Uluslararası Gıda Politikası Araştırma Enstitüsü tarafından hazırlanan “Dünya Gıda Durumu” adlı raporda Dünyada üretilenden daha fazla gıda tüketildiği, iklim değişikliği ve tarımda kullanılan yakıt miktarındaki artışın gelecek yıllarda fiyatları yükselteceği ve bu durumun sosyal huzursuzluk riskini artıracağı belirtildi. Tahıl stokları 1980’li yıllardan bu yana en düşük seviyesine indi. Ensitü’nün Genel Direktörü Joachim von Braun Pekin’de bir konferansta yaptığı konuşmada “Dünya şu anda ürettiğinden daha fazla yiyor. Son 5-6 yıldır stoklarda düşüş yaşanıyor. Bu böyle devam edemez. Kısa bir süre sonra stoklardaki ürünler de tükenebilir” dedi.
Rapora göre biyoyakıt kullanımındaki artış 2020’ye kadar mısır fiyatlarının 3’te 2 oranında artmasına neden olabilir. Yağlı tohum maliyetleri ise yarı yarıya artabilir. Raporu yazan ekibin başında yer alan von Braun, artan fiyatlar nedeniyle Meksika gibi bazı ülkelerde şimdiden kargaşa yaşandığını belirterek “Gıda fiyatlarının düştüğü günler belki de geride kaldı. Gıda, beslenme ve yakıta yönelik talepteki artış son dönemlerde fiyatlarda artış yönünde şiddetli bir etkiye sahip. İklim değişikliği de gıda üretimini olumsuz etkiliyor” dedi. Yatırımcıların emtia piyasalarına ilgisi fiyatlara da yansıyor. Dünya genelinde tahıl ve enerji fiyatları arasında giderek kuvvetlenen bir bağ bulunuyor. Raporda gıda gücenliğinin iyileştirilmesine katkıda bulunabilecek önlemler ise tarım teknolojilerine daha fazla yatırım, çocuklara desteğin artırılmasıyla sosyal refah ağının kuvvetlendirilmesi, ticari bariyerlerin kaldırılması, az gelişmiş ülkelerde altyapının iyileştirilmesi ve finansman olanaklarının artırılması olarak sıralanıyor. Raporda vurgulanan bir diğer konu da gelişen ülkelerin çoğunun uluslararası ortamda ticareti artırma çabalarına karşın, bu alandaki ilerlemenin genelde fakirliğin azalmasına önemli bir katkıda bulunmaması.
Raporu hazırlayan uzmanlara göre küresel ısınma soğuk bazı alanlarda gelirlerin artma potansiyeline karşın dünya genelinde tarım alanından elde edilen gelirin 2020 yılına kadar yüzde 16 azalmasına yol açabilir. Isı artışından kaynaklanan kıtlık ve sellerin çoğalması da ürün kayıplarını artıracak önemli bir risk olarak değerlendiriliyor. Uzmanlara göre insanların neden olduğu sera etkisi yaratan gaz salınımınının iklim koşullarında meydana getireceği değişikliklerin en fazla etkileyeceği bölgelerden biri de Afrika olacak. İklim değişikliğinin etkileri hesaba katıldığında 2080 yılında Sahra altı Afrikası’nda gıda sıkıntısı çeken insan sayısı 1990 yılına göre 3 kat artacak.
90 dolar civarında olan petrol fiyatlarının gıda fiyatları üzerinde baskı yaratması fakirler için kötü haber anlamına geliyor. 2000 yılından bu yana buğday fiyatları 3 kat pirinç fiyatları ise yaklaşık 2 kat arttı. Kullanımı giderek yaygınlaşan biyoyakıtlar da fakirlerin beslenmesini her geçen gün daha fazla tehdit ediyor. Ülkeler her geçen gün biyoyakıt üretimi için daha geniş arazi kullanıyor bu da beslenmeye yönelik tarım ürünleri için ayrılan arazilerin daralması anlamına geliyor. Rapora göre bugünkü yatırım planları doğrultusunda, mısır fiyatları gelecek 10 yılın sonuna kadar yüzde 25 artabilir. Biyoyakıt için ayrılan arazilerin daha da genişletilmesi durumunda bu ürününün fiyatındaki artış oranı yüzde 72’ye kadar çıkabilir. Yağlı tohumlarda ise bu oran yüzde 44’ü bulabilir.
Çin ve Hindistan gibi gelişmekte olan yoğun nüfuslu ülkelerdeki hızlı ekonomik büyüme sebze, süt, meyve ve et gibi değeri yüksek gıdalara yönelik talebi artırıyor. Ancak büyük çaplı perakendecilerin pazardaki ağırlıklarını artırmaları ve güvenlik, kalite ve diğer gerekçelerle belirledikleri standartlar küçük çaplı üreticilerin bu talep artışından yararlanmalarını zorlaştırıyor.
5 Aralık 2005/ Referans Gazetesi – Dış Haber