Via Campesina Avrupa Koordinasyonu, ITPGRFA (Gıda ve Tarım için Bitki Genetik Kaynakları Uluslararası Anlaşması) ve UPOV (Yeni Bitki Çeşitlerini Koruma Uluslararası Birliği) Sözleşmesi arasında – özellikle 9. Madde hakkında – olumlu bir etkileşim kurulmasını teklif ediyor.
ÇEVİRİ: ERDOĞAN USTA
I – Giriş
Bitki yetiştiricilerinin sahip olduğu bütün çeşitler, çiftçilerin tarlalarından toplanan tohumlardan gelir. ITPGRFA’nın amacı, bu bitkilerin genetik kaynaklarının korunmasıdır.
Soğuk hava depolarında depolanmış olan kaynakların daha fazla gelişme şansı bulunmuyor. Sadece çiftçilerin her yıl seçip ekimini yaptıkları bitkiler, her bir tarlanın kendi koşullarına, tarım yapma biçimine ve bütün bu koşulların beraberinde getirdiği gelişmelere adapte olabilirler. Onların sahip olduğu çeşitlilik ve yine bu çeşitlilik içindeki değişkenlikleri, uyum yeteneklerine ve dayanıklılıklarına katkıda bulunan temel etmenlerdir. Toprağın çeşitliliği, onların da muazzam bir çeşitliliğe sahip olmasını güvence altına alıyor. Her bir toprak parçası için, başta iklim değişikliği olmak üzere, giderek daha da hızlı biçimde yaşanmakta olan yetiştirme koşullarındaki değişime uyum sağlamak için gerekli olan şey, gen bankalarında değil, tohumlarını özenle seçen çiftçilerin tarlalarında bulunuyor.
Oysa bitki yetiştiricilerinin seçtiği çeşitler, tek kültürlü üretim koşullarına daha iyi uymak için kimyasal girdiler kullanan araştırma merkezlerinde tektipleştir ve stabilize edilir. Bu çeşitler, girdilere daha iyi tepki veren, belirli bir yeni patojene veya buna benzer şeylere karşı direnç gösteren spesifik özellikler geliştirebilir. Dahası, seçim teknikleri keskinlik kazandıkça, genetik havuzdaki çeşitliliğin azaldığı ve yeni seçilen monogenetik özelliklerin hızla yayıldığı gerçeği de göz ardı edilir. Tüm bitki genotipinin her bir arazi parçasına ve o arazilerin sahip olduğu iklimsel değişkenliklere adaptasyonu, ancak çiftçilerin sayısının artması ve tohum seçiminin de esas olarak girdilere dayalı olarak yapılmaması ile mümkün olabilecektir. Bu durum, bitki yetiştiricilerinin sahip olduğu çeşitler için de geçerlidir.
Çiftçilerin, bitki genetik kaynaklarının korunması ve geliştirilmesi konusunda muazzam bir katkı sunuyor olmasından son derece memnunuz ve ITPGRFA’nın 9. maddesinde tanımlandığı gibi, çiftçilerin haklarının güvence altına alınması koşuluyla, bu katkıyı sunmaya da devam edeceğiz. Bu katkı, kaynakların yenilenmesi ve iklim değişikliğine adapte olmuş yeni çeşitlerin seçilmesi yoluyla tarımsal üretimi ve gıda teminini sağlamak için son derece önemlidir. Kimyasal girdilerin kullanımının azaltılması da şarttır.
II – Çiftçilerin sahip oldukları bilgiyi koruma, elde edilen kazançtan pay alma ve ulusal düzeyde karar alma süreçlerine katılma hakları
a) Bu haklar, bir bütün olarak gıda ve tarım için bitki genetik kaynakları (PGRFA) ile ilgilidir. Bilginin korunması ve kazancın paylaşımı, ek 1’de belirtilen türler için ITPGRFA çok taraflı sistemine (MLS), diğer türler için ise Nagoya Protokolü’ne dayanmaktadır.
MLS’i ve protokolü, MLS’de yer almayan ve herhangi bir kamu otoritesinin de kontrolünde bulunmayan çoklu toplama yöntemleri ile aşmanın mümkün olabildiği koşullarda, ya da PGRFA’lar arasında gerçekleşen işlemleri takip edebilecek etkili bir sistemin yokluğunda; bu sisteme erişimin sunabildiği bütün mali kazanım, birkaç sembolik bağış ile sınırlı kalacaktır. (Günümüzde yaşanmakta olan durum da budur.)
Çiftçilerin sahip olduğu bilgi de, seçip depoladıkları tohumlar da, onları toplayan ve MLS’e ya da diğer kamusal ya da özel koleksiyonlara ekleyen sayısız araştırmacının erişimine, ücresiz ve koşulsuz biçimde açık bulunuyor. UPOV’un düşüncesine göre, tohum üreticilerine tanınan istisna, (ki bu istisna, korunan çeşitlerin bir diğerine tercih edilmesine zemin sunmaktadır) kazanç paylaşımının parasal olmayan bir formunu oluşturur. Çiftçiler çoğu PGRFA’yı hiçbir ücret talep etmeden sunmakta iken, bu paylaşım sadece tohum üreticilerine kazanç imkanı sunduğundan, hiçbir biçimde adil değildir.
