Çiftçi-Sen Soma’nın Yırca Köyü’nde yaptığı bir kitlesel basın açıklamasıyla meclisteki Zeytinlerin Yokedilmesine Yönelik Yasa’yı protesto etti. Yırca daha önce binlerce zeytin ağacının kesilmesi ve köylülerin direnişiyle gündeme gelmişti.
Yırca ve civar köylerden köylülerle, Çiftçi-Sen Genel Sekreteri Ali Bülent Erdem, Çifrçi-Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Adnan Çobanoğlu’nun da bulunduğu eylemde Erdem basın açıklamasını okudu. Eylemde söz alan köylüler de yasa tasarısına ilişkin tepkilerini dile getirdiler.
Eylemde okunan açıklama şöyle:
Bu gün bir kez daha burada Yırca’dayız. Yırca’dayız, Çünkü termik santral yapımına karşı zeytin ağaçlarını korumak için kadınıyla, genciyle, yaşlısıyla mücadele eden ve sonunda kazanan Yırcalılar, zeytin için mücadele edenlere örnek olmuştur.
AKP Hükümeti 17 Mayıs 2017 tarihinde “Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve KHK’larda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı”nı TBMM Başkanlığına sunduğunda akla ilk gelen yine kanunsuz bir şekilde zeytin ağaçları katledilen ama mücadeleyi kazanan Yırca olmuştur. Onun için Hükümetin bu zeytin ağaçlarının katlini kolaylaştıracak olan yasa değişiklik isteği “Yırca Yasası” olarak adlandırılmıştır..
Kanun Tasarısında zeytinliklerin kullanımına yönelik değişiklik teklifi zeytin yetiştiricileri ve tarım açısından endişe vericidir. Zeytinle geçimini sağlayan 750 bin aileyi zeytinliklerinin her an için yok edilebileceği endişesi ve aç bırakma tehdidi altında yaşamaya mahkum etmektir.
Ege ve Marmara bölgelerinde Tütün Yasası sonrasında tütün üretemeyen ve Şeker Yasası ile getirilen kotalardan sonra şekerpancarı üretemeyen üreticilerin yaşama çaresi olarak gördüğü ağaçtır zeytin. Bu aileler ellerindeki, avuçlarındaki bütün birikimleriyle sadece zeytin fidanını değil, umutlarını da toprağa dikmişlerdir. Onlar için kentlerde ucuz işgücü olmamanın, madenlerde ölmemenin son çaresidir zeytin ağaçları
Sahil şeridimiz boyunca dikili olan zeytinler yüzyıllardır orada yaşamaktadırlar. Asırlık özellikleri ile mutlaka korunması gereken birer kıymetli tarihi eserdir, geleceğe mirastır.
AKP Hükümetini, yürürlükte olan “3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkındaki Kanun” zeytinliklerin yok edilmesini zaman zaman yasal olarak engellediğinden dolayı rahatsız etmiştir, zeytinlik alanlarını ranta açabilmek için daha öncede 6 kez Meclise kanun tasarısı getirmiş ama değiştirmeyi başaramamıştır. 2012 yılında zeytinliklerin katledilmesini engelleyen yasal engelleri “Kanun Hükmünde Kararname” çıkartarak aşmaya çalışmış , bu kez de Danıştay Daireler Kurulu kararnameyi “Kanunsuz” olduğundan dolayı iptal etmiştir. Ancak 14 ay yürürlükte kalan bu kanunsuz yönetmelik yüzünden 18.350 dekar zeytinlik alanda 26 adet maden işletmesi “kamu yararı” adı altında faaliyete geçmiş, binlerce ağaç maden şirketleri tarafından katledilmiştir . Bu bile tehlikenin boyutunu ne kadar büyük olduğunu göstermektedir.
Hükümet tarafından yeniden TBMM’ne 7. Kez zeytinlikleri yok etmeyi kolaylaştırmak amacıyla Kanun Tasarısı sunulmuştur. AKP hükümetinin bu değişikliğin 6 kez ret edilmesinden sonra 7.kez Meclise taşıması ısrarla Zeytinlik alanların talan edilmesini kolaylaştırmak olarak değerlendirilmelidir. Ayrıca bu tutum hükümetin zeytin yetiştiricilerinin aleyhine çalıştığının, sanayicinin, maden şirketlerinin ve enerji şirketlerinin lehine bir ayırımcılık yaptığının kanıtı olarak da görülmelidir.
