Koruma Kurulu’na başvuran girişimden Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Çiğdem Kafesçioğlu, bostan evi, ahırı, havuzu, kuyusu ve kanalıyla Osmanlı kent tarımcılığının günümüze ulaşabilen tek örneği bostanın, sur boyu restoran, havuz, ve kafelerin yer alacağı park projesine dahil edilmesini istedi. Kafesçioğlu bu talep için gittikleri Fatih Belediye Başkanı Hasan Suver’in, “Toprak kültürel bir değer değildir” dediğini öne sürdü. Bostanın tarihçesine dair hazırlanan ilk rapor da ilgili kurumlara sunuldu. Salı günü de belediye iş makinaları bu kez komşu Belgradkapı’da mahsul toplama için iftar vaktine kadar süre verdi ve ekili tarihi bostanlara girip moloz dökmeye başladı.
BİZANS’tan Osmanlı’ya, ondan Cumhuriyete miras kalan Yedikule bostanları 1500 yıl sonra dozerin ekili alana girip moloz dökmesiyle tarihe gömüldü. Fatih’te Sulukule projesinden sonra bu kez Yedikule bostanlarıyla ilgili 3 günde onaylanan bir proje uygulamaya konuldu. Yerli-yabancı üniversitelerden Osmanlı ve Ortaçağ tarihçileri ve mimarlardan oluşan 30 kişilik Yedikule Bostanlarını Koruma Girişimi, bostanı ve tarihi müştemilatlarını korumak için harekete geçti.
BAHÇELERİN KORUNMASI, YARATICILIĞIN DEVAMI İÇİN ŞART Koç Üniversitesi Sanat Tarihi ve Arkeoloji Bölümü’nde Prof. Alessandri Ricci, 5 yıl önce İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti’nin Kalbi Tarihi Yarımada konulu sempozyumda “İstanbul’da Manevi Kültürel Miras: Kara Surlarının Bizans Bahçeleri” başlıklı tebliğinde Yedikule bostanlarıyla ilgili özetle şunları aktarıyordu:
“İstanbul ili Fatih ilçesi Hoca Evhaddin Mahallesi, 2454 ada, 35 parselde bulunan ve 1875 tarihli Ekrem Hakkı Ayverdi yayını İstanbul haritalarında yeralan tarihi bostan evi, zemin artı normal katlı ahşap yapı ile tek katlı almaşık örgülü kuyu, havuz gibi bostan müştemilatlarının Osmanlı tarım teknolojisini gösteren, korunması gerekli yapılar olduğundan, tescilleri ile parselde yeralan ağaçların tespiti konusunda gerekli işlemlerin kurulunuzca yapılmasını arz ederiz…”
“Konstantiniyye şehrinin savunma sisteminin çevresindeki araziler, şehre ürün sağlayan tarım alanları olarak işlev görmüş olmalıdırlar. 6. Yüzyılda yazılmaya başlanan, Geponika olarak bilinen Bizans metni bunu destekliyor. Manevi Kültürel Misarın (ICH) Korunmasına ilişkin UNESCO’nun 2003 Konvansiyonuna göre bahçelerin korunması, ‘yaratıcılığın devamı için teminattır’. Kara surlarındaki bahçeler, derin tarihi kökleri olan sosyal pratiğin ifadesidir. Kara surları boyundaki bahçe pratiği… iş bölüşümü ile aynı aile örgüsü ve nesiller boyunca ilerletilmelidir. Bu İstanbullu gelenek korunmalıdır. Bu Maddi Olmayan Kültürel Mirasın gereken şekilde devamı, bostanların hemen yanında maddi kültürel miras olan Kara surlarının muhafazası ile birlikte düşünülmelidir.”
Koruma Kurulu’na başvuran girişimden Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Çiğdem Kafesçioğlu, bostan evi, ahırı, havuzu, kuyusu ve kanalıyla Osmanlı kent tarımcılığının günümüze ulaşabilen tek örneği bostanın, sur boyu restoran, havuz, ve kafelerin yer alacağı park projesine dahil edilmesini istedi. Kafesçioğlu bu talep için gittikleri Fatih Belediye Başkanı Hasan Suver’in, “Toprak kültürel bir değer değildir” dediğini öne sürdü. Bostanın tarihçesine dair hazırlanan ilk rapor da ilgili kurumlara sunuldu. Salı günü de belediye iş makinaları bu kez komşu Belgradkapı’da mahsul toplama için iftar vaktine kadar süre verdi ve ekili tarihi bostanlara girip moloz dökmeye başladı.