Via Campesina Avrupa Koordinasyonu, ister ortaya çıkan kazanç (çiftliklerde yeniden üretilen tohumlarda olduğu gibi) parasal olmayan bir niteliğe sahip olsun, isterse de (çiftliklerde yeniden üretilemeyen tohumlardaki gibi) parasal bir nitelik taşısın, kazancın paylaşımı için bypass edilemeyecek basit ve adil bir sistemi desteklemektedir.
UPOV, çiftçilerin kendi hasatlarından topladıkları tohumları serbestçe, koşulsuz olarak ve ücretsiz olarak kullanma hakkını tanımalıdır. Bu durum, bir tohum yetiştiricisinin sahip olduğu patent ve mükiyet haklarına konu olan tohumları da içerir.
Böylelikle, kendi ekim koşullarına göre tohumlarını seçen ve adapte eden çiftçiler, bitki genetik kaynaklarının çeşitliliğini bir kez daha zenginleştirebileceklerdir.
b) Yeniden üretilemeyen tohumlar (F1 melezleri, infertil olan erkek tohumları, sonlandırıcı tohumlar…) bu adil ve parasal olmayan paylaşımlara veya bitki genetik kaynaklarının çeşitliliğinin gelişmesine izin vermez. Via Campesina Avrupa Koordinasyonu, çiftçilerin kendi hasatlarından elde ettikleri tohumları ücretsiz olarak kullanmalarını sınırlandıran her türlü fikri mülkiyet hakkına karşıdır. Bununla birlikte, üye devletlerin bu tür mülkiyet haklarının kullanımına izin veriyor oluşları nedeniyle, bu tür mülkiyet haklarının koruması altındaki tohumların kullanımı, parasal olmayan paylaşımı da engellemektedir.
Üye ülkeler, teknik ya da yasal nedenler ile çiftliklerde yeniden üretilebilir olmayan tohumların ticarileştirilmesini vergilendirirler. Toplanan bu vergiler, ITPGRFA kazanç paylaşım fonuna ya da benzeri nitelikte bir CDB fonuna aktarılır. Uygulanacak verginin toplam tutarı, kazanç paylaşım fonunun ihtiyaçları ile orantılıdır.
Elde edilen faydanın bu biçimde adil paylaşımı, burada ileri sürüldüğü gibi, UPOV Sözleşmelerinde de eşdeğer bir yorum yapılmasını gerektirir.
c) UPOV sözleşmelerinin ulusal düzeyde uygulanması, çiftçilerin hakları ve PGRFA’ların korunması üzerinde önemli bir etkiye sahiptir.
UPOV, çiftçilerin yasaların hazırlanması sürecine ya da sözleşmeye konu olan husularda ulusal ya da bölgesel düzeydeki karar alma süreçlerine katılımının sağlanmasını, sözleşmenin tüm tarafları açısından bir zorunluluk haline getirmelidir.
III – Çiftçilerin, çiftliklerinde elde ettikleri tohumları ya da yayıcı malzemeleri muhafaza etme, kullanma, takas etme ve satma hakkı
Bu haklar, resmi bir katalogda kayıtlı olup olmadığına ve/veya bir bitki çeşitliliği sertifikasına yahut patentine tabi olup olmadığına bakılmaksızın, çiftliklerden elde edilen tohumların tümü için geçerlidir. Bu hakların sahipleri, o tohumları çoğaltmak ya da pazarlamak isteyen çeşitli kişi ya da şirketler değil, bizzat o tohumları kendi hasatından ayırıp saklayan çiftçilerin kendileridir. Çiftçilerin bu hakları, tohum endüstrisine ticari tohum üretimi için taşeronluk yapılan durumlarda geçerli değildir.
ITPGRFA, bu haklara herhangi bir sınırlama getirmez ve ulusal mevzuata tabi olarak uygun şekilde korunmaları sorumluluğunu hükümetlere bırakır.
Oysa UPOV, yetiştiricilerin stabil ve tektipleştirilmiş çeşit yetiştirme hakkının altını çizmektedir. Bu durum hükümetleri, çiftçilerin haklarını ihlal edecek yasalar çıkarmaya zorlamaktadır.
1978 Sözleşmesi, tohum yetiştiricilerinin haklarını ticari amaçla üretim yapmakla ve söz konusu çeşitlerin yeniden üretimi ile ilgili materyali pazarlamakla sınırlandırıyordu. Çiftçilerin, kendi çiftliklerinden elde ettikleri tohumları saklama ve kullanma haklarını sorgulamıyordu. Bununla birlikte, söz konusu bu tohumların satılmasının ve takasın da bir tür ticari işlem olarak görüldüğü ülkeler açısında da takas edilmesinin engellenebileceğini söylüyordu.
