Ziraat Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hüsamettin Gülhan, her hafta 155 milyon TL değerinde tarımsal kredi kullandırdıklarını söyledi. Gülhan, “Her hafta 13 bin kişiye kredi kullandırıyoruz. Bankamız ciddi anlamda tarım kesimine kaynak aktarmaya devam ediyor. Bu yıl çıkardığımız Kredi Faiz Sübvansiyonu Kararnamesi ile limitleri arttırdık ve faizleri düşürdük.” dedi.
Sakarya Tarım İl Müdürlüğünce Ahmet Faik Abasıyanık (AFA) Kültür Merkezi’nde düzenlenen ‘Et Tavukçuluğunda Rekabetçi Üretim ve İhracat İmkanları’ konulu panelde konuşan Gülhan, Ziraat Bankası’nın tarımsal kredi politikalarını anlattı.
Geçen yıl bankacılık sektörünün yüzde 14 büyürken, Ziraat’in yüzde 19 büyüdüğünü ifade eden Hüsamettin Gülhan, “Krizin en yoğun yaşandığı 2008 yılı eylül ayı ile 2009 yılı haziran ayları arasında sektörde toplamda 7,5 milyar TL kredi kullandırıldı. Bu kredilerin 5 milyar TL’si sadece Ziraat Bankası tarafından kullandırıldı.” vurgusunu yaptı.
Tasarruf mevduatlarında her 4 kişiden birisinin Ziraat müşterilerinden oluştuğunu, 2009 yılında banka olarak tarımsal kredi kullandırımında yüzde 21’lik artışla başarılı bir yıl geçirdiklerini aktaran Gülhan, “Toplam bakiye itibariyle 7,7 milyar TL’ye ulaştık. Bu rakamlar içinde tarım kredi kooperatifleri dahil değil. Sadece bankamızın kendi kaynaklarından kullandırdığı kredilerdir.” diye konuştu.
Ziraat Bankasının büyük işletmeleri destekleyerek küçük üreticileri görmezden geldiği yönünde çeşitli eleştiriler aldıklarını ifade eden Hüsamettin Gülhan, 50 bin TL’nin altında kredi kullandırdıkları müşterilerin oranının yüzde 96’lar seviyesinde olmasının söz konusu eleştiriyi haksız çıkarttığının altını çizdi.
“YABANCIYA TOPRAK VERİRKEN, SÖZLEŞMEYE DİKKAT EDİN”
Soya, mısır gibi temel tarım ürünlerinin akaryakıt sektöründe kullanılmaya başlanmasıyla, tarımsal ürünlerde büyük açıklar oluştuğuna dikkati çeken Ziraat Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hüsamettin Gülhan, arazilerini yabancıya satan veya kiralayanlara şu uyarıda bulundu:
“Bu gerçeği gören bazı gelişmiş ülkeler kendilerini güvene alabilmek için gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkelerin tarım arazilerini ya kiralıyor ya da satın alıyor. Kiralanır da sözleşmeye dikkat edilirse sorun olmaz. Ancak ülkelerden araziler satın alınıyor ve satın alan ülkeler kriz anında ürünler için öncelikle benim ülkemde satılacak şartı koyuyorsa, bu bir sömürü düzenine doğru gitmektedir. Bir ülkeye askeri güçle girip de sömürmenin yanında, böyle bir ekonomik sömürü oluşmak üzere. Ülke olarak uyanık olmak zorundayız. Ülke olarak işletmelerimizi büyütmek zorundayız. Yabancılara toprak kiralarken ve satarken bölgedeki istihdamı ve ekonomik gücü arttırıcı talepleri dikkate almalıyız, aksi halde sömürü düzenine biz de maruz kalırız.”ifadesi verdi.
Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçılar Birliği (BESD BİR) Danışmanı ve emekli öğretim üyesi Doç. Dr. Erol Şengör de mısır ve soyanın önemine değindi. Türkiye’de tavuk etinin maliyetinin yüzde 70’ini yemin oluşturduğunu, yemin de yüzde 50’sinin mısır, yüzde 20’sinin soyadan oluştuğunu vurgulayan Şengör, şunları aktardı ;
“Bu iki ham maddeye en çok hakim olan iki ülkesi Amerika ve Brezilya’dır. Bu ürünlere hakim olmazsanız dünya ile rekabet edebilmeniz mümkün değil. Bugün bizim özel sektörümüz Amerika’nın ve Brezilya’nın kullandığı mısırı üç katı, soya fasulyesi küspesini de 4,5 katı fiyatla kullanıyor. Böyle bir ortamda nasıl rekabetçi olunabilir? Bizim tek avantajımız ithalat yapan ülkelerin yakınımızda olmaları. Dolayısıyla diğer ülkelerin uzak bölgelerden buraya mal sevk etmeleri için büyük miktarlarda mal sevk etmeleri lazım. alıcı ülkelerin büyük depolarının olması lazım. Bu gibi dezavantajlar bizim küçük miktarlarda sık sık mal sevk edebilme avantajımız nedeniyle, Irak’ta bu sorunları aştık.”
Kaynak : Beyaz Gazate