Prop 37’nin başlıklarında yer alan son haberlere göre, şenetiği değiştirilmiş ürün içeren gıdaların şirketler tarafından etiletlenmesini isetyen Kaliforniya genetiği değiştirilmiş gıdayı bilme hakkı anlaşması, vatandaşların gıdalarının içinde ne olduğunu bilme hakkı talepleriyle şirketlerin halkı ısrarla karanlıkta bırakma çabaları arasında önemli büyüklükte bir fark olduğunu ortaya koydu. Kaliforniya eyalet yönetimi sekreterine göre Monsanto ve pestisit endüstrisinin geri kalan 6 büyüğü bu girişimi ortadan kaldırmak için şu ana kadar 13,5 milyon Amerikan Doları harcamış durumdalar ve bu konu bu şirketlerin ajandasının en önemli konusu olarak durmakta. Büyük gıda şirketlerinin ve bu mücadeleye karşı olanların da fonlarını eklersek bahsettiğimiz para 25 milyon dolara ulaşıyor ve daha da büyük miktarların yolda olduğu da biliniyor.
Komşularımın bir çoğu genetiği değiştirilmiş ürünler içeren gıdaların sağlıkları üzerinde olumsuz etki yaratma olasılığından kaygı duyuyor. Çoğumuz bu tür gıdaları bilmeden yediğimiz, bu ürünlerin sağlığımız üzerindeki uzun süreli etkilerini araştıracak bağımsız bilim insanları olmadığından çok büyük katılımlı kontrolsüz bir deneyin parçaları oluveriyoruz. Bu iyi bir şey değil. benim kaygılarım, süpermarketlerdeki rafların üzerinde ne olduğunun çok daha ötesinde.
Genetiği değiştirilmiş bitkisel ürünlerin ardındaki kirli sır, aslında bu ürünlerin pestisit endüstrisinin pazarlama motoru olmasıdır. Reklamlar ve manipüle edilmiş medya spotları ne derse desin Monsanto ve benzeri şirketlerin Kaliforniya’daki etiketleme insiyatifini durdurmak için elinden geleni ardına koymamasını sebebi budur.
GD = Daha Fazla Pestisit
Bu da demektir ki, her genetiği değiştirilmiş bir gıda satın aldığımızda aynı zamanda tarım işçilerimizi, çiftçilerimizi, kentte ve kırda yaşayan halkımızı, arılarımızı ve çevremizi bir bütün olarak zehirleyen pestisite bağımlı bir tarım sistemini de satın alıyoruz.
Bu tüm yönleriyle yeniden pestisit çarkının ta kendisidir. Fakat bu kez, GD ürünler, pestisit endüstrisinin büyümesi için turbo güçlendirilmiş motoru olmuştur. Pestisit üreticilerinin Kaliforniya’nın bilme hakkı talebine şiddetle karşı çıkmasına şaşmamak gerekir. Ancak 6 büyüklerin kalkıştığı tek şey bu da değil.
Dow Agro Sciences (Dow Tarımsal Bilimler) Laboratuvarında eskisi ve çok daha fazla zehirli herbisit olan 2,4-D ile birlikte kullanılacak yeni bir paket GD tohum (mısır, pamuk ve soya) geliştirildi. 2,4-D’e dayanıklı mısır çok kötü bir fikir. Amerika tarımına sunulmasıyla pestisit kullanımında muazzam bir artış sağlaması bekleniyor. 2,4-D’in özellikle çocuklar için zehirli olduğu biliniyor. Bunun yanında üzüm ve domates gibi bitkilere de zarar verecek. Ancak ürünleri zarar gören konvansiyonel çiftçiler ile, sertifikalarını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalan organik üreticilerin karşı çıkışları Dow’u durduramadı. Ve bu önümüzdeki yeni jenerasyon herbisite dayanıklı GD ürünlerin sadece ilki. Birleşik Devletler Tarım Bakanlığı 12 yeni GD ürününün onay için sırada olduğunu ve birçoğunun çeşitli herbisit kombinasyonlarıyla birlikte kullanılmak üzere geliştirildiğini açıkladı.
Mağazalarda satıştan, yasalarımızı Meclis’te yüzsüzce yeniden yazmaya kayan endüstri müttefikleri, GD ürünlerin hızlanadırılmış şekilde kabulünü sağlayacak politika değişikliklerini yapmaktalar. Demokrasimizden geriye ne kaldıysa onu korumak için tetikte olmalıyız.
* Marcia Ishii-Eiteman Pestisit Eylem Ağı (Pesticide Action Network – PAN – http://www.panna.org/),
Sürdürülebilir Gıda Sistemleri Programı’nda üst düzey bir bilim insanı ve programın yöneticisidir. Marcia, Cornell Üniversitesi Ekoloji ve Evrimseel biyoloji konusunda doktora sahibidir. Gıda ve tarımın ekolojik, sosyal ve politik boyutları konusunda kapsamlı yazıları olan Marcia aynı zamanda BM destekli Kalkınma için Tarımsal Bilgi, Bilim ve teknoloji Uluslararası Değerlendirme’nin (International Assessment of Agricultural Knowledge, Science and Technology for Development) de önde gelen yazarlarındandır.
Çeviren: Olcay Bingöl