İçenleri beni bağışlasın; “Rakının bile yüzü kızardı” diye yazarak rakıya hakaret etmek niyetinde değilim.
Teşbihte hata olmaz.
Düşündürücü olsun istedim.
Yerli ve milli kuruluş TEKEL’in içki bölümündeki 17 fabrikasının devletin elinden “üst düzey çeteleşme kuşkusunu akla getirecek şekilde adeta çalınarak; önce yerli özel sektör müteahhide, ondan Amerikalı fon şirketine, ondan da İngiliz viski şirketine satılarak yabancılaştırılması” arsız, hoyrat, kirlilik kokan bir transferdir.
Yabancıya servet aktarmadır.
Türk halkının alın teri servetiydi.
Önce ABD fon şirketine aktarıldı.
Sonra İngiliz viski şirketine verildi.
Devletten 292 milyon dolara çıktı.
2 milyar 100 milyon dolara üçüncü alıcısı İngiliz viski şirketini (Diageo) buldu. Hiçbir ilave yatırım yapmadan, taş üstüne taş koymadan, üstelik 17 fabrikada çalışmakta olan işçi sayısını da 2 000 işçiden 1 000 işçiye düşürerek birinci alıcıdan ikinciye, ikinciden üçüncü sahibine geçirildi. 17 fabrikada işten çıkartılan işçilerin de Ankara’da geçen kış aylarında polisin orantısız güç kullanarak ıslak hortumla dövülmesi (4-C’ye karşı çıktıkları için) şiddetin dik alası ve “yerli TEKEL’in yabancılaştırılmasının” tuzu biberi oldu.
Xxx
Rakı da bizim.
İşçi de bizim.
Polis de bizim.
Rakı, “polisimizin ıslak hortumla işçimizi dövmesine” alışkın. Yüzü bunun için kızarmadı. Türkiye pazarına sokup sattığı viskilerde “vergi kaçakçılığı yaptığı için hem yerel mahkemede ve hem de üst mahkemede mahkum olduğu halde” İngiliz viski şirketinin önce Büyük Millet Meclisi’nden çıkartılan “torba yasa kapsamına” alınarak affedilmesi ve sonra da TEKEL’in 17 fabrikasının kaçakçılıktan mahkum viskiciye satılması nerden baksanız utanç verici.
Tarih 2004 yılıydı.
Müfettişler bulup çıkartmıştı.
İçlerinde İngiliz viski şirketinin de bulunduğu yabancı firmalar, vergisiz alan serbest bölgelere getirip depo ettikleri viskilerini “çift fatura” uygulamasıyla iç piyasa sürmüşlerdi.
İthal viski üzerinde vergi var.
Açıkça vergi kaçırılmıştı.
Xxx
Mersin 1 Nolu Vergi Mahkemesi’nin 3 hakimi ile Ankara’da üst mahkeme Danıştay’ın 5 hakimi, bilirkişi raporuna dayanarak ve “gümrüksüz satış mağazaları işletenler enayi mi ki, birim fiyatı 22 dolarlık viskiyi 92 dolara alsınlar” gerçeğinden hareket ederek vergi kaçırıldığını kabul etti. Viski firmalarını mahkum etti. İngiliz Başbakan’ı Blair, Türk Başbakanı Erdoğan’a “viskicilerin affedilmesi” için mektuplar yazdı.
“Torba Yasaya” alındılar.
Viskiciye de af çıktı.
TEKEL’in 17 fabrikasını işte; “vergi kaçakçılığı yaptığı üst mahkeme tarafından da onanmış İngiliz viskici” aldı. Vergi kaçakçısı viskici, Türkiye’nin rakıcısı da yapıldı.
Rakının yüzü var kızardı.
(Uyan Borusu)
Angus’un ahı!
Et fiyatlarını düşürmek için ithal edilen “angus sığırların” akciğerleri hastalıklı çıktı.
Onar onbeşer ölüyorlar.
Bu hayvanların ithal edildikleri ülkelerde iken de akciğerleri hasta mıydı? Türkiye’ye akciğerleri bitik hayvan mı satıldı? Yoksa ülkeye getirilip hayvan yetiştiricilerine satıldıktan sonra iyi bakılamadılar da o yüzden mi akciğerleri derde düştü ölüyorlar?
Net bir açıklama yok.
Angus’un ahı tuttu!