KORUMA KURULU KARARI, YÖNETİM PLANINA AYKIRI Tarihi Yedikule bostanlarının yer aldığı sur içindeki park projesi, İstanbul 2 Numaralı Yenileme Alanları Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 26 Haziran tarihli kararıyla ortaya çıktı. Koruma Kurulu’nun kararında, “Kurulumuzun 21.05.2013 tarih ve 270 sayılı kararıyla uygulama projesi onaylanan, Yedikule-Belgradkapı Arası Yenileme Avan Projesi Revizyonunun değerlendirilmesinin istendiği İBB Başkanlığı Fen İşleri Daire Başkanlığı Yapı İşleri Müdürlüğü’nün 20.06.2013 günlü yazısı, uzman raporu incelendi, görüşmeler sonucunda; Yedikule-Belgradkapı Arası Yenileme Avan Projesinin düzeltmelerle uygun olduğuna karar verildi.” denildi. Girişim üyeleri, projenin ve Koruma Kurulu kararının İBB’nin 2011’de hazırladığı Tarihi Yarımada Alan Yönetim Planı’nının 101. sayfasındaki “Sura bitişik alanlardaki 1875 tarihli haritada yer alan günümüze kadar mevcudiyetini devam ettiren bostan alanları korunacaktır” ibaresi ile açıkça çeliştiğini belirttiler.
GÜNDE GEÇTİ, CHP MUHALEFETİ YETMEDİ Fatih Belediye Başkanlığı, Koruma Kurulu kararını dayanak göstererek hazırlanan raporu 4 Temmuz’da İmar ve Turizm Komisyonlarının onayına sundu. Proje CHP’li mimar Gülay Yedekçi Arslan’ın tek hayır oyuna karşılık 3 oyla geçti. Ertesi gün belediye meclisine sunulan proje burada da 12 CHP’li üyenin muhalefetine karşı rağmen 24 oyla onaylandı. Çarşamba komisyondan, Perşembe meclisten geçen proje, Cuma günü dozerle uygulamaya konuldu. 6 Temmuz günü dozer çevredeki molozlarla birlikte çıkan hafriyatı ekili bostanın üzerine dökmeye başlarken aileler apar topar mahsulü toplamaya başladı. Sur dibinde Topkapı- Yedikule arasında toplam 200 dönümü bulan ve lahana, semizotu, soğan, maydanoz, nane, marul gibi ürünlerin yetiştirildiği bostanlardan 50’ye yakın aile geçimini sağlıyordu.
“Fatih Belediyesi’nin müdahale ettiği bostanlardan biri olan Hazinedarbaşı Süleyman Ağa ibn İsmail’in mevcut vakıfnamesinde (1708) şöyle bir ifade geçer: ‘Mahmiyeyi mezburede Yedikule kurbinde Haci Piri mahalesinde kain bir tarafından Bayram Paşa Vakfı Bostanı ve bir tarafından Belgrad Kilisesi ve bir tarafından Şeytanoğlu menzili ve bir tarafından tarik-i amme ile mahdud bir kebir bostan kuyusu ve dolab ve bahçivan odası ve kenef ve samanlık ve ahuru müştemil mültefit el-eşcar bostan tabir olunur mülk bahçeyi…’ Burada tarif edilen bostanlar ve şu anda Panagia Rum Kilisesinin etrafındaki bugüne ulaşmış bostanlar, Fatih Belediyesi’nin hazırladığı projenin içindedir. Vakıfnamede adı geçen yapı türlerinden günümüze çok azı ulaşmıştır. Fatih Belediyesi’nin müdahale ettiği bostanlardan birisi ise Ekrem Hakkı Ayverdi tarafından hazırlanan 19. Yüzyıl İstanbul haritasında gösterilen Yedikule Kapısı’nın hemen önünde ve surlar içinde olan İsmail Paşa Bostanı’dır. Bugün aynı bostanın içinde bostan evi, tek katlı almaşık örgülü kagir ahır, taş örgülü kuyu ve havuz gibi bostan müştemilatı mevcuttur. 19. yüzyıl Ayverdi haritasına göre bugün ki ahşap ev ve ahır aynı konumda yer almaktadır. Bu bostanın önemli bir özelliği Osmanlı tarım teknolojisinin yapı örneklerini günümüze taşımıştır. Şu anda bu yapıları korumak için herhangi bir mekanizma yok ve bostanın tarımsal alanı tamamen molozla gömülmüştür.”
Kaynak : Hürriyet – 19 Temmuz 2013