Çiftçiyi efendi, toprağı ana olarak algılayamayan bir zihin, babasının kim olduğunu kavrayamaz.
Asırlardır Türk toplumunu ayakta tutan ve yaşatan felsefe, Devlet Baba Toprak Ana kutsal kavramıdır. Devlet, esirgeyen, kudretli ve adil olduğu için babadır. Toprak, doğuran, doyuran ve kucak açan olduğu için anadır. Geldiğimiz noktada ne anaya ne de babaya hürmet kalmamıştır. Önce ana ve onu işleyen sahipsiz bırakılmış, iğdiş edilmiş, hor ve hakir görülmüş ve şimdi sıra babaya gelmiştir. Bu ülkede yaşayan ve reşit olan herkes bu süreçte az ya da çok vebal sahibidir.
Aydın:” Şairim, zifiri karanlıkta gelse şiirin hası, ayak sesinden tanırım, nerde bir köy türküsü duysam şairliğimden utanırım.” diyen Bedri Rahmi EYÜBOĞLU gibi insanlardan, benim oyum köylüyle bir mi olacak diye tartışan bir güruha dönüştürülmüştür. Sömürgecilere karşı ve devrimci olduğunu iddia edenlerin bilmesi gereken iki temel ilke şunlardır,
1-) Emperyalizmin en büyük düşmanı bağımsız çiftçilerdir. (rockefeller vakfına bağlı tavistoc enstitüsünün yayınları) (1)
2-) En büyük devrimci doğa ve en büyük devrimciler doğayla mücadele etme yeteneğine sahip olanlardır.
Sömürgecilere, asrın şamarını indirerek dünya milletleri ve Türk milletine nefes aldıran Mustafa KEMAL; İstiklal harbinide, devrimlerinide Türk köylüsüyle gerçekleştirmiştir ve bugün hala direnç gösteriliyor ise adı “KÖY” olan enstitülerden kalan miras sayesindedir.
İnsanı yaşatan, zihnini ve bedenini diri tutan ve vicdanlı yapan doğadır. Doğayla mücadele ederek, tohumdan ve topraktan üretim yapan insanlara çiftçi ve çoban denir. Bir ülkede tam manasıyla bağımsızlık ve huzur isteniyor ise, o ülkenin en az yarısının gerçek üretici olan bu zümrelerden oluşması gerekir. Çünkü toplumu fiziksel, kültürel, askeri ve ekonomik olarak ayakta tutan bu zümrelerdir. Anadolu, sahip olduğu coğrafya ile bu olanağa sahip ender topraklardandır. Stratejik üstünlüğünün en temel sebebi budur. Bu yazılanların birçok insana garip geliyor olması, aslında yaşanan algı zafiyetinin bir göstergesidir. Yeryüzündeki canlıların ilk ihtiyacı beslenmedir ve halen dünyada yapılan harcamaların yarısı gıda içindir. .
Üreten bireyler kararlarını kendi, üretmeden tüketen bireyler adına kararı besleyeni verir. Ürettiğinden fazlasını tüketen toplumlar köleliğe rıza gösteriyor demektir. Bu tip toplumlarda maddi ve manevi tüm değerler özünü yitirmeye yüz tutmuştur fakat laf ebeliği hat safhadadır. Üç günde bir sevgili değiştirirler ama en büyük aşk onlarınkidir, en pahalı ve lüks mekânlarda yedirdikleri gıdalarla çocuklarını zehirlerler ama en bilinçli yurttaş onlardır. Tıpkı kutup ayılarının avlanması gibi; kanlı bıçağı yalarlar fakat o an için duydukları şehvetle, akan taze kanın kendi kanları olduğunun farkına varmazlar ve o değerli postları zerrece zarar görmeden avcıya kalır…
Kaynaklar:
(1) İşgal Örgütleri CIA, NATO, AB, Erol BİLBİLİK
DENİZ ALTINTAŞ
ASEKAM