Çeviren : Çiğdem Artık
Çiftçi-Sen’in de bileşenleri arasında yer aldığı Uuslararası Çiftçi Örgütü La Via Campesina 17 Nisan Dünya Çiftçi Mücadeleleri Günü dolayısıyla bir bildiri yayınladı bildiriyi paylaşıyoruz:
Harare: 17 Nisan 2020 -Uluslararası Çiftçi Mücadele Günü- nde La Via Campesina olarak Brezilya’daki #EldoradoDosCarajás’ın anısını ve şirket ve devletlere karşı olan mücadelemizi yaşatmaya devam edeceğiz. Covid-19 krizi bizlere, küresel düzeyde bir agroekolojik gıda sistemleri reformunu talep etmemizin tam zamanı olduğunu gösteriyor.
Devletler, halklarına sağlıklı ve kültürel olarak uygun olan gıdaları temin etmeli; kıtlığı önlemelidir. Ulusaşırı gıda/tarım tekelleri tarafından uygulanan bütün emtia spekülasyon türlerini durdurmalıdır. Açlığa karşı bu savaşta, bir taraftan gerekli tüm sağlık hizmetleri sağlanırken, diğer taraftan geleneksel köylü tarımına yatırım yapılması ve yerel köylü pazarlarının desteklenmesi önemlidir. Topluluklarımızın gıda egemenliğini savunmanın ve kırsalda çalışan köylü ve tüm diğer insanların haklarını güvence altına almanın tam zamanıdır. Şu an için, öncelikle kırsalda çalışanlar, kadınlar, göçmenler ve kentlerdeki işçi sınıfı gibi en hassas durumdaki gruplar olmak üzere, nüfusun çoğunluğu yararına Kamu Politikaları yürütmek elzemdir.
17 Nisan 2020 çerçevesinde çağrılar yaparken LVC tüm üyelerine ve müttefiklerine evlerimizde kalmamızı ama sessiz kalmayarak cinayetleri, tahliyeleri ve ekonomik ablukaları ifşa etmemizi önermiştir. Köylü mücadelelerinin kriminalize edilmesinin ve kırsal ekonominin istikrarsız durumunun vurgulanması ve ifşa edilmesi için taraflara çağrı yapmıştır. Pandemi ile daha da artan devletlerin ihmalciliğini, kendi halkına karşı faşist, patriarkal ve militarist uygulamalarını duyurmak önemlidir. Bu kriz tekrar göstermiştir ki, değişmesi gereken şey kapitalist sistemdir. Bu sistem, yaşam ve doğa ile uyumsuzdur. Daha fazla “yardım” programları için uğraşmanın değil, tarım gıda sistemlerinde yapısal değişiklikleri başlatmanın zamanıdır. Birçok ülkede açlık artacak. Karantina ve köylü tarımının önemsenmemesi dünya çapında açlık sorununun ağırlaşmasına yol açabilir.
LVC olarak bizim görevimiz insanları doyurmak ve bunu yapmaya devam edeceğiz. Sağlıklı gıda üretimi durdurulamaz ve COVID-19 virüsüne karşı mücadelenin ön safında bu gelir. Ancak bu, kriz süresince ve sonrasında köylüler için güvenli ve onurlu yaşam koşullarının sağlanmasını gerektirir. LVC olarak bu 17 Nisan Uluslararası Çiftçi Mücadele Gününde, dünyanın her köşesinde kolektif çalışmaya devam etmeyi, dayanışmayı Enternasyonalizmi sürdürmeyi görev bildik. Bugün toplumu dönüştürücü ve geliştirici fikirleri hatırlatma zamanıdır. Sizleri bu acil durum ile başa çıkabilmenin cevaplarını bulmak için toprağı kazmaya; ittifak ve dayanışma tohumları ekmeye; ekonomik durgunluk döneminde çiftçi ve işçiler olarak kolektif haklarımızı hasat etmeye davet ediyoruz. Direniş devam ediyor!
Çözüm bulmak için toprağı kazalım!
Tarihten ders çıkarmamız gerekir. Yüzbinlerce yıldır yaşamımızı kolektif bir şekilde çalışma ile örüyoruz. Sivil toplum, örgütlü halklar ve devletler, adalet ve onur için büyük çoğunluğun yararı adına birlikte çalışmalıdır:
Kamu Politikalarının halkların yaşamlarındaki kapsamlı etkilerini anlamamız elzemdir. Kentsel ve kırsal işçi sınıfının eğitim, sağlık ve daha iyi yaşam koşulları haklarını savunmak önemlidir. Özelleştirilmiş kamu hizmetlerini düzeltmek görevimiz. Kamu sistemlerini yürürlükten kaldıran hükümetler, şimdi, bu ölümcül hatalarının bedelleri ile yüzleşiyor.
Gıda Egemenliği nüfusun sağlıklı ve sürdürülebilir beslenmesi için hayatidir. Yerel Köylü Pazarları, açlığı önlemek ve şehirlerin arzını karşılamak için en kısa sürede tekrar açılmalıdır. Bu kriz döneminde, devletler küçük ölçekli üretim yapan çiftçilerin ürettiği ürünleri kamuya sunmak için satın almalıdır. Agroekoloji ilkelerini benimsemeli; süpermarket ve büyük gıda zincirlerinin sağlayamadığı bağışıklık sistemimizi güçlendiren besin değeri yüksek ve sağlıklı gıdalar ile topluluklarımızı beslemeliyiz.
Devletler, Kaliteli Kamu Sağlık Hizmetlerine güvence vermeli ve buna yatırım yapmalıdır. COVID 19 krizi çerçevesinde, yaşam savunusunun bir taahhüdü olarak, hiçbir ayrımcılık gözetmeden, kır ve kentte ücretsiz test ve tedaviye erişimi sağlamak önemlidir. Kâr sağlayarak ya da hizmetleri özelleştirerek krizi fırsata çeviren tüm girişimleri kınıyoruz.
