Via Campesina Avrupa Koordinasyonu, Beyrut ve Paris’teki katliamlara ilişkin bir basın açıklaması yayınladı. Açıklamada “Bu son saldırıların, daha fazla savaşın meşrulaştırılması için tuz biber olmasını değil, siyasi liderler ve vatandaşlara, adaletsizlik, açgözlülük ve şiddet doğuran mevcut sistemin değişmesi gerektiğini anlatan bir uyanış çağrısına dönülmesini umuyoruz. Yas, acı ve korkunun arasında, daha iyi bir dünyayı inşa etme kararlılığımız galip gelmelidir” denildi. Açıklama şöyle:
Bugün dünyayı enkaz haline getiren rastgele şiddet geçen hafta Avrupa’yı bir kez daha vurdu. Paris, bu sene ikinci defa, gelişigüzel ölümcül barbarlığın hedefi oldu. Bu trajik olayların ardından, Via Campesina Avrupa Koordinasyonu (ECVC) Fransa halkı ile derin bir dayanışma içinde olduğunu ifade etmek istiyor ve masum sivillere karşı işlenmiş olan bu korkunç nefret eylemlerini derinden kınıyor.
Fakat Fransa’daki eylemler bir dizi bomba ve saldırı eylemlerinin son durağıydı. Paris’ten bir gece önce Beyrut’u hedef alınmış ve 43 sivilin öldürülmüştür. Ondan birkaç saat önce de Bağdat’ta bir cenazeye düzenlenen saldırıda 18 kişi hayatını kaybetmiştir.
Trajedinin ortasında, Fransa’daki ve Lübnan’daki – aynı zamanda Türkiye, Kenya, Suriye, Filistin ve masum insanların hayatlarını kaybettiği her yerdeki – olaylar insanlık ve dayanışma için mücadeleye olan inancımızı kuvvetlendirmelidir. Bu prensipler, sistematik olarak sadece savaş ile değil, aynı zamanda ticaret politikaları ve şirketler tarafından da çiğnenmektedir. En önemli öncelikleri kar olan bu politikalar ve şirketler, insan hayatını giderek değersizleştirmektedir.
Bu katliamları kınarken, ECVC aynı zamanda iktidarların sahiplendiği savaşçı cevap ve söylemlere karşı bir uyarıda bulunmak istiyor. Bunun yerine, biz Avrupa dış politikasının ciddi bir şekilde tekrar gözden geçirilmesini talep ediyoruz. Baskıcı devletleri desteklemeyen ya da kirli silahlı gruplara finans ve silah desteği vermeyen bir dış politika talep ediyoruz. Dahası, varolan dış politika, buradaki ya da Güney ülkelerindeki yerel halkların hakları ve hayatlarını önemsemeyerek Batılı çok uluslu şirketlerin karını maksimize etmeye yönelik olan seçeneklere doğru büyük bir eğilim göstermektedir. Dolayısıyla istikrarsızlık, göç ve şiddeti kışkırtmaktadır.
Avrupa’daki köylü örgütlerimiz için, saldırılardan önce de çalışmalarda bulunulan fakat şimdi oldukça yoğunlaşan, Fransa’daki güvenlik yığılması bir endişe yaratmaktadır. Hollande yönetimi tarafından üç aya uzatılmış bir Olağanüstü Hal ve anayasa değişiklikleri önerisi getirilmiştir. Bunlar, sivil toplumun eylem alanını ve toplumsal protestoların ilerleyişini oldukça kısıtlama riskini doğurmaktadır. Yaklaşan iklim konferanslarının Paris’te, sivil toplumun katılımı dışlanarak gerçekleştirilmesi olasılığı endişe vericidir. Avrupa’daki birçok siyasi liderin göçmen karşıtı bir duruş sergilemesi de aynı derecede kaygılandırıcıdır. Diğer terör mağdurlarına kapılarımızı kapatmak, Avrupa’nın beyan ettiği humanist misyona büyük bir darbe vuracaktır.
Bu son saldırıların, daha fazla savaşın meşrulaştırılması için tuz biber olmasını değil, siyasi liderler ve vatandaşlara, adaletsizlik, açgözlülük ve şiddet doğuran mevcut sistemin değişmesi gerektiğini anlatan bir uyanış çağrısına dönülmesini umuyoruz. Yas, acı ve korkunun arasında, daha iyi bir dünyayı inşa etme kararlılığımız galip gelmelidir.
Genevieve Savigny, ECVC Koordinasyon Komitesi Üyesi
Paula Gioia, ECVC Koordinasyon Komitesi Üyesi