1991 Sözleşmesi, tohum yetiştiricilerinin haklarını, tohum çeşitlerinin yeniden üretimine doğru genişletmektedir. Bu nedenle de, korunan bir türün yeniden üretimi gerçekleştirildiğinde, çiftçilerin kendi çiftliklerinden elde ettikleri tohumları muhafaza etme, kullanma, takas etme ve satma haklarını ihlal etmektedir.
a) UPOV Sözleşmesini benimseyen ülkelerin büyük bölümü, tohum satışını stabil, tektip ve tohum yetiştiricisinin sahip olduğu haklar ile koruma altına alınmış olan türlerle sınırlandırdılar. Dahası, kayıt ve sertifikasyon maliyetleri de bu tohumların çoğunu böyle bir bitki yetiştiricisinin hakkı kapsamındaki çeşitlerle sınırlamaktadır. Dolayısıyla da pratikte sadece korunan tohum çeşitlerine ya da F1 hibritlerine erişim imkanı kalan çiftçiler, tohum üzerinde sahip oldukları tüm hakları yitirmektedirler.
UPOV, sözleşmeli tarafların pazarlarını çiftçilerden gelen ve homojen ya da istikrarlı olmayan tohumlara açmalarını zorunlu kılmalıdır.
b) 1991 Sözleşmesinin 15(i) maddesine göre bitki çeşitliliği hakları, ticari olmayan amaçlar için özel olarak gerçekleştirilen eylemleri kapsamaz. Bu istisnanın katı yorumu, sadece kendi bahçesinde üretim yapan ve ürününü satmayanlarla sınırlıdır. Oysa böylesi katı bir yorum, insanların gıdaya erişim hakları ile çelişmektedir. Gezegendeki mevcut gıdaların %70’i, küçük ölçekli çiftçilerin, dünyadaki ekilebilir arazinin sadece dörtte birini kullanarak gerçekleştirdiği geçimlik çiftçilik faaliyetlerinden geliyor. Onların kullandığı tohumların büyük bölümü, enformel köylü tohum sistemlerinden temin edilmektedir. Zira onlar, ne ticari tohumları ne de onları yetiştirmek için gerekli olan diğer girdileri satın alabilecek bir mali olanağa sahip değiller. Onlar, ürettikleri ürünleri yerel pazarlarda satıyorlar, tohumlarını da yine yerel pazarlarda takas ediyorlar.
UPOV, 15 (i) maddesinin uygulanmasını, yerel pazarlar için küçük çaplı geçimlik tarımsal üretim gerçekleştiren tüm küçük ölçekli çiftçileri de açıkça kapsayacak biçimde genişletmelidir. Küçük ölçekli bir çiftçi, uluslararası insan haklarına göre, ailesine yiyecek, gelir ve sosyal ve kültürel yaşam sağlamak için yeterli toprağa sahip bir çiftçidir. Ulusal yasalar, bu özel niteliği, ulusal ekonomik çerçeveye göre tanımlar.
c) 1991 Sözleşmesinin 15(ii) maddesine göre bitki çeşitliliği hakları, deneysel çalışmaları ya da yeni çeşitlerin seçimini kapsamaz. Oysa kendi çiftliğinden elde ettiği tohumları kullanan çiftçiler, korunan çeşitliliği asla aynı biçimde yeniden üretmezler. Aksine, onu yerel yetiştime koşullarına uyarlarlar. Çiftçiler çok nadiren yöneltilmiş tozlaşma yaparlar. İlk çeşitlilikten farklı yeni bir çeşitlilik elde etmeden önce, türlere bağlı olarak (yani bitkinin çapraz tozlaşma veya kendi kendine tozlaşma yapıp yapmadığına bağlı olarak) az ya da çok ölçüde serbest tozlaşma gerektiren evrimsel kütle seçimlerini uygularlar. Onların yaptıkları bu seçimleri, ürünlerinin ticari Pazar için elverişli olması temeline dayanarak yasaklamak, pratikte, köylülerin seçim yapmasının yasaklanması, dolayısıyla da onun beraberinde getireceği en büyük yarar olan, bu seçimlerin yerel koşullara en iyi biçimde adapte olabilmiş uygulamaları açığa çıkarması ihtimalinin yasaklanması anlamına gelecektir.
UPOV şunları açık bir biçimde tanımalıdır:
Çiftçiler, Pazar için yaptıkları üretimin bir parçası olarak kullandıkları evrimsel ve uyarlanmış kütlesel seçimler de dahil olmak üzere, seçim istisnası hakkına sahiptir.
Çitfçiler, kendi çiftliklerinden elde ettikleri ve bitki çeşitliliği hakları ile korunmakta olan türlerden gelen tohumları, çeşidin devamlılığı için özel uygulamalar yapmamaları ve korunan çeşitlilik değerlerini satma iddiasında bulunmaları şartıyla, sınırlı miktarlarda satma ve takas etme hakkına sahiptir. Bu miktar, kendi çiftliklerinde kullanmak için ihtiyaç duydukları miktar ile sınırlıdır.