Veteriner Hekimler Odası Antalya Şube Başkanı Muammer Saygılı, et ithalatıyla Türk insanının sağlıksız ete mahkum edildiğini savundu.
Veteriner Hekimler Odası Antalya Şubesi, Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi, Antalya Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği, Antalya Hayvancılık Kooperatifler Birliği, Serik, Manavgat, Korkuteli ve Elmalı Süt Üreticileri Birlikleri ortak basın toplantısı düzenledi. STK’lar adına açıklama yapan Veteriner Hekimler Odası Antalya Şubesi Başkanı Muammer Saygılı, Türkiye’de hayvancılık sektörünün can çekiştiğini, tüketicinin sağlıksız ete mahkum edildiğini belirtti.
Bitkisel ve hayvansal üretimde kendine yeterli 7 ülkeden biri olan Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu durumun, tarım ve hayvancılık sektörünün ciddi bir çöküş içinde olduğunu ortaya koyduğunu savunan Saygılı, şöyle konuştu; “Türkiye’nin 2009 yılı içerisinde gerçekleştirdiği 2,7 milyar dolarlık tarım ürünleri ithalatı ile artık tarım ürünlerinde ithalatçı konumuna geldi. Hayvancılık sektörü ve üreticisi daha dramatik bir tablo ile karşı karşıya. 1985 yılında 600 bin ton et üretirken bugün bu 412 bin tonlara kadar inmiştir. Aynı süreç içerisinde nüfusumuzun 25 milyon arttığı göz önüne alınırsa, Türk halkının temel gıda maddeleri içinde olmazsa olmazı sayılan kırmızı et tüketiminden uzaklaştığı ortaya çıkmaktadır. Zaten AB ülkelerinin onda biri oranında kırmızı et tüketen Türk insanı et ithalatıyla birlikte bir de sağlıksız ete mahkum ediliyor.
Uygulanan yanlış hayvancılık politikaları nedeniyle son 30 yılda hayvan varlığının yüzde 50 azalarak, 85 milyondan 40 milyona indiğini kaydeden Saygılı, “Koyun varlığının üçte bir oranında azalması, ucuz girdiyle üretilen keçi varlığının Orman Genel Müdürlüğü’nün anlamsız baskısıyla yedide bir oranında azalması da krizin artmasında önemli bir neden olmuştur. 2007?2009 yılları arasında çiğ süt fiyatlarının dibe vurmasının yanında yem ve diğer girdi maliyetlerinin artması üreticiyi zarar etme noktasına getirmiştir” diye konuştu.
Gerekli önlemlerin alınması için yapılan tüm uyarılara karşın yetkililerin harekete geçmediği için zarar eden üreticinin, resmi rakamlara göre 900 bin, gayri resmi rakamlara göre 1,5 milyon baş süt sığırını kesime göndermek zorunda kaldığını öne süren Saygılı, şunları kaydetti, “Bu sayıda kesilen damızlık hayvan Türkiye’de en az 600 bin baş erkek dananın başka bir ifadeyle 200 bin ton etin heba olması demektir.
Nisan 2010 tarihinden bu tarafa alınan 123 bin ton canlı et hayvanı, karkas ve donmuş et ithalatı kararları dikkate alındığında, önlemler alınarak süt sığırlarının kesimine engel olunsaydı, Türkiye’nin et ithal etmesine gerek kalmayacağı ortaya çıkmaktadır. Canlı kasaplık et ithalatıyla et fiyatları düşmeyince yetkililer donmuş ve karkas et ithalatına da gümrük vergi oranlarını düşürerek izin vermişlerdir. Donmuş ve karkas et ithalatı, et fiyatlarını düşürmediği gibi beraberinde halk sağlığı açısında riskleri de getirir konuma gelmiştir. Diğer gıda maddelerine göre daha çok hastalık riski taşıyan et ve ürünlerinin mutlaka laboratuvar analizinden geçirilmesine ihtiyaç vardır”
Gümrüğe gelen karkas ve donmuş etin analiz süresi içerisinde bozulması açısından risk gören Bakanlık yetkilileri bu etlerin sadece organoleptik(Göz, koku, vb. duyu organları ile yapılan) muayene ile ülkemize girmesine izin vermektedirler. Birçok Avrupa Ülkesi bizdeki Şap Hastalığını bahane ederek ihracatımızı engellerken hatta İstanbul’un Anadolu yakasından Avrupa yakasına canlı hayvan geçişine izin verilmezken ne olduğu belli olmayan etlerin sadece duyu organları yoluyla muayenesi neticesinde ülkeye giriş izni verilmesi düşündürücü, bir o kadarda halk sağlığı açısından risklidir.’
Süt tozu ve tereyağı şüphesi
Tereyağı ve süt tozu ithalat kararı alındığını da anımsatan Saygılı, ‘1 Ocak 2010 tarihinden geçerli olmak üzere 2 bin 500 ton süt tozu ile 2 bin ton tereyağı ithalatına sıfır gümrükle izin verilmiştir. Ocak ayından 10 ay sonra çıkarılan bu geriye yönelik Bakanlar Kurulu Kararının fiili süt tozu ithalatını kayıt altına alınmasını sağlamak amacıyla alınıp alınmadığını yetkililerin açıklaması gerekmektedir. Bütün bu gelişmeler hayvancılığın ve yerli üreticinin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını ortaya koymaktadır’ dedi. Bir an önce üretici ve tüketiciyi memnun edecek Ulusal Hayvancılık Politikasının oluşturulması gerektiğini savunan Saygılı, sözlerini şöyle sürdürdü; “Bunun için de,kesim büyüklüğüne ulaşmış canlı kasaplık hayvan ile donmuş ve karkas et ithalatı acilen durdurulmalıdır. Hayvancılık sektörü ve küçük üretici yeni yatırımlarla desteklenmeli, üretimi artıracak kısa ve uzun vadeli planlamalar hayata geçirilmelidir. Üreticinin üretimden vazgeçmesini önleyecek, üreticiye güven verecek teşvik ve tedbirler acilen alınarak hayata geçirilmelidir. Et ve süt fiyatlarındaki dalgalanmaları önleyecek, girdi maliyetlerini azaltacak, üretici-sanayici-tüketici çıkarlarını gözetecek önlemler alınmalıdır. Aksi takdirde Türkiye hayvancılığı bitecek, dışa bağımlı hale gelecektir.’
Kurban kesmeyin demek yanlış
Bir gazetecinin Türkiye’de halen yaşanmakta olan kırmızı et sorununu ve bu konuda bazı çevrelerce başlatılan bu yıl Kurban Bayramı’nda kurban kesilmemesi yönündeki çağrıları hatırlatması üzerine ise Antalya Veteriner Hekimler Odası Başkanı Muammer Saygılı, ‘O noktaya gelinmesi çok kötü zaten. Dini boyutunun yanında gelir durumu az olan kesimin de hayvansal tüketim yapabildiği günlerdir kurban bayramları. Bu dönemde de o insanların et tüketimini engellemeye yönelik, tedbir nedeniyle kesmeyin demenin doğru olduğunu düşünmüyorum’ dedi.
Kaynak : Sekizsayfa – 27 EKim 2010