Yürürlükteki; 3573 sayılı Zeytincilik Kanunu’un 20’inci maddesinin 1’inci fıkrasına göre; “Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin… gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez.” Denilmektedir.
TBMM Başkanlığına sunulan Kanun Tasarısında 3573 sayılı Kanunun 20’nci maddesi şu şekilde değiştirilmek isteniyor: “Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede, zeytinliklerin bitkisel gelişimini ve çoğalmalarını engelleyecek kimyasal atık oluşturacak tesis yapılamaz ve işletilemez. Ancak alternatif alan bulunmaması ve kurulun uygun görmesi şartıyla bakanlıklarca kamu yararı kararı alınmış yatırımlar için zeytinlik sahalarında yatırım yapılmasına Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından izin verilebilir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bu yetkisini gerektiğinde valiliklere devredebilir.” denmektedir. Kanunsuz yönetmeliğin yürürlükte olduğu dönemde “kamu yararı” adı altında maden şirketlerine nasıl izin verildiğini ve binlerce zeytin ağacının nasıl katledildiğini hep birlikte gördük.
Zeytinliklere zarar verme olasılığı değil, doğrudan zarar vereceği bilinerek yapılması istenen bu değişiklik, işte tam da bu nedenle ayrımcılıktır. Maksatlıdır. Çiftçilere ait tesisin kaldırılarak, sanayicinin tesis kurmasına olanak sağlamaktır. Bu adaletsizliktir, bunun yanı sıra bir kesime karşı başka bir kesimden yana taraf olmaktır. Kabul edilebilir değildir. Kaldı ki, zeytincilik bir kültürdür. Zeytin ağaçları, tek başına zeytin yetiştirenlerin değildir bütün halkındır. Bu yasa değişikliği vatandaşların üzerinde yaşadıkları, vatan olarak sahiplendikleri bir ortak güzelliğin ve huzur bakımından herkesin yararlandığı bir olanağın, iki elin parmakları sayısındaki bir kesimin kazanç-kâr elde etmesine feda edilmesidir. Kabul edilemezliği bu nedenledir.
Zeytin, yetiştirme tarzı gereği, partiküller ve havanın kirlenmesine karşı hassas olan bitkilerdendir. Zeytin ağaçları havanın kirlenmesinden dolayı yaklaşık 50 kilometrelik çaptaki alanda büyüme ve yetişme konusunda olumsuz etkilenir. Yani sadece kesilip yok edilen zeytinlikler ve zeytin üreticisi değil, çevresindeki zeytinlikler ve zeytin üreticileri de zarar görecektir. Bunun sonucunda da nasıl bir zamanlar buğday, mercimek, canlı hayvan v.b ihraç eden ülke iken şimdi buğday, mercimek, canlı ve karkas et v.b ithal eden bir ülke olduysak bu kanun yasalaşırsa zeytin ve zeytin yağı ihraç eden bir ülke olmaktan da çıkıp ülkedeki tüketim için zeytin ve zeytinyağı ithal eden bir ülke konumuna düşeceğiz.
Üreticilerin,tüketicilerin, ekolojistlerin, zeytin dostlarının, çevrecilerin, doğa severlerin, demokrasi güçlerinin, kültürüne sahip çıkanların, yurttaşların, zeytin bölgelerindeki milletvekillerinin, belediye başkanlarının birlikte karşı duruşlarıyla yasa tasarısı dün meclisten komisyona geri çekildi. Yasa komisyona geri çekildi diye henüz “Kazandık !” diyemeyiz. Bu yasanın çıkmasını tekrar engelleyebiliriz. Yasaların tepeden değil, yurttaşlarla birlikte yapılırsa ortak çıkarların ve ortak değerlerin korunabileceğini gösterebiliriz.
Birlikte olduğumuzda güçlü olduğumuzu gördük. Enerjimiz toplamalıyız. Ve ısrarla üreticileri, tüketicileri, doğayı, ağaçları, insanları, hayvanları kısacası tüm canlı yaşamı ilgilendiren konuların karar süreçlerini etkilemenin takipçisi olmalıyız. “AKP ve Şirketler Zeytinimize,Toprağımıza,Suyumuza,Tohumumuza,Otlak ve meralarımıza DOKUNMA ! “ diyerek rehavete kapılmadan meraların korunmasında da mücadelemizi yükseltmeliyiz.
Ali Bülent ERDEM
ÇİFTÇİ SENDİKALARI KONFEDERASYONU
(ÇİFTÇİ-SEN)
GENEL SEKRETERİ