Özel ve ulusötesi şirketlerin toplu işten çıkarma, tarım işçilerini köle olarak kullanma, güvencesiz fazla mesai, %60a varan maaş indirimleri gibi istismarcı uygulamalarını kınıyoruz. Hükümetler, işçilerin lehine işleyen kamu politikalarını sağlamalı ve büyük çoğunluğun çıkarlarını gözetmelidir. Hızlı, kararlı ve uyum içinde harekete geçilmelidir. Doğru ve acil önlemleri almak, hayatta kalmak ve çökmek arasındaki farkı yaratacaktır.
İnsan Hakları / Köylü Hakları – karantina altında bile süren savaş, askerileşme ve ölüm ikliminde, İnsan Hakları, Barış ve yaşam alanlarını savunan kadın ve erkeklerin yaşamı için mücadele etmeliyiz. Kolombiya, Brezilya, Ekvator, Honduras, Filistin, Filipin ve tüm dünyadaki şiddete, ölümlere ve hukuksuzluklara son verin!
2018’de kabul edilen BM Deklarasyonunda belirtildiği gibi Köylü Hakları güvence altına alınmalıdır. Toprağa, tohuma ve insanları güvenle beslemek için gerekli tüm koşullara erişimin sağlandığından emin olmalıyız. Bu çerçevede, kırsal alandaki altyapının geliştirilmesi gıdaya erişimi artıracaktır. Bu krizde, doğa ile uyumlu Tarım Reformu ve Köylü Tarımı ile işlenen alanları arttırarak, verimliliği yükselterek, hem nüfusa sağlıklı gıdayı sağlamalı hem de gezegeni soğutmalıyız.
İttifak ve dayanışma tohumları ekelim!
Bu kriz aynı zamanda değişim rüzgarlarının yayılması için de bir fırsat. Farklı bir toplum ve tarım gıda sistemi için topraklarımızı hazırlamalıyız. Bu görev için serpilebilecek ittifaklar yaratmak gerekiyor. Dayanışma ve enternasyonalizm, toplumlarımızın yeniden inşasında aşağıdaki değerlere sahip olmalıdır:
Kır/Kent İttifakı – kırsalda ve kentte çalışan işçi sınıfı hakları bağlantısını kuracak, yaşam kalitesini düşmesine, hak ihlallerine, toplu işten çıkarmalara ve tahliye kararlarına karşı birlikte hareket edecek güçlü ittifaklara ihtiyacımız var.
Üreticiler / Tüketiciler – Tarımda spekülasyona ve metalaştırmaya karşı direnmeliyiz. Buna karşın, lar karşısında, yerel köylü pazarlarını güçlendirerek, adil ticaret, takas ve diğer yenilikçi dayanışma yöntemleri ile farklı sistemler kurarak kendi yerel ağlarımızı örmeliyiz.
Hassas Sektörler – Yaşam savunusuna olan bağlılık ve çeşitliliğe olan saygıyla birlikte, LGBTIQ grupları, engelliler, yaşlılar, kadınlar ve ölümcül hastalar gibi en hassas toplum kesimleri ve yoksullaşan alanlar savunulmalıdır.
Blokajlara ve Müdahalelere karşı: Küba, Venezuela, Filistin ve İran gibi ülkeler ile dayanışma göstermeli; yetersiz tıbbi malzeme ile toplumun geniş kitlesinin yaşamını tehlikeye sokan emperyalist ABD’nin acımasız ekonomik blokajları ve askeri müdahalelerini kınamalıyız. Venezuela tarafından yapılan borç isteğinin reddi ile IMF’nin kırsalda yaşayanları ve işçileri nasıl yüzüstü bıraktığını gösteriyor. Ancak Küba yüzlerce ülkeye “Tıbbi Tugaylar” göndererek, herhangi bir ayrımcılık gözetmeden hizmet ve deneyimlerini onlar ile paylaşarak tüm dünyaya dayanışmayı somut bir şekilde göstermiştir. #CubaSavesLives.
Çiftçiler ve işçiler olarak müşterek haklarımızı hasat edelim!
Covid-19 sonrası yaşayacağımız ekonomik gerileme gibi durumlarda emekçi sınıflar, köylüler ve toplumun çoğunluğu için acilen iyi meyveler hasat etmek gerekir: şimdi tam zamanı!
Devletlerden taleplerimiz:
Vergi cennetleri baskı altına alınarak vergi kaçakçılığı ve para aklama sona erdirilmeli, zengin ve ayrıcılıklı şirketler vergilendirilmelidir.
Dış borçlar silinmeli, Sağlık, Eğitim, İş ve Kırsal alan yatırımları ile ilgili kamu politikalarına yeniden yatırım yapılmalıdır.
Son 50 yıldır dünyaya hakim olan IMF ve Dünya Bankasının neoliberal reçeteleri reddedilmelidir. IMF Afrika, Asya ve Latin Amerikanın doğal kaynaklarının yok edilmesine ve ülkelerin demokratik kuruluşlarının tek tek yıkılmasına aktif olarak destek sağlamıştır.
COVİD-19 mücadelesi için kullanılan ilaçlarda patent hakkı sınırlandırılmalı, eşit erişim sağlanmalıdır.
Dünya genelinde yaşamsal ihtiyaçları karşılayabilecek düzeyde bir gelir belirlenerek tüm yurttaşların hakkı olarak ilan edilmeli, milyonlarca işsiz aileye, istikrarsız koşullarda çalışanlara, kendi işlerinde çalışanlara gerçek destek sağlanmalıdır.