Slow Fish İstanbul dün ‘müjde’lerle başladı. Etkinliklerin açılışında konuşan ve ardından lüferle ilgili kapsamlı bir sunum yapan Doç. Dr. Adnan Ayaz, 2011 yılından bu yana tutulan lüfer miktarının neredeyse 2 katına çıktığını söyledi. 2011 yılında tutulan lüfer miktarı 3122 tonken bu rakam 2012 itibarıyla 7389 tona ulaştı.
BALIKSEVER İSTERSE…
2011 yılı, balıkseverlerin hafızasında lüferle ilgili kampanyaların etkilerinin görüldüğü yıl olarak kazınmıştı.
-Fikir Sahibi Damaklar-Slow Food 2010 yılında, lüferlerin hiç değilse bir kez üremeden avlanmamasını içeren ‘İstanbul Lüfere Hasret Kalmasın’ kampanyasını başlattı. Kampanya, Greenpeace’in tüm türleri içeren‘Seninki Kaç Santim’ kampanyasıyla birlikte çığ gibi büyüdü.
-2011 yılında Tarım Bakanlığı, lüferde av limitini 14 santimden 20 santimetreye çıkardı.
-Ardından, balıkların yumurta bıraktıkları kıyıların korunması için 24 metreden sığ sularda gırgırla av yasaklandı. Ve elbette büyük gürültü kopardı.
-Son olarak ‘balıkçılıkta bindiği dalı kesmek’ anlamına gelen aşırı kalabalık filo sorununa el atıldı. Teknesini denizden çekecek balıkçılara teşvik verildi.
TESADÜF MÜ?
Lüfer avında görülen sevindirici artış tesadüf mü, yoksa bu 3 kritik adımın sonucu mu? Çanakkale Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayaz’a göre “Olabilir, ancak kesin bir şey söyleyemeyiz…” Balık avında yıldan yıla av miktarı artış ve azalışlarının çok fazla sayıda değişkene bağlı olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Ayaz bazen 30-40 yıla yayılan uzun soluklu araştırmalar yapılmadan denizlerdeki değişimler hakkında kesin konuşulamayacağını söylüyor.
Yine de Türkiye, bu konuda 2010 yılı öncesine göre bir adım önde. Çünkü Boğaz’ın Sultanı, adına bayram düzenlenen lüfer, 2013 itibarıyla ‘Çanakkale Boğazı’ndan Hopa’ya Lüfer (Pomatomus Saltatrix) Popülasyonunu İzleme Projesi’ ile ilk kez yakın takibe alındı. Doç. Dr. Ayaz, Tarım Bakanlığı’na bağlı TAGEM’in 3 yıl sürecek projesinde, Çanakkale Boğazı ile ilgili kısmı yürütüyor.
Projeyle lüferin üreme boyu, göç yolları, alınan önlemlerin etkileri ‘net’ olarak gözlenebilecek. Yani Türkiye, sadece kendi sularında değil, dün Slow Fish İstanbul etkinliklerine konu olan Tuna’dan Adriyatik’e, Akdeniz ve Karadeniz çanağında balık neslinin devamını dert edinenler için bilgi üretir hale gelecek. Vira bismillah!
BALIKLARIN EFENDİSİ Mİ?
Türkiye’de bugüne kadar yürütülen en kapsamlı lüfer araştırmasında, Saros Körfezi ve Güney Marmara civarını inceleyecek olan Doç. Dr. Adnan Ayaz’ın sunumundan bazı notlar:
-Balıkçılık sezonu her yıl lüfer bolluğuyla değerlendiriliyor.
-Balıkçıların Türkiye’de avcılığı için hazırlık yaptığı tek balık, lüfer.
-Avcılığı özel bilgi ve ve beceri gerektiriyor.
-Sevilir.
-Lüfer Bayramı yeni. Ama şenliği eski. 1900’yü yıllarda Ağustos ayında lüfer şenlikleri yapılıyordu.
– Sultan Abdülaziz ve 2. Abdülhamid, Boğazın sultanına düşkünlükleriyle bilinen sultanlar.
– Lüfer, uğruna gümüş zoka döktürülen bir balık.
NEREDE YAŞAR?
Boğaz’da ‘efendi’, ama lüfer Kuzey ve orta Pasifik dışında tüm denizlerde, kıtasal kenar ve haliçlerde göç eden bir tür. Akdenizin kuzeyi, Karadeniz ve Azak Denizi mesken tuttuğu yerler.
TÜRKİYE’DE HAKKINDA NE BİLİYORUZ?
Şunu: Bunca sevilen, hakkında fırtınalar koparılan, ekonomik olarak da çok ciddiye alınan bu türle ilgili kayıtlara geçmiş 1 doktora tezi, 3 bilimsel makale, 1 TÜBİTAK projesi ve balık kampanyalarının ardından başlatılan TAGEM projesi var.
NOT: Slow Fish İstanbul etkinliklerini Boğaziçi Üniversitesi ağırlıyor. Güney Kampüs’te 1980’lerin sonundan günümüze ‘yeşillik’ artmış. Ortam, orta sahanın kel olduğu dönemlere kıyaslanırsa neredeyse tropik orman. Kedi sayısı patlamış. Köpek sayısı da fena değil, ama onlar herhalde kedi baskısından in yokuşu-çık yokuşu nöbetindeler. Otomobil sayısı, haliyle artmış. Ancak sevindirici bir gelişme, bisiklet sayısı da öyle…
Kaynak : Radikal – 18 Ekim 2013