aynı zamanda kurucu üye Hasan Mehmet Öztürk’ün de büyük oğlu. Emekli öğretmen ve şu an üzüm üreticiliği yapıyor.
.
Bir Yorum
Remzi Sarıoğlu
Organik asitlerden imal edilmiş mükemmel yeni bir ürün. Bu ürünün kullanıldığı yerlere kuşlar, karıncalar, çakallar girmiyorlar. Kelebekler ve arılar geliyorlar. Kuşlar üzümleri delmeyince arılara yiyecek bir şey kalmıyor.
BİYOAKTİV
İçeriğindeki softlaştırılmış kısa zincir organik asit (-RCOOH)ler:
1-Mekanik efekt etkisiyle bitkiyi aktive ederken, bitki savunma sistemlerini de (SAR,ISR,HR) uyarır.
2-Hücre zarını asitleyerek zarın esnekleşmesini sağlar. Esneyen hücre zarı zorunlu olarak hücrenin büyüyüp bölünerek çoğalmasını sağlar.(Asit büyütme hipotezi)
3-Turgor basıncı artırır böylece stomaların açık kalması sağlanır. Kuraklık ve Tuz streslerinde toleransı artırır.
4-Hücre içsel Oksin hormonu IAA in mitokondri zarına içten dışa doğru yaptığı H+protonuyla zarı esnekleştirme yi Biyoaktiv dıştan içe doğru yapar. Hücre içinde ön sentez bileşikleri ve ekspansin üretimini uyarır.
5-Esneyen hücre zarında gözenekler de büyüyeceğinden mineral madde akışı kolaylaşır
6-Kısa zincir organik asitler hücre duvarından içeri sızabilir. Krebs ve Kalvin döngüsüne katılarak döngüyü hızlandırır. Bitkide rejenaratif etki(Gençleştirme)Yapar. Meyve gözlerini yeniler, yaşam teşvik edicidir.
Dokunun kendisini yenilemesini maksimize eder Yeni hücre üretimini tetikler. Aşırı pigmentasyon ve
lekelenmelerde azalmalar, iç gözenek boyutlarında küçülme sağlar. Çiçek gözleri ve gözeneklerinde
yüzeysel soyucu ve açıcıdır. Üst katmanlardaki hasar görmüş ve brikmiş hücre tabakasını soyar ve
yeniler azalan canlılığın tekrar kazanılmasını sağlar. Gücünü yitirmiş dokuları canlandırır. Meyve
lekelerinin yeniden oluşumunu ve ilerde oluşabilecek muhtemel lekeleri önler. Tüm organlarda
rejenarasyon başlatır.
7- Organik asitler metabolik yolaklara (Path Way)Sentezlerin başlangıç veya ara maddesi olarak katılırlar
Biyoaktiv bitkinin tüm fenolojk dönemlerinde rahatlıkla uygulanır.
%100 organiktir. Kalıntı bırakmaz
Uygulama dozu:100 lt suya 200 ml Biyoaktiv
%100 ORGANİK VE TEK BİYOLOJİK FUNGUSİT ÖZELLİK TAŞIR
Çalışma mekanizması; İçeriğindeki kısa zincir organik asitleri mikro organizmanın hücre duvarından içeri sızabilir.
a-Hücre duvarından içeri sızan( –RCOOH+) H+ İyonu ayrılarak proton pompalar. Hücre zarını esnetir . Genişleyen hücre zarı şişer ve patlar. Zararlı mikro organizmanın stoplazma sıvısı da bitkiye besin maddesi olarak açığa çıkar.
b-Zararlı mikroorganizma stoplazma sıvısının pH sı nötür (7) dir. Stoplazma içine sızan (-RCOOH) nınPka sı 4-4,5tur hücreden içeri sızdığında stoplazmanın pH ını hızla düşürür. Mikro organizma yaşam sıvısının pH sini yükseltebilmek için tüm enerjisini harcar fungus etkisiz hale gelir.
c- Ayrılmış anyon RCOO- ise hücre çoğalma mekanizmasındaki DNA sentezini bloke edip çoğalma ve
protein sentezini durdurarak fungusu etkisiz hale getirmektedir.
Bu iki mekanizmada fiziksel olup mikro organizmanını bağışıklık geliştirmesi mümkün değildir.
Tüm fungal etmenlerde mekanizma aynı şekilde çalışır.
Kök bölgesindeki fungal etmenlere Fusarium, Verticulum ..vb damlamadan da/2 lt Biyoaktiv uygulaması hastalık etmenini durdurur. İletim demetlerine rahtça girdiği için (Apoplas t veSimpoplast Yoluyla) Buradaki fungal etmenleri de etkisiz hale getirir. Kök bölgesinde zayıf asitler tuzlarıyla birleşerek tampon çözelti oluştururken pH da düşer yararlı mikro organizma lehine florayı düzenler.
Yapraktan uygulanan Biyoaktiv ( 100 lt suya 200 ml )Biyotrofik organizmalardan Mildiyö, pas, kurşuni küf, külleme; zeytin halkalı leke ye karşı son derece etkilidir. Patlayan hücreden yayılan sitoplazma; DNA plazmid’le bitki, fungusu tanır gen aktivasyonuyla daha sonra çıkabilecek olan fungus etmenine karşı direnç oluşturur.(Sistamik kazanılmış dayanıklılık SAR)
%100 organiktir. Çevreye, insan sağlığına, yararlı mikro organizmaya, böceklere karşı hiçbir zararlı etkisi yoktur.
Güçlü bir köklendiricidir.
Topraktan uygulamalarda; kök hücreleri asitlendiğinde, polar özellik taşıyan oksin hormonu bazik bölgeye doğru hareket eder.
Biyoaktiv uygulamaları zirai ilaç kullanımını en aza indirir.
Buna karşın hasaddan önce uygulanan Biyoaktiv ilaç kalıntısını iyon değişimiyle derinlemesine temizler.
Hasaddan önce Biyoaktiv uygulamaları ürünün raf ömrünü uzatır. Sebze ve meyve uzun süre canlılığını ve parlaklığını korur.
Toprak altı uygulamalarında kayaçlaşmış fosforu çözerken ağır metalleri de bağlar. Demirle birlikte uygulandığında demir alımını hızlandırır.
Toprak pH sını düşürür. Mikroorganizma ve enzim aktivasyonu sağlar.
Doluya bağlı doku hasarını kısa sürede giderir. Açık yarayı hızlı bir şekilde fungus istilasına meydan vermeden kapatır.
Yonca, fiğ gibi yem bitkilerine biçimden hemen sonra yapılacak uygulama küflenmeyi durdurur. İçeriğindeki kısa zincir organik asitler yem kalitesini artırır.
Biçimden hemen sonra yapılan uygulamalar da açık yara kısa sürede kapanır. Kapanana kadar bitkiyi enfeksiyonlara karşı korur.
Silaj yapımında uygulanan biyoaktiv küf ve mantarlara karşı koruma sağlarken fermantasyon kalitesini de artırır. Bakteri uygulamalarının yerine veya birlikte kullanılabilir. Bakteri aktivasyonunu